Tuncer Çetinkaya'nın haberi
Geçen yıl kayıtların bittiği nisan ve mayısta her şey güllük gülistanlıktı. Şimdi küresel kriz ortaya çıktı. Velilerimiz arasında çeki, senedi dönenler var. Hadi bu seneyi öyle ya da böyle atlattık. Şu sıralar okullar gelecek senenin fiyatlarını açıklayıp yeni kayıtlara başlıyor. Durum hiç de iç açıcı değil. Evini satıp okulunu ayakta tutmaya çalışan insanlar var. Böyle giderse çok sayıda okul kapanacak. Devlet burada bir babalık yaparsa sektör toparlanır. Çare, bütün dünyada olduğu gibi devlet desteğidir.”
Bu sözler, geçen hafta millî eğitim bakanı hüseyin çelik ile sektörün sıkıntılarını görüşen türkiye özel okullar birliği derneği başkanı cem gülan’a ait. Gülan’ın da dediği gibi yeni eğitim sezonu için kayıtların başladığı şu günlerde özel öğretim kurumları krizden çıkış yolu arıyor. Enflasyon oranında fiyat artırarak mevcudu korumaya çalışan özel okullar, dertlerine çare olur umuduyla bakanlıklar arasında mekik dokuyor. Millî eğitim, çalışma ve maliye bakanlarıyla görüşen sektör temsilcileri umutlu konuşuyor. Özel öğretim kurumlarının beklentisi açık: “otomotiv, beyaz eşya ve internet sektöründe özel tüketim vergisi (ötv); konut, mobilya, bilgi teknolojileri, makine gibi sektörlerde ise katma değer vergisi (kdv) indirimi yapan devletin özel öğretime de destek vermesi.”
2001’deki ekonomik kriz, özel öğretim kurumlarında yüzde 16 küçülmeye sebep olmuştu. Önlem alınmazsa, dünyayı saran şimdiki kriz özel öğretim kurumlarında daha büyük sıkıntılara sebep olacak. Bu küçülme, sektörde binlerce işsiz çıkaracağı gibi devlet kurumlarına çok sayıda öğrenci akışıyla hem devletin öğretmen istihdamını artırmasına hem de derslik açığına sebep olacak.
Yüzde 2’ler seviyesindeki özel okullaşma oranıyla dünyanın en devletçi ülkelerinden bile geri kalan türkiye’deki özel öğretim kurumları devletten ‘babalık’ bekliyor. Türkiye’de şu an anaokullarıyla birlikte 2 bin 631 özel okul bulunuyor. Dershane ve kursları da ilave ederseniz sektörde 10 bine yakın özel öğretim kurumu faaliyet gösteriyor. Kurumlar 47 bini özel okullarda olmak üzere 100 bin civarında öğretmen istihdam ediyor. Diğer istihdam ettiği görevliler ise hariç. Özel okullardaki öğrenci sayısı da 423 bin.
Türkiye özel okullar birliği derneği başkanı Cem Gülan, bu noktada bir konuya dikkat çekiyor: “özel öğretim kurumlarının bu kadar öğrenciyi okutmadığını ve bu kadar personeli istihdam etmediğini düşünün. Bu çocukları devlet okutacaktı ve bu insanlar iş arayacaktı. Yani devletin sırtına bu kadar daha yük binecekti. Özel öğretim kurumları binlerce kişiye iş vererek ve devletin okutmakla yükümlü olduğu öğrencilere zemin hazırlayarak devletin sırtından önemli oranda yükü almaktadır.”
Devletin üstlenmesi gereken yükü paylaşan özel okullar şu an kapasitesinin yüzde 55’i ile çalışıyor. Yani 750 bin civarında öğrenciyi okutabilecek fiziki imkânları olmasına rağmen yarısıyla yetinmek zorunda kalıyorlar. Devletin ön yargılı tutumlarından dolayı bugüne kadar ekonomik ve akademik sıkıntılarına çözüm bulamayan sektör, şimdi küresel krizin etkisiyle tutunacak dal arıyor. Gelirlerinin yarıdan fazlasını devlete aktaran, geri kalanını ise personel giderlerine harcamak zorunda kalan sektör, gelişmiş ülkelerdeki destekleri talep etmiyor. Eski doğu bloku ülkelerindeki uygulamaya dahi razı olmuş durumdalar.
