Başkan Haşim Kılıç, Ergenekon savcılarının Osman Paksüt için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı suç duyurusunu işleme koydu. Mahkeme'nin bir üyesi delilleri inceliyor. Televizyona çıkıp Ergenekon savcılarına ve Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç'a yönelik suçlamalarda bulunan Başkanvekili Paksüt'e soruşturma için Kılıç'ın düğmeye bastığı ortaya çıktı. Paksüt'e “Kendisi de yakında öğrenir ne olup bittiğini”diye karşılık veren Kılıç, gizli soruşturmada suç duyurusunu işleme koyduktan sonra delillerin incelemesi için de bir üyeyi görevlendirdi. Raporunu yazmaya başladığı öğrenilen üyenin değerlendirmesini görüşmek için toplanacak Mahkeme'nin 11 üyesi Paksüt'ün kaderini belirleyecek
"BENİ YARGILAYAMAZLAR" DEMİŞTİ
Paksüt, kendisinin de dinlendiğini ileri sürdü. Konuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya Öz'ün Anayasa Mahkemesi'ne yazı gönderdiğini söyleyerek "Beni Ergenekon mahkemesinde (13. Ağır Ceza Mahkemesi'ni kastediyor) yargılayamazlar. Ya Anayasa Mahkemesi ya da Yargıtay yargılayabilir" dedi.
Savcı Zekeriya Öz'ün 15 Ekim 2008'de Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt hakkında suç duyurusunda bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından bir süpriz de önceki gün yaşandı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, Ergenekon savcılığından gelen yazıyı işleme koyduğu ve ekindeki tapeleri incelemek üzere bir üye görevlendirdiği bildirildi. Bu üyenin hazırlayacağı raporun kısa süre sonra Anayasa Mahkemesi heyetine sunulacağı ve heyetin karar için toplanacağı aktarıldı.
PAKSÜT ERGENEKON İLŞİKİSİ SORGULANIYOR
Ferda Paksüt'ün telefon tapeleri 98 sayfa tutarken Osman Paksüt'ün Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen tapelerinin 199 sayfa olması dikkat çekti. Telefon tapeleri, Ferda Paksüt'ün iki cep telefonunun yanısıra Paksütlerin ev telefonun da dinlemeye alındığını gösterdi.
Anayasa Mahkemesi çevrelerinden alınan bilgiye göre, Başkan Haşim Kılıç'ın, Zekeriya Öz'ün Osman Paksüt'e ilişkin 15 Ekim 2008 tarihli suç duyurusu karşısında üç seçeneği bulunuyordu. Bunlar, ilki tapeleri savcılığa iade etmek, bir üyeyi muhakkik olarak görevlendirip inceleme yaptırmak ve heyeti toplayıp bir karar oluşturmak. Kılıç, ilk yolu tercih etmedi ve diğer iki seçeneği kullanmak istedi. Heyet toplanıp savcılıktan gelen yazıyı görüşüp bir karar oluşturmadı. Geriye bir tek bir üyeye inceleme yaptırmak seçeneği kaldı. Konuyla ilgili sorulara verdiği “Her şey kendi mecrasında yürüyor. Kendisi de yakında öğrenir ne olup bittiğini” yanıtı da inceleme yapıldığının işareti sayıldı. Ayrıca, Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt ile görüşmeleri dinlemeye takılan sekreterinin görev yerinin değiştirilmesi ve bu işlemde Paksüt'ün onayı alınmadığı gibi bilgi verilmemesi de incelemenin bir başka işareti sayıldı.
İşlem gizli tutuldu
Mahkeme çevrelerine göre Kılıç'ın bir üyeyi tapeleri incelemekle görevlendirmesi işlemi de gizli tutuldu. Bu üye çalışmasını tamamladı ve raporunu hazırlamaya başladı. Üye bu rapora kendi görüşünü yazamayacak. Paksüt hakkında yapılacak işleme raporu görüşecek 11 kişilik heyet karar verecek. Heyet savcılığın tapelerini geri çevirebileceği gibi hakkında soruşturma açılmasına da karar verebilecek. Alınacak karar savcılığa ve Paksüt'e tebliğ edilecek.
