Orman Genel Müdürlüğü, pilot bölge olarak da Karaman'da Ortaköy'ü seçti. Köylülerin bir kısmı karşı çıksa da referandumla proje hayata geçirildi. 330 dönümlük fundalık arazi, Orman İşletme yetkilileri tarafından tarım arazisine çevrildi. Köydeki her haneye meyve fidanı dağıtıldı. Hatta bölgeye su götürülebilmesi için çimento bile verildi. Ancak yıllar sonra işler değişti. Orman İşletme Şefliği, 'devlet arazisini işgal'den köye dava açtı. 4 yıl süren yargılama sonunda köylüler sabıkalı duruma düşerken, yüklü miktardaki para cezasını ödeyemeyenler hapis yatmak zorunda kaldı. Olay bununla da bitmedi. Geçen hafta yetkililer dozerlerle meyve bahçelerine girdi. Devletin kendi eliyle verdiği yaklaşık 20 bin ağacı en verimli zamanında korumak isteyen Ortaköylüler, iş makinelerinin önüne geçti, ancak başarılı olamadı.
Orman Genel Müdürlüğü, 1989-1992 yılları arasında orman köylüsünü kalkındırmak için Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Teşkilatı (FAO) işbirliği ile meyvecilik projesi başlattı. Pilot bölge olarak da Sarıveliler'e bağlı Ortaköy seçildi. Köylüye proje hakkında bilgi verildi. Ortaköy'ün bir kısmı çalışmaya karşı çıksa da referandum yapılarak proje hayata geçirildi. Köyün sınırlarında bulunan 330 dönümlük fundalık arazi, orman işletme yetkilileri tarafından tarım arazisi haline getirildi. Köydeki her haneye elma, armut ve üzüm fidanı dağıtıldı. Fidelerin sulanması için de köylüye depo yapması tavsiye edildi. Bunun için de yine müdürlük tarafından 6 bin metre su borusu, 500'er tonluk havuz için çimento ve demir verildi.
Orman İşletme Şefliği, 2001'de 'devlet arazisini işgal etmekle' suçladığı köylüye dava açtı. 4 yıl süren dava sonucunda bahçe sahipleri para cezasına çarptırıldı. Para bulamayanlar da cezalarını hapis yatarak ödedi. Ancak devlet, cezaya rağmen 2005'ten bugüne köylünün aynı arazide ekip-dikmesine ses çıkarmadı. Ta ki geçen hafta orman işletme şefliğine ait iş makinelerinin meyve bahçelerine girmesine kadar. Arazilerindeki yaklaşık 20 bin meyve ağacını yerle bir etmek isteyen dozerleri gören köylü ayaklandı ancak başarılı olamadı.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'ndan yardım beklediklerini söyleyen Ortaköy muhtarı Mehmet Korkmaz, bahçelerin yok edilmesine şu sözlerle tepki gösterdi: "Yıllar önce devlet kendisi gelip arazi verdi, meyve ektirdi. Şimdi burayı işgal etmişiz gibi ceza kesti. Köyde sabıkasız erkek kalmadı. Devlet işine giremiyoruz. Yazık değil mi bu ağaçlara? Biz bunları ne emekler, çileler çekerek büyüttük."
Adına kesilen para cezasını ödeyemediği için hapis yatan köylüden biri de Mehmet Şahiner. O dönemin parasıyla 800 milyon lira ceza verildiğini anlatan Şahiner, "Borcumun ancak yarısını ödeyebildim. Diğer kısmı için hapis yattım. Sicilim bozuldu. Sorunun çözümü için ne siyasiler ne de diğer yetkililer bizimle ilgilenmiyor." diye yakındı.
10 yıldır kendilerine kâbus yaşatan bu meseleden kurtulmak istediklerini belirten bir diğer köylü Baki Alparslan ise yaşananları şu sözlerle eleştirdi: "Bize kooperatif kurun dediler kurduk. Sulama birliği kurduk. Şimdi de şirket kurun diyorlar. Köy halkına ücretsiz bir proje diye anlatılan ve yıllar sonra işgalci damgası yemelerine neden olan bu uygulama herkesi mağdur etti. 20 yıl önce bu proje için ahırımızdaki koyun, keçi ne varsa sattırdılar. Bugün başka geçim kaynağı olmayan köylümüz bu bahçelerin elinden alınmasıyla mağdur duruma düşecek."
Konya Orman Bölge Müdürü Eşref Durmuş ise köylülerin iddiası ile ilgili olarak bahse konu yerin hukuken orman arazisi olarak belirlendiğini söyledi. Durmuş, yapılan işlemi şu sözlerle savundu: "Biz mahkeme kararını uyguluyoruz. Uygulamazsak hukuken sorumlu oluruz. O arazide orman bitkisi olmayanlar sökülecek. Yerine orman ürünü sayılan fidanlar dikilecek."