Kriz, özel okul ve dershaneleri zor durumda bırakmanın ötesinde kapanma noktasına getirdi. Sektör temsilcileri, 400 dershanenin kapanma başvurusu yaptığını, bu rakamın sene sonuna kadar bini bulacağını konuşuyor. Okulların ise bu noktada daha hassas olduğu vurgulanıyor. Türkiye özel okullar birliği derneği başkanı cem gülan, “aramızda çoğunlukla eğitime gönül vermiş insanlar var. Yani tüccar yok. Kimse bu işten bol para kazanalım hevesinde değil. Bu sebeple eğitimden taviz vermektense okulu kapatmayı yeğleyecek çok sayıda insan var. Biz öğretmen sayısını azaltamayız, eğitimde uyguladığımız sosyal etkinliklerden tasarruf yapamayız. Nereden kısacaksınız? En fazla, öğretmene bu sene zam yapmazsınız. O zaman da okulda motivasyon, huzur kalır mı? Zaten sektörümüzde 50-100 okul hariç, kâr eden yoktur. Çoğu dişinden tırnağından artırarak bu işi yapıyor.” Diyor.
Tüm özel öğretim kurumları derneği (töder) başkanı ve bahçeşehir üniversitesi’nin sahibi enver yücel ise kriz dışında birtakım yapısal zaafların da sektörde bazı kurumları zor durumda bıraktığını söylüyor. Özel öğretim kurumlarının sadece kâr peşinde koşan ve devletin zaafından yararlanan kurumlar olduğu gibi bir ön yargının oluştuğuna dikkat çeken yücel, krizi şöyle özetliyor: “özel öğretim kurumlarının sorunlarını; kötü yönetilme, bilimsel bir işletme olarak görülmeme ve uluslararası finans krizinin yol açtığı konjonktürel sorunlar olarak üç gruba ayırabiliriz. Öğretmen maaşları, vergi ve sigorta giderleri, özel öğretim kurumlarının en büyük gider kalemini oluşturmaktadır. Bu konuda verimliliğe dayalı bir strateji özel öğretim kurumlarını ekonomik bakımdan rahatlatacaktır. Özel öğretim kurumları da kamusal hizmet yapan kurumlardır ve devletin yükünü almaktadır. Devlet, kamu kurumlarına gösterdiği kolaylıkları özel öğretim kurumlarına da göstermelidir. Bu her şeyden önce hakkaniyet ilkesinin bir sonucudur.”
Türkiye odalar ve borsalar birliği (tobb) de özel öğretim kurumlarının sıkıntılarını dile getiren bir rapor hazırladı. “özel öğretim sektörü ekonomik krizlere karşı duyarlı bir sektördür. Bu duyarlılıktan, sektörde istihdam edilmiş 100 bini aşkın personel doğrudan etkilenmektedir. Sektörün verdiği hizmetlerin kamuda alternatifi olduğu da dikkate alındığında bu duyarlılık daha da artabilir niteliktedir.” Denilen raporda krizin etkilerinin azaltılması için çeşitli çözüm önerileri dile getiriliyor. Tobb türkiye eğitim meclisi başkanı necdet doğanata, dünyanın her tarafında devletin yükünü alan kurumlara sahip çıkıldığını hatırlatıyor: “maalesef türkiye’de bir zihniyet var. Özel öğretim kurumlarına ön yargıyla bakıyor. Ben kırk yılı aşkın süredir bu sektörün içindeyim. Bakanlar gelip geçiyor, herkes bu sektörün faydasından bahsediyor ama uygulamada sorunları bir türlü aşamıyoruz. Bir zihniyet yapılanması türkiye’de özel kurumlara ön yargılı bakıyor ve gelişmesini engelliyor. Bugün komünist ülkelerde bile bu yapı kalmadı; ancak bugünkü yapısı itibarıyla türkiye dünyadaki tek komünist ülke diyebiliriz.”
Bundan birkaç sene önce özel okullarda fakir ve başarılı çocukların okuması, çocuğunu özel okullara gönderen veliye devletin mali destekte bulunması amacıyla bir kanun değişikliği yapıldığına dikkat çeken doğanata, “bakın bugün her alanda başarılı on çocuktan yedisi özel okullarda okuyor. Kaliteli eğitim verildiği için veliler çocuklarını buralarda okutmak istiyor. Dünyanın her tarafında devletin yükünü aldığı için bu kurumlara destek verilir; ancak bizde böyle bir kanun değişikliği oldu, kıyamet koptu. Eşitliğe aykırı falan dediler; fakat bu doğru değil. Maalesef türkiye’de jakoben bir asilzade grubu var, bir zihniyet yapılanması var ve bunlar halkın çocuklarının iyi okullarda okumasını istemiyor.” Diyor.
