ABD gazetesi Washington Post'da çıkan bir yazıda, "AK Parti'nin 8 yıllık iktidarı süresince, Türkiye'nin, ABD'nin idare etmek zorunda kalacağı 21'inci yüzyılın dolambaçlı ilişkilerinin bir modeli haline geldiği" yorumunda bulunuldu.
Gazetede, Jackson Diehl imzalı, "Wikileaks belgeleri 21'inci yüzyıl Türkiyesini nasıl yakalıyor?" başlıklı yazıda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, geçen haftaki Washington ziyareti sırasında Washington Post'a verdiği mülakattan alıntılar da yapılıyor.
"Davutoğlu'nun, İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla 11 Eylül saldırılarının mukayese edilebileceğini söylediğini" belirten Diehl, Davutoğlu'nun, "(İsrail'in saldırısı hakkında) Bu, Türkiye'nin 11 Eylülüydü" ifadesini kullandığını kaydetti.
Gazeteye göre Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarında 2 bin 900, Mavi Marmara saldırısında ise 9 kişinin hayatını kaybettiğinin hatırlatılması üzerine, "Rakamları kastetmiyorum. Türkiye'deki psikolojik şoku ifade etmeye çalışıyorum. Vatandaşlarımız yabancı bir ordu tarafından öldürüldüler" diye konuştu.
Yazısında Diehl, "Aslında bu o kadar basit değil. (Gemideki) Türkler, masum siviller değildi, çatışma peşinde olan militanlardı; teröristler tarafından değil, ilk başvuru silahları gaz bombası ve boya fışkırtan silahlar olan profesyonel askerler tarafından öldürüldüler. Dolayısıyla Davutoğlu'ndan, Türk hükümetiyle Obama yönetimi arasında uyumsuzluk olması için ciddi bir sebebin bulunmadığı şeklindeki ana mesajını duymak biraz kulak tırmalayıcıydı" ifadelerini kullandı.
-"TÜRKİYE HALA MÜTTEFİK Mİ?"
Davutoğlu'nun, "20 aydan fazla süre boyunca mükemmel ilişkilerimiz oldu ve stratejik müttefikler olarak bu ilişkileri korumalıyız" dediğini aktaran Diehl, şöyle devam etti:
"Türkiye, NATO'nun bir üyesi,Afganistanve Irak'taki operasyonlar için hayati önem taşıyan Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapıyor ve Amerikan silahlarının büyük bir müşterisi. Ancak Türkiye hala gerçekten bir müttefik mi? Wikileaks'in sızdırdığı Dışişleri Bakanlığı belgelerinin bazıları gösteriyor ki bu, art arda iki Amerikan yönetiminin üzerinde uğraştığı bir soru. Türkiye, 'ılımlı İslamcı' AK Parti'nin 8 yıllık iktidarı sırasında, ABD'nin idare etmek zorunda kalacağı 21'inci yüzyılın dolambaçlı ilişkilerinin bir modeli tarzında bir şey haline geldi.
Türkiye, güvenilir biçimde Batı'nın yanında duran otoriter bir devletti. Şimdi canlanan bir ekonomiye, büyük jeopolitik hırslara sahip bir demokrasi. Halk desteğinin gücü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Kabil'e Türk askerleri konuşlandırırken ve terör örgütü PKK'yla mücadelesine yardım için ABD'ye güvenirken, ABD'nin İran politikasının altını oyacak, Sudan ve Suriye'de ABD karşıtı Müslüman diktatörlerle ilişkileri geliştirecek ve İsrail'i düşman olmaya yakın bir konuma sokacak güveni verdi".
"Ortadoğu'da hala, Amerikan stratejik çıkarlarını sessizce desteklerken, çürümekte olan otokrasisini modernleştirmeyi reddeden Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gibi liderlerin olduğunu" kaydeden Diehl, "Başbakan Erdoğan, bölgenin güç simsarı olmak için bunu bir fırsat olarak görüyor" ifadesini kullandı.
