Vatani görevlerini yaparken intihar ettikleri iddia edilen asker ailelerinin gözyaşları dinmiyor. 'Şehit' kabul edilmeyen çocuklarının intihar ettiklerine inanmayan anne ve babalar, askeri makamlarca yürütülen hukuki sürecin yavaş ilerlemesinden şikâyet ediyor. Oğlunun askerde intihar ettiği belirtilen anne Fatma Solgun, yetkililerin tatmin edici açıklama yapmamasına tepki göstererek, "Şimdi ikinci oğlumu kime nasıl güvenerek askere göndereyim?" dedi.
İntihar gerekçeleri olarak sunulan raporları ikna edici bulmayan acılı aileler evlatlarının ölüm yıl dönümleri vesilesiyle bir araya geliyor. Aynı kaderi paylaşan aileler, bu kez kaza kurşunuyla hayatını kaybettiği ileri sürülen Jandarma Uzman Çavuş Ahmet Solgun'un birinci ölüm yıl dönümünde toplandı. Baba İdris Solgun, evlerinin bulunduğu sokağa "Unutmadık, unutmayacağız" yazılı bir pankart astı. Oğlunun posterleriyle farklı bir program hazırlayan Solgun, oğlunun ruhu için Kur'an–ı Kerim ve Mevlid–i Şerif okutup, davetlilere yemek ikram etti.
Merkez Seyhan ilçesindeki evinde konuşan İdris Solgun, evlilik hazırlığı yaparken yaşamını kaybeden oğlunun ölümünün üzerinden bir yıl geçtiğini ve halen konuyla ilgili doğru dürüst bir açıklama yapılmadığını söyledi. Şırnak Cizre'de askerlerinin silah–doldur boşalt işlemi sırasında kaza kurşunuyla öldüğü belirtilen oğluyla ilgili olay yeri inceleme savcısının farklı, soruşturmanın yürütüldüğü Diyarbakır askeri savcısının farklı bir şeyler ifade ettiğini anlatan Solgun, çelişkili beyan ve raporların kafalarındaki soru işaretlerini artırdığını kaydetti. Ahmet Solgun'un Adli Tıp Kurumu'nda 15.03.2010'da çıkan raporlarının Cizre Askeri Savcılığı'na gönderildiğini dile getiren İdris Solgun, "Cizre savcılığını arıyorum, 'raporları Diyarbakır savcılığına gönderdim' diyor. 7 –8 ay içerisinde Adli Tıp Kurumu'nda hazırlanan rapor nereye gitti? Benim aklıma 'acaba olayı hasıraltı edip, unutturmak mı istiyorlar?' gibi bir soru takılıyor. Yanlış yapıyorlar. Zaman geçtikçe acılarımız daha da külleniyor." dedi.
Adli Tıp'daki raporlar kesinleştikten sonra mahkeme sürecinin başlayacağına işaret eden Solgun, bir yıl geçmesine rağmen daha davanın açılmamasına tepki gösterdi. Zaman geçtikçe acı ve öfkelerinin arttığını vurgulayan Solgun, oğlunun ölüm nedeninin net bir şekilde aydınlatılmasını istedi. Solgun, "Zaten istemeseydim evladımı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emrine vermezdim. Ama şimdi onun ölüm nedenini doğru bir şekilde öğrenme hakkım vardır. Ama kimse bir şey söylemiyor. Ne şehitlik ne de özlük haklarını vermediler. Mezara gömdükten sonra herkes köşesine çekildi." şeklinde konuştu.
Anne Fatma Solgun da "vatana hizmet yapsın, peygamber ocağı" diye davul zurnayla evladını askere gönderdiğini hatırlattı. 19 yaşında askerlik çağına gelmiş bir evladının daha olduğunu bildiren Solgun, gözyaşları arasında şunları söyledi: "Yetkililere soruyorum; şu durumda kime nasıl güvenip onu askere göndereyim? Nasıl sivil hayatta çocuğun başına bir şey geldiğinde bakımından sorumlu annesi gözaltına alınıyor veya tutuklanıyor... Aynı şekilde ben oğlumu silahlı kuvvetlerine emanet ettim. Bunun büyükleri neredeydiler, ona ne oldu? Ben de kendilerinden bunun hesabını soruyorum. 24 yaşındaki yavrumun düğün hazırlıklarını yaparken, damatlık giydirmek isterken, beyaz kefenle toprağa gömdüm. Şimdi 19 yaşındaki oğlumu nasıl askere göndereceğim? Günlerimin nasıl geçtiğini bir görsünler, bakayım. Gecem gündüzüm yok. En son oğlum rüyada nikahına davet etti. Belki de kaza ile ölmüştür. Gözlerimle görmediğimden bir şey demiyorum. Ama bir yıl oldu; çocuğuma ne olduğunu açıklasınlar."
Konya'da vatani askerliğini yaparken intihar ettiği kaydedilen Recep Onur Altunbaş'ın (21) annesi Fikriye Altunbaş da oğlunun intihar etmesi için bir nedeninin bulunmadığını açıkladı. Davalarının açıldığını, ancak bir haber alamadıklarından yakınan Altunbaş, "Ben oğlumun intiharını kabul etmiyorum. Mahkemenin bir an önce sonuçlanmasını istiyorum." diye konuştu.
Şırnak'ta intihar ettiği bildirilen 10 aylık asker Sedat Horoz'un (21) ağabeyi Aydın Horoz kardeşinin ölümünün üzerinden 11 ay geçmesine rağmen halen otopsi heyet raporunu beklediklerini açıkladı. 3 –6 ay arasında çıkması gereken bu raporun neden bu kadar geciktiğini soran Horoz, "Hala heyet raporu bekliyoruz. Bu rapor gelmediği için dava açamıyoruz. Acaba bir şeyler mi gizleniyor? Eğer böyle bir şey olmazsa bu kadar gecikmez. Ben de sağlık camiasında çalışıyorum. Bu işleri biliyorum. 11 ay az bir süre değil. Türkiye'deki bütün illerde dolaşsa bile bu zaman zarfında şimdi raporun çıkması gerekirdi." şeklinde tepkisini gösterdi.
Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde 4 Eylül 2009'da intihar ettiği ileri sürülen Er Volkan Kamalak'ın 1. ölüm yıl dönümünü kutlayan baba Hayri Kamalak ise aynı acıyı paylaştığı ailelere dayanışma çağrısı yaptı. Kamalak, şöyle devam etti: "Şu anda aramızda olan veya olmayan bizim gibi oğlu askerde ölen; neden, niçin veya nasıl olduğu kesin bilinmeyen; askeri mahkemelerde davası süren ciddi sayıda aileler var. Şu anda aynı acıları paylaştığımız ailelerle hukuk mücadelesi vereceğiz. Ölen evlatlarımızın masumiyetleri, savunmasızca ölmeleri bizi kahrediyor. İlgililerin vurdumduymazlığı ve meseleye sıradan bir ölüm gibi bakmaları bizleri kahrediyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Başka ailelerin bunu yaşamaması için susmayacağız."