Özel öğretim kurumları derneği (öz-öğret-der) başkanı hüseyin durmaz da psikolojik ön yargıya dikkat çekiyor. Durmaz, özel okulların okullaşma oranındaki yüzde 1’lik artışın bile on binlerce kişiye iş imkânı sağlayacağını, devletin bütçesinden okul ve derslik yapımı için her yıl ayrılan milyarlarca liranın başka hizmetler için kullanılacağını söylüyor: “bugün özel okullar, 750 bin öğrenci okutabilecekken yarısını okutabiliyor. Yani özel okullarda 13 bin 500 derslik boş duruyor. Bugün bir dersliğin maliyetinin 300 bin lira olduğunu düşünürseniz toplamda 4 milyar tl’lik yatırım boş duruyor. Devlet bu imkânı değerlendirse kendi bütçesini de hafifletmiş olur.”
Özel öğretim sektöründe sadece özel okullar yok. Dershaneler, kurslar, yabancı dil ve sürücü kursları da bu sektörün önemli paydaşları arasında. Töder başkanı enver yücel, devletin dershanelere karşı da ön yargılı olduğunu düşünüyor: “millî eğitim bakanlığı son yıllarda ülkemizde özel öğretimin geliştirilmesi konusunda çok yapıcı çalışmalar üstlendi. Ancak özellikle dershaneler üzerinde kamu görevlilerinin ön yargılı tutumları var. Dershaneler ülkemizin her bölgesinde hizmet vererek, öğrencilerin iyi okullara girebilmesi konusunda fırsat ve imkân eşitliği sağlamakta. Bir toplumsal sistemde işlevi olmayan hiçbir kurum onlarca yıl ayakta kalamaz. Oysa dershaneler onlarca yıldır gelişerek ve çoğalarak ayakta kaldılar. Bu konuda daha hakkaniyetli bir politikanın izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Özel öğretim kurumları sadece kâr peşinde koşan, zengin çocuklarının okuduğu kurumlar değildir. Eğitimin değerini bilen orta gelirli ailelerin çocukları öğrencilerimizin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu ailelere devletin destek olması gerekirken, bu konuda yeterli çaba ne yazık ki harcanmamaktadır. Devlet özel öğretim kurumlarını kendi okullarından çok daha fazla sıkı denetlemektedir. Bu anlamda özel öğretim kurumları da kamu hizmeti yapan kurumlardır. Ama nedense özel öğretim kurumlarının bu işlevi çoğu zaman göz ardı edilmektedir.”
Güven dersane sahipleri derneği (güvender) başkan yardımcısı eyüp kılcı da dershanelerin öğrencileri üniversiteye veya en iyi liselere hazırlayarak toplumda eşitlik sağladığına dikkat çekiyor. Bugün gerek liselerin dört yıla çıkmasından gerekse yök’ün kontenjan artışlarından dolayı sektörün hafta içi öğrenci bulamadığını, bu yüzden de zor durumda kaldığını hatırlatan kılcı, “ani değişikliklere sektör hazırlıksız yakalandı. Geçen yıl on sınıfı olan kurumlar bir anda bir sınıfa düştü. Ayrıca okullar bünyesinde faaliyete sokulan kurslar haksız rekabete yol açtı.” Diye konuşuyor. Dershanelerde en büyük gider kaleminin vergiler ve personel giderleri olduğuna dikkat çeken kılcı, bunlarla ilgili bazı düzenlemeler yapılarak binlerce insanı istihdam eden kurumların ayakta tutulabileceğine vurgu yapıyor. Özel dershaneler birliği (özdebir) başkanı faruk köprülü ise sektöre yapılacak desteğin doğrudan veliye yansıyacağını belirterek sadece kdv oranlarındaki indirimin bile veliye yüzde 10 civarında yansıyacağını anlatıyor.