ABD'ninAnkaraBüyükelçiliğinin bu yıl içinde gönderdiği bir Wikileaks belgesinde, "Türkiye, ekonomik başarısı, gücü ve insanların çıkarları için harekete geçmedeki istekliliği sayesinde Ortadoğu nüfusu içinde oluşan sözde hayranlığa dayanarak, demokratik olmayan rejimlerin üzerinde, 'Arap sokaklarına' erişiyor" dendiğini belirten Diehl, "dolayısıyla İsrail hakkındaki aşırı kızgın söylemin arkasında tutku olduğu kadar, hesaplamanın da bulunduğunu" ileri sürdü.
Wikileaks belgelerinde Davutoğlu hakkında "son derece tehlikeli", "Yeni Osmanlıcı, İslamcı hayalleri arasında kaybolmuş" tanımlamalarının bulunduğunu söyleyen Diehl, "Davutoğlu'nun, hakkındaki bu tanımlamaların yayımlanmasından birkaç saat sonra Washington'a geldiğinde, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın özrünü kabul ettiğini ve hasarın boyutunu düşürme gayreti içinde olduğunu" belirtti.
-"NİÇİN TÜRKİYE, ESKİ OSMANLI TOPRAKLARINDA LİDERLİĞİNİ YENİDEN İNŞA ETMESİN?"-
Davutoğlu'nun, "(ABD) Büyükelçiliğinin en azından bir bölümünü benimsediğini" öne süren Diehl, Davutoğlu'nun, "İngiltere'nin, eski sömürgeleriyle kurduğu Commonwealth'in (İngiliz Uluslar Topluluğu) varlığını" hatırlatarak, "Niçin Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya'daki eski Osmanlı topraklarında liderliğini yeniden inşa etmesin?" dediğini belirtti.
Diehl, yazısına şöyle devam etti:
"ABD'nin bu süratle değişen ortağa dair analizlerindeki duygu yüklü sallanışları takip etmek büyüleyici. Erdoğan, eski Amerikan büyükelçisi Eric Edelman tarafından iğneleyici biçimde, 'kendi yolunda giden otoriter bir huya' sahip kişi olarak tanımlanıyor. Sonraki Amerikan büyükelçilerinden James Jeffrey de Erdoğan'ın 'İsrail'den nefret ettiğini' ve 'bölgesel otorite kurma gayretinin, tek bir kaydadeğer başarı sağlamadığı' tespitinde bulunuyor. Bununla birlikte, belgeler, Erdoğan'ın siyasi yeteneklerine ve Türkiye'nin Lübnan, Pakistan ve hatta Suriye'deki rolüne hayranlığı da içeriyor.
Aslında, 'Arap sokaklarının' muhtemel lideri Erdoğan, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah gibi rakiplerden çok daha çekici görünüyor. Neticede Türkiye, Avrupa ticareti ve yatırımına bağımlı durumda, demokratik bir Irak, nükleer güç olmayan bir İran ve Afganistan'da başarılı bir NATO istiyor. Hala İsrail'i tanıyor. İşin esasında hakiki bir Müslüman demokrasi, bu, onun daha zor, hem de bir şekilde, eskiden olduğundan daha fazla müttefik olduğu anlamına geliyor".
Büyükelçi Jeffrey'nin, bir Wikileaks belgesinde, "Günün sonunda, nüfusu ilerleyen bir Türkiye ile yaşamak zorundayız. Bu durum, konudan konuya yaklaşımı ve Türkiye'nin sıklıkla kendi yolunda gideceğini kabul etmeyi gerektiriyor. Mevcut siyasi liderler kadrosunun, yıkıcı bir drama ve retoriğe özel bir tutkusu var, ancak ufukta daha iyi birini görmüyoruz ve Türkiye, dünya çapındaki 'Batılı' kurumlar, güçler ve yönelimler ile Ortadoğu kültürü ve dininin karmaşık bir karışımı olmaya devam edecek" dediğini belirten Diehl, "Davutoğlu'nun sırıtmasına şaşırılmamalı. Neticede, ABD Dışişleri'nin raporları, yeni Türkiye'yi iyi yakalamış" ifadesini kullandı.
