Kanaat önderlerinden Şeyh Hüseyin Basreti Hazretleri'nin torunu Mehmet Oran, olağanüstü hal ve sıkıyönetimin hiç kimseye fayda sağlamadığını belirtti. Oran, "Biz olağanüstü halle, sıkıyönetimle büyüdük. Bu hiç kimseye yaramamıştır, Türkiye'yi geri götürmüştür. İnsanları mağdur etmiştir. Herkes elbirliği yaparak tekrar kardeşliğin sağlanması için, birlik ve beraberlik için dua etsin. Bu taşın altına herkes elini koysun." dedi.
Bireylerin hak ve hürriyetlerinin genişletilmesi gerektiğini vurgulayan Mehmet Oran, ölen herkes için büyük üzüntü duyduklarını naydetti. Oran, "Sıkıntıları görüyoruz. Dağdaki de ovadaki de hepsi Türkiye'nin vatandaşıdır. Bu insanlar dağa çıkmışlarsa sebeplerini araştırmak görevimizdir. Devletimizin, bu insanları tekrar kazanmanın üzerinde durması gerekir." şeklinde konuştu.
Siirt'in en büyük aşiretlerinden Düderan ailesine mensup Ali İlbaş da Türkiye Cumhuriyeti'ni, bu topraklarda yaşayan Türkler, Kürtler, Araplar ve gayri müslimlerin birlikte kurduğuna dikkat çekti. Yıllarca büyük sıkıntılar yaşandığını, ama 2002'den beri güzel şeyler de olduğunu belirten İlbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnkar edilen bir halk vardı. Başbakan sahip çıktı, 'Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf vatandaşıdır.' dedi. OHAL kaldırıldıktan sonra bir nefes aldık. Bir TV kanalının Kürtçe olması bizi memnun etti. OHAL gibi uygulamalar nefretle kınanacak bir durumdur. 20 yıl olağanüstü hal vardı, olaylar bitmedi. OHAL istemek bir felaket tellallığıdır. Bölge halkı yıllarca çile çekti, işkence, ızdırap çekti, aç kaldı, köyünü boşalttı, şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Metropollerde yeniden örgütlere katılmak zorunda kaldılar." CİHAN