Özel öğretim kurumlarının talep ve sıkıntılarını dile getiren çok sayıda sivil toplum kuruluşu var. Tobb eğitim meclisi, türkiye özel okullar birliği, tüm özel öğretim kurumları derneği (töder), güven dersane sahipleri derneği (güvender), özel dersaneler birliği (özdebir) ve özel öğretim kurumları derneği (öz-öğret-der) gibi kuruluşlar bunlardan bazıları. Geçtiğimiz hafta bir araya gelerek millî eğitim, maliye ile çalışma ve sosyal güvenlik bakanlarına ortak bir rapor sunan kurumların tamamı özetle bir noktada birleşiyor: devlet desteği şart...
Bazı ülkelerde özel Öğretim kurumlarına sağlanan imkânlar
Abd: her eyalette farklı uygulamalar var. Mesela, houston eyaletinde bir müteşebbis, özel okul projesi hazırlayıp sunabilir. Charter okulu olarak isimlendirilen bu tür bir okulun tüm araç gereçleri, kirası, öğretmen maaşları belde yönetimi tarafından ödenir ve öğrenci başına değişen miktarda nakdi yardım yapılır. Geçen yıl bu rakam 8 bin 200 dolardan başlıyordu.
Almanya: alternatif okullara finansal destek anayasal hükme bağlanmıştır. Eyalet personel ve materyal için gerekli olan kaynağı sağlamayı garantileyebilir. Okul finansal ihtiyaçlarının belli bir yüzdesini alabilir. Ders kitabı, eğitim maliyetleri ve öğretmen maaşları, yerel yönetimler tarafından karşılanabilir. Mesela kuzey ren vestfalya ve hessen eyaletlerinde özel okullar, personel gideri ve okulun temel giderleri için devletten toplam giderlerinin yüzde 75’i kadar maddi yardım alıyor. Ayrıca özel öğretim okullarına inşaat, tamirat ve genişletme masrafları için yüzde 50 ila yüzde 80 oranında devlet katkısı sağlanıyor. Bavyera eyaletinde okul giderlerinin yüzde 80’i, öğrenci masraflarının ise tamamı devlet tarafından karşılanıyor.
Danimarka: tüm özel okullar kayıt ettikleri öğrenci sayısına bağlı olarak harcamalarının yaklaşık yüzde 80-85’ini kapsayan devlet desteği alıyor.
Finlandiya: özel kurumların çoğunluğu devletten maddi destek alır. Bu kurumlar, maddi desteğin çoğunu kamu kaynaklarından aldıkları için, özel kaynakların oranı kısmen azdır.
Fransa: tüm özel okullar, kamudan fon alabilirler. Kolej ve genel liselerin binalarına kaynak sağlama konusunda yerel yönetimlere yetki verilmiştir. Ancak bu, tüm masrafın yüzde 10’unu geçmez. Devlet ve yerel örgütler, maaşların ödenmesi, işverenlerin sosyal güvenliği ve öğretmenlerin sürekli eğitimini üzerine alır. Ayrıca belirli öğretim masraflarını üstlenir ve eğitim öğretim personeli olmayan kişilerin maaşlarını öder. Belediyeler de bölgelerinde bulunan okullara sınıf maliyetlerinde yardımcı olurlar.
Hindistan: özel okullara öğrenci başına devlet tarafından ücret verilir.
Hollanda: hem devlet hem de özel sektör okulları için yüzde 100 kaynak sağlanmaktadır. Devlet yetkilileri öğretmenlerin ve teknik personelin ücretlerini her okulun uzman yetkilisine öder.
İngiltere, galler, kuzey irlanda ve iskoçya: vakıf okulları okul yönetim organına ya da mütevelli heyetine aittir. Ama topluluk okullarıyla benzer şekilde yerel çevrelerden destek görür. Gönüllü kurulan okullar, ya mütevelli heyetine ya da bir kuruma aittir. Bu okullar, kendi aralarında gönüllülerin kontrol ettiği ve gönüllülerin yardım ettiği olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki tür okul da harcamaları için tam bir mali destek alırken, gönüllülerin yardım ettiği okulların masrafların yüzde 15’ini karşılaması beklenir.
İngiltere ve galler’de öğrencilerin (ailesinin gelir durumu göz önüne alınarak) giderlerinin bir kısmı ya da tamamı devlet tarafından karşılanabilir. İrlanda’da özel öğretmenlerin hemen hemen tüm masrafları, okul teçhizatı maliyetinin yüzde 90’ı ve öğrenci başına düşen kredi miktarı karşılanır. İskoçya’da veliler destek alır.