Gazetede, Jackson Diehl imzalı, "Wikileaks belgeleri 21'inci yüzyıl Türkiyesini nasıl yakalıyor?" başlıklı yazıda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, geçen haftaki Washington ziyareti sırasında Washington Post'a verdiği mülakattan alıntılar da yapılıyor.
"Davutoğlu'nun, İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla 11 Eylül saldırılarının mukayese edilebileceğini söylediğini" belirten Diehl, Davutoğlu'nun, "(İsrail'in saldırısı hakkında) Bu, Türkiye'nin 11 Eylülüydü" ifadesini kullandığını kaydetti.
Gazeteye göre Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarında 2 bin 900, Mavi Marmara saldırısında ise 9 kişinin hayatını kaybettiğinin hatırlatılması üzerine, "Rakamları kastetmiyorum. Türkiye'deki psikolojik şoku ifade etmeye çalışıyorum. Vatandaşlarımız yabancı bir ordu tarafından öldürüldüler" diye konuştu.
Yazısında Diehl, "Aslında bu o kadar basit değil. (Gemideki) Türkler, masum siviller değildi, çatışma peşinde olan militanlardı; teröristler tarafından değil, ilk başvuru silahları gaz bombası ve boya fışkırtan silahlar olan profesyonel askerler tarafından öldürüldüler. Dolayısıyla Davutoğlu'ndan, Türk hükümetiyle Obama yönetimi arasında uyumsuzluk olması için ciddi bir sebebin bulunmadığı şeklindeki ana mesajını duymak biraz kulak tırmalayıcıydı" ifadelerini kullandı.
-"TÜRKİYE HALA MÜTTEFİK Mİ?"
Davutoğlu'nun, "20 aydan fazla süre boyunca mükemmel ilişkilerimiz oldu ve stratejik müttefikler olarak bu ilişkileri korumalıyız" dediğini aktaran Diehl, şöyle devam etti:
"Türkiye, NATO'nun bir üyesi,Afganistanve Irak'taki operasyonlar için hayati önem taşıyan Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapıyor ve Amerikan silahlarının büyük bir müşterisi. Ancak Türkiye hala gerçekten bir müttefik mi? Wikileaks'in sızdırdığı Dışişleri Bakanlığı belgelerinin bazıları gösteriyor ki bu, art arda iki Amerikan yönetiminin üzerinde uğraştığı bir soru. Türkiye, 'ılımlı İslamcı' AK Parti'nin 8 yıllık iktidarı sırasında, ABD'nin idare etmek zorunda kalacağı 21'inci yüzyılın dolambaçlı ilişkilerinin bir modeli tarzında bir şey haline geldi.
Türkiye, güvenilir biçimde Batı'nın yanında duran otoriter bir devletti. Şimdi canlanan bir ekonomiye, büyük jeopolitik hırslara sahip bir demokrasi. Halk desteğinin gücü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Kabil'e Türk askerleri konuşlandırırken ve terör örgütü PKK'yla mücadelesine yardım için ABD'ye güvenirken, ABD'nin İran politikasının altını oyacak, Sudan ve Suriye'de ABD karşıtı Müslüman diktatörlerle ilişkileri geliştirecek ve İsrail'i düşman olmaya yakın bir konuma sokacak güveni verdi".
"Ortadoğu'da hala, Amerikan stratejik çıkarlarını sessizce desteklerken, çürümekte olan otokrasisini modernleştirmeyi reddeden Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gibi liderlerin olduğunu" kaydeden Diehl, "Başbakan Erdoğan, bölgenin güç simsarı olmak için bunu bir fırsat olarak görüyor" ifadesini kullandı.