Üç kişilik soruşturma ekibi
Anayasa Mahkemesi'nin soruşturma kararı vermesi durumunda üç üye bu işle görevlendirilecek. Bu üç üye 'savcı' sıfatıyla soruşturma yapacak. Üç kişilik heyet suçun kişisel suç mu, görev suçu mu olduğuna da karar verecek.
Paksüt, işlediği suçun yaptığı görevle ilgili olduğu sonucuna varılırsa Yüce Divan sıfatıyla görev yapan Anayasa Mahkemesi'nde, şahsi olduğu kanaatine varılırsa Yargıtay'da yargılanacak.
Mahkemeye 199 sayfalık delil kaydı
Ergenekon'un ek klasörlerinde, Ferda Paksüt'ün kullandığı telefonların dinlenmesine ilişkin hakim kararına yer verilmemesi dikkat çekti.
Ancak Ferda Paksüt'e ilişkin 99 numaralı ek klasörde yer alan belgeler, kullandığı “533 651 XX XX ve 533 923 XX XX” numaları cep telefonlarının yanı sıra Paksüt ailesinin “312 496 XX XX” numaralı ev telefonunun da soruşturma kapsamında dinlemeye alındığı ortaya koydu.
Dinlenen telefon konuşmalarından büyük bölümünü iki cep telefonuyla yapan Ferda Paksüt'ün, ev telefonundan yaptığı bir görüşmenin de ek klasörde yer alması dikkat çekti. 99 numaralı klasörde Ferda Paksüt'ün toplam 46 telefon konuşmasına yer verilirken; Ferda Paksüt'ün kendisi gibi Ergenekon sanığı olan eski AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez'le yaptığı iki görüşme sırasında, Osman Paksüt'ün telefonu eşinden alarak Çömez'le konuştuğu anlaşıldı. Osman Paksüt'ün 'dolaylı' dinlendiği bu iki görüşmeye ilişkin telefon tapelerinde, Osman Paksüt'in ismi de eşiyle birlikte 'hedef şahıs' olarak yer aldı.
Ferda Paksüt'ün telefon tapeleri toplam 98 sayfa tutarken Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün Osman Paksüt için Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği yazıya Ergenekon sanıklarıyla yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin 199 sayfalık telefon tapesi eklemesi dikkat çekti. Zekeriya Öz, Anayasa Mahkemesi'ne ayrıca dokuz ayrı dinleme kararı gönderdi. Bu kararların, Ferda Paksüt ve Osman Paksüt'ün telefonda konuşurken dinlemeye düştüğü Ergenekon sanıklarının telefonlarının dinlenebilmesi için çıkartılan hakim kararları olduğu sanılıyor.
Anayasa Mahkemesi'ne dokuz ayrı dinleme kararı gönderilmesi, Osman Paksüt'ün eşi dışında sekiz Ergenekon sanığıyla daha irtibatlı olduğu şeklinde yorumladı.
Dinleme kaydı yetkisiz yapıldı
YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün Ergenekon davası kapsamında “dinlenmesine” tepki göstererek, “Bunu gerçekleştiren birimler için siyasallaşma dışında hiçbir kavram akla gelmemektedir” dedi.
Eminağaoğlu, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt'le ilgili iletişim tespit tutanaklarının gereği için Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine tepki gösterdi.
Eminağaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, “Anayasal ve yasal koşulları dışlayarak, yetkisiz biçimde, hukuka aykırı olarak üstelik de kapatma davası sürecinde Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanvekili'nin, hukuk kuralları gereğince kayda alınmaması veya imhası gereken iletişiminin kayda alınıp Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesi, bunu gerçekleştiren birimler için siyasallaşma dışında hiçbir kavramı akla getirmemektedir” dedi.
İşlemin, Paksüt'ün kişiliğinin yanında, Anayasa Mahkemesi'ne de ağır bir saldırı niteliği taşıdığını ileri süren Eminağaoğlu şunları söyledi: “Söz konusu yazının Anayasa Mahkemesi'ne ulaşmasına rağmen, herhangi bir işlem yapılmaması, kişisel ve kurumsal saldırıya sessiz kalınması ise ayrıca düşündürücüdür.” (Taraf)