Oktay Ekşi ve Ergun Babahan arasındaki hararetli polemiğe Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç da dahil oldu.
Bugünkü köşe yazısında, Oktay Ekşi'yi küfürbazlıkla suçlarken, Ekşi'nin Hürriyet başyazarlığına giden yolunu da yazdı.
Zamanında Oktay Ekşi'nin kendisine, 'dedikoducu' ve 'borazancıbaşı' diye hakaret ettiğini belirten Taha Kıvanç, Babahan'ın yediği küfürü duyunca, 'ucuz kurtulmuşum' dedi.
İşte Taha Kıvanç'ın o yazısı;
Cehaletimi kabul ediyorum: Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'nin star gazetesi yazarı Ergun Babahan'la ilgili yazdığı, "Bana 'kod adı provokatör' diyen o bacaksızı, hukukun verdiği tüm imkânları kullanarak, doğduğu yere kadar kovalayacağım" meydan okumasını tam anlayamamışım...
O cümledeki 'bacaksız' sözcüğü üzerinde yoğunlaşmıştım, meğer 'doğduğu yer' küfür anlamı taşıyormuş... Dün bütün gün "Sahi, anlayamadın mı?" diye başıma kakılıp duruldu.
Eşrefpaşa'da doğup büyümedim, ama İzmir'in küfür zengini semti Basmane'de geçti gençliğim; ağzımı alıştıramadıysam da kulaklarımda küfrün enva-i çeşidi var... Bu denli ustaca küfrü Arap Kadir bile edemez.
Sütununda benden söz etmesi gerektiğinde 'dedikoducu', 'borazancıbaşı' ve 'gizli faşist' türü saldırı sıfatları kullandığını hatırlıyorum... İnsan kolayından Hürriyet'e 'başyazar' olamıyor, demek ki...
Ergun Babahan katıldığı bir TV programında medyadaki yanlış tiplerden söz ederken, "İsim ver" diye üstüne gidilince, "Başyazarınız var ya işte; Oktay Ekşi darbenin Meclis'inde olmuş" deyivermiş...
Dün de yazdım: Aralarına girmek istemem, ama o cümlede Oktay Bey'e yönelik eleştiri 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası oluşturulan Kurucu Meclis üyeliği...
Darbeciler anayasayı doğrudan kendileri yazmaya kalksalar belki iyi yazamazlardı; bu sebeple yazım işi için bir Meclis kurunca onun içine eli kalem tutan birkaç kişi almaları doğaldı bana göre...
Oktay Bey geçmişi konusunda olağanüstü hassas biri. Lise sonda bakalorya sınavı vardı onun döneminde, bir dersten çakmış... Çakmışsa çakmış, ne olacak yani? Milletvekili babası kendisinin Toprak Mahsulleri Ofisi'ne işçi olmasını sağlamış... Aile dostu Kemal Zeki Gençosman genç Oktay Ekşi'yi gazeteciliğe başlatmış...
CHP milletvekilinin oğlu 27 Mayıs sonrasında darbecilerin oluşturduğu Kurucu Meclis'e neden girmesin? O da girmiş... Darbeciler o dönemde 'Öncü' adıyla bir gazete çıkarmışlar; genç Oktay Ekşi Kurucu Meclis gibi 'Öncü' gazetesine de girmiş... Kurucu Meclis görevi sona erince, kendisini 'aynı zamanda subay da olan gazeteci ağabeyimiz' diye tanıttığı birinin tavassutuyla Londra Büyükelçiliği'ne 'mahalli kâtip' olarak atanmış...
Kurucu Meclis üyeliği milletvekilliği sayılıyor ve Oktay Ekşi yıllardır milletvekili emekli maaşı aldığı gibi, seyahatlarında VIP'i de kullanıyor...
Şimdi kendi anlatımından Oktay Ekşi'nin Hürriyet başyazarlığına giden yolunu okuyacaksınız:
EĞİTİMİ: "Liseyi bitirdim; ama olgunluk sınavında bir dersten kaldım. O senem boş geçecekti. Babam beni Toprak Mahsulleri Ofisinde 'geçici işçi' statüsünden bir işe yerleştirdi. Gündeliğim 3 lira küsur kuruştu. Üç ay orada çalıştım. Yılbaşı gelince geçici işçilerin iş akti feshediliyor; sonra tekrar işe alınıyorlardı. Ben tekrar o işe dönmek istemedim."
GAZETECİLİK MESLEĞİNE GİRİŞİ: "Gazeteciliğe hem aile dostumuz hem de uzaktan akrabalık bağımız olan Kemal Zeki Gençosman sayesinde adım attım."
27 MAYIS SONRASI: "(Askerlik dönüşü) işsiz olduğum sırada Ankara'da yeni bir gazete çıkarılmak istendiği şeklinde haberler dolaşıyordu. Olayın içinde Aydın Yalçın, Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde hukuk müşaviri olarak çalışan Yüzbaşı Fikret Ekinci, İKA sahibi Ziya Tansu vs. olduğu söyleniyordu. (.. ) Ekibimizi kurduktan az sonra olayın aslında ihtilalin kuvvetli kişisi olarak bilinen Albay Alparslan Türkeş tarafından organize edildiğini öğrendik."
KURUCU MECLİS ÜYELİĞİ: "Yasa, Ankara gazetecilerine Meclis'te üç sandalye ayırmıştı. İstanbul basınına dört, İzmir basınına iki, Anadolu basınına üç sandalye ayrılmıştı. (.. ) Ankara'da ben, Altan Öymen ve İlhami Soysal seçildik."
İNGİLTERE'YE GİDİŞİ: "Ulus gazetesindeyken bir gün muhabir arkadaşlarımdan Yurdakul Fincancı 'Yurtdışına gitmek istiyordun, bir fırsat var, ilgilenir misin?' diye sordu. Meğer hem gazeteci, hem subay, hem de ağabeyimiz konumunda olan Doğan Tanyer (.. ) Yurdakul'a 'İstersen böyle bir olanak var' diye haber vermiş. (.. ) Daha sonra da o konuyu bana açmış... (.. ) Yetkinin Londra Başkonsolosu İsmail Soysal'a ait olduğunu söylediler. (.. ) Gidince mektubu kendisine takdim ettim. Böylece işe başladım ve üç buçuk yıl Londra'da kaldım."
YÜKSEK EĞİTİMİ: "Aslında ta 1952'de Ankara'da Hukuk Fakültesi'ne kaydımı yaptırmış, ama gazetecilik nedeniyle sınavlara girememiştim. (.. ) 1967 yılında son sınavlarımı da vererek Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdim."
Bunları yazdığım için 'dedikoducu' ve 'borazancıbaşı' demişti Oktay Ekşi de alınmıştım; sadece Kurucu Meclis üyeliğini hatırlatan Ergun Babahan'a münasip gördüğü küfre bakılırsa ucuz kurtulmuşum