ABD'ninAnkaraBüyükelçiliğinin bu yıl içinde gönderdiği bir Wikileaks belgesinde, "Türkiye, ekonomik başarısı, gücü ve insanların çıkarları için harekete geçmedeki istekliliği sayesinde Ortadoğu nüfusu içinde oluşan sözde hayranlığa dayanarak, demokratik olmayan rejimlerin üzerinde, 'Arap sokaklarına' erişiyor" dendiğini belirten Diehl, "dolayısıyla İsrail hakkındaki aşırı kızgın söylemin arkasında tutku olduğu kadar, hesaplamanın da bulunduğunu" ileri sürdü.
Wikileaks belgelerinde Davutoğlu hakkında "son derece tehlikeli", "Yeni Osmanlıcı, İslamcı hayalleri arasında kaybolmuş" tanımlamalarının bulunduğunu söyleyen Diehl, "Davutoğlu'nun, hakkındaki bu tanımlamaların yayımlanmasından birkaç saat sonra Washington'a geldiğinde, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın özrünü kabul ettiğini ve hasarın boyutunu düşürme gayreti içinde olduğunu" belirtti.
-"NİÇİN TÜRKİYE, ESKİ OSMANLI TOPRAKLARINDA LİDERLİĞİNİ YENİDEN İNŞA ETMESİN?"-
Davutoğlu'nun, "(ABD) Büyükelçiliğinin en azından bir bölümünü benimsediğini" öne süren Diehl, Davutoğlu'nun, "İngiltere'nin, eski sömürgeleriyle kurduğu Commonwealth'in (İngiliz Uluslar Topluluğu) varlığını" hatırlatarak, "Niçin Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya'daki eski Osmanlı topraklarında liderliğini yeniden inşa etmesin?" dediğini belirtti.
Diehl, yazısına şöyle devam etti:
"ABD'nin bu süratle değişen ortağa dair analizlerindeki duygu yüklü sallanışları takip etmek büyüleyici. Erdoğan, eski Amerikan büyükelçisi Eric Edelman tarafından iğneleyici biçimde, 'kendi yolunda giden otoriter bir huya' sahip kişi olarak tanımlanıyor. Sonraki Amerikan büyükelçilerinden James Jeffrey de Erdoğan'ın 'İsrail'den nefret ettiğini' ve 'bölgesel otorite kurma gayretinin, tek bir kaydadeğer başarı sağlamadığı' tespitinde bulunuyor. Bununla birlikte, belgeler, Erdoğan'ın siyasi yeteneklerine ve Türkiye'nin Lübnan, Pakistan ve hatta Suriye'deki rolüne hayranlığı da içeriyor.
Aslında, 'Arap sokaklarının' muhtemel lideri Erdoğan, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah gibi rakiplerden çok daha çekici görünüyor. Neticede Türkiye, Avrupa ticareti ve yatırımına bağımlı durumda, demokratik bir Irak, nükleer güç olmayan bir İran ve Afganistan'da başarılı bir NATO istiyor. Hala İsrail'i tanıyor. İşin esasında hakiki bir Müslüman demokrasi, bu, onun daha zor, hem de bir şekilde, eskiden olduğundan daha fazla müttefik olduğu anlamına geliyor".
Büyükelçi Jeffrey'nin, bir Wikileaks belgesinde, "Günün sonunda, nüfusu ilerleyen bir Türkiye ile yaşamak zorundayız. Bu durum, konudan konuya yaklaşımı ve Türkiye'nin sıklıkla kendi yolunda gideceğini kabul etmeyi gerektiriyor. Mevcut siyasi liderler kadrosunun, yıkıcı bir drama ve retoriğe özel bir tutkusu var, ancak ufukta daha iyi birini görmüyoruz ve Türkiye, dünya çapındaki 'Batılı' kurumlar, güçler ve yönelimler ile Ortadoğu kültürü ve dininin karmaşık bir karışımı olmaya devam edecek" dediğini belirten Diehl, "Davutoğlu'nun sırıtmasına şaşırılmamalı. Neticede, ABD Dışişleri'nin raporları, yeni Türkiye'yi iyi yakalamış" ifadesini kullandı.