İspanya: özel okullar devlet yardımı alır. Her sınıf için ayrılan fon miktarı kadar kredi destekli okulların finansmanına devletin yardımcı olması gerekmektedir. Yönetici kadronun ve hizmet veren personelin maaşları, diğer harcamalar, olağan masraflar karşılanır. Tüm bu harcama miktarları hükûmetin yıllık ulusal mali bütçesince ve otonom topluluklar yönetmeliğince belirlenir.
İsveç: belediyeler ulusal öğretim ajansı tarafından belirlenen okullara finans sağlamak zorundadır. Bu destek her okul döneminde o okuldaki öğrencilerin sayısı ile bağlantılıdır.
İtalya: fakir ailelere kredi verilir. Devlet organları okullarının masrafları için hatırı sayılır oranda mali destek sağlar. Destekler, öğrenci sayısına, okuldaki şube sayısına, parasız öğrenci sayısına göre, okulun başka gelirine, bölgenin sosyoekonomik durumuna, okulların dağılımlarına ve harcamalara göre verilir.
Japonya: resmî ya da özel okulların hepsi ücretlidir. Devam eden öğrenciler, karşılıksız ya da geri ödemeli burslar alabilirler. Özel okullara okul binası yapılması, arsa tahsisi, vergiden muaf tutulma, cari harcamaları destekleme, ödeme güçlüğü çekenlere karşılıksız burs verme gibi devlet destekleri sağlanmaktadır. Dershanelere devam eden öğrencilere devlet bursu verilmekte, ayrıca dershanelerden gelir ve kurumlar vergisi alınmamaktadır.
Portekiz: devletin öğretim sistemini destekleyen özel okullara, devlet tarafından, kuruluş harcamalarını karşılamak, etkinlikleri artırmak, teçhizat satın almak ve ekstra etkinlikleri desteklemek için sözleşmelerde belirtilen destekler dışında özel destek verilebilir.özel okul ve kooperatif okullarının kuruluşu için düşük faizli kredi verilir. Özel okullarda okuyan öğrenciler resmî okullarda okuyanlarla aynı sosyal olanaklardan yararlandırılır.
Norveç: onaylanan özel okullar eyaletten destek alırlar. Kanun gereği ilk ve ortaöğretim düzeyinde masraflarının yüzde 75-85’ini alırlar.
Rusya: rusya özel okul açmak isteyen yatırımcıya protokol karşılığı binayı hazır olarak vermektedir. Tadilat masraflarını üstlenmekte, kendi öğretmenlerine verdiği kadar öğretmen maaşını karşılamakta, elektrik, su ve doğalgazı ücretsiz olarak vermektedir.
Slovenya: özel anaokulları için devlet bütçesinden pay ayrılır. Özel okulda maaşlar, kamu okulunda çalışanların maaşını geçmezse devlet bütçesinden finans alır.
Yunanistan: özel okulların öğretmenleri devletten aylık alır. Kâr amacı gütmeyen örgütlere ait özel ortaokullar eğitim bakanlığı’nın genel bütçesinden yararlanır. Desteğin miktarına yasalara uyularak bakan tarafından karar verilir.
Lüksemburg: özel okul işletenler vergiden muaf tutulmuştur. Özel devlet finansları; eşit statülü okullar, devlet okulları ve üst ortaokul eğitiminde ailelere bağış yolu ile verilir. Öncelik fakir ailelerdedir ve bu bağışlar bölgesel hükûmetin diğer yardımlarına ek olarak yapılır. Kamu ve özel anaokullarının masrafları için mali destek sağlanır. Mali destekler; kayıtlı öğrenci sayısına göre öğretim ücreti, yemekten ücretsiz yararlanacak öğrenci sayısı, okulun diğer gelirleri, çevrenin sosyoekonomik şartları ve yapılan harcamalara göre belirlenir.
Özel teşebbüsün Dünyadaki okullaşma oranı (%)
ülke ilkokul ortaokul lise
arjantin 19,8 22 29,1
brezilya 8,2 9,4 13,9
şili 48,4 44,8 51,1
mısır ---- 5,4 ----
hindistan 16,7 33 54,5
endonezya 16,1 36,2 54,3
ürdün 29,2 19,2 9,2
jamaika 4,8 1 2,9
malezya 0,9 3 4,1
paraguay 15,6 20,6 32,6
tunus 0,9 1,4 7
filipinler 7,1 19,7 23,5
avustralya 28,3 34,3 26,7
belçika 54,6 56,8 57,9
çek cum. 1,1 1,8 12,6
danimarka 12,8 23,1 2,5
finlandiya 1,2 4,2 10,4
fransa 14,5 21,2 30,5
almanya 2,7 7,1 7,5
macaristan 5,3 6,3 14,1
italya 6,8 3,4 5,4
japonya 0,9 6,0 30,2
kore 1,3 20,6 51,8
meksika 8,0 12,6 21,6
hollanda 68,7 76,2 92,2
yeni zelanda 2,1 4,5 5,5
portekiz 10,5 11,3 18,2
norveç 1,8 2,2 9,9
ispanya 33,4 32,8 23,1
ingiltere 4,9 6,8 73,1
abd 10,8 9,2 9,1
türkiye 1,5 (ilköğretim) 1,7
Kaynak: Oecd ve unesco 2003 rakamları
Not: oranlar yarı devlet destekli özel okullarla tam bağımsız özel okulların toplamıdır.
Özel eğitim Kurumlarının istek ve beklentileri
• kalkınmada öncelikli yörelerdeki kurumlar, açılışından itibaren beş yıl süreyle vergi ödememekte, süreye bağlı olmaksızın ssk işveren hissesinin yüzde 80’i ve gelir vergisinin yüzde 80’lik kısmı devlet tarafından karşılanmaktadır. Kalkınmada öncelikli yörelerdeki gelir vergisi desteği ülke genelindeki tüm özel öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalı.
• ssk matrahlarının kurumca ödenen kısmı resmî öğretmenlerde olduğu gibi devlet tarafından karşılanmalı.
• özel öğretim kurumlarından alınan kdv oranları yüzde 1’e düşürülmeli.
• özel öğretim kurumları kanunu’na “bakanlık, kurumlardan 4734 sayılı kamu ihale kanunu hükümleri çerçevesinde hizmet satın alabilir.” Hükmü eklenmeli.
• “özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin velileri tarafından eğitim öğretim ücretini karşılamak üzere alınan kredi faizinin yüzde 50’sini geçmemek üzere belirlenen kısmı devletçe karşılanabilir.” Hükmü eklenmeli.
• devlet üniversitelerinin veya bazı vakıf üniversitelerinin açtıkları özel okullar ile kamu yararına çalışan vakıf ve derneklerin açtığı özel okullar, diğer özel okullara karşı haksız rekabet ortamı oluşturmaktadır. Bazı vakıf üniversitelerine tanınan gelir vergisi muafiyeti tüm özel öğretim kurumlarını kapsayacak hâle getirilmeli.
• özel öğretim kurumlarında yenileşme, ar-ge çalışmaları için teşvikler sağlanmalıdır. Üniversitelerin bünyelerindeki teknokentlere verilen destekler ar-ge çalışmaları yapan özel öğretim kurumlarına da verilmeli.
• sadece özel okullarda uygulanan “sosyal yardım kapsamındaki ek ödemelerden vergi kesilmez” hükmü tüm sektörü kapsayacak hâle getirilmeli ancak zorunluluk olmamalı.
• belediyeler, il özel idareleri, ptt ve diğer kamu kuruluşları tarafından, resmî eğitim kurumları ile bu kurumlarda çalışanlara sağlanan hak, istisna, vergi, harç ve tarifelerle ilgili hükümler özel öğretim kurumları ve bu kurumlarda çalışanlar için de uygulanacak hâle getirilmeli.
• kanuna “bakanlıkça, özel okullarda öğrenim gören öğrencilere, her ders yılı için öğrenci başına ilan edilen ücretlerin yarısını geçmemek üzere yardım yapılabilir. Bu tutar her yıl vergi usul kanunu’na göre yeniden belirlenir.” Hükmü eklenmeli.
• özel öğretim kanunu’na “her ders yılı için bu desteklerden yararlanacak öğrenci sayısı, öğrencilere yapılacak devlet yardımı tutarı ve kredi faizinin devletçe karşılanacak kısmı ile yararlanabilme koşulları ve şekli, bakanlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenek esas alınarak maliye bakanlığı ve bakanlığın müşterek önerisi üzerine bakanlar kurulunca belirlenir.” Hükmü eklenmeli.
• resmî okullarda çalışan öğretmenlerin özel dershane dışındaki kurumlarda çalışmasının önü açılmalı.
(Aksiyon)