Belgede "Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlardan tavrımız, varoluş-yok oluş savaşındaki düşman unsurlara karşı olan tavrımızla aynı olmalıdır" deniyor.
Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv'den ele geçirildiği belirtilen şok bir belgede, derin yapının yürüttüğü mücadelenin Kurtuluş Savaşı ndaki mücadeleden farkının olmadığı vurgulandı.
İki sayfalık PDF belgesinde "Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlardaki tavrımız varoluş-yok oluş savaşındaki düşman unsurlara karşı olan tavrımızla aynı olmalıdır" şeklinde ifadeler yer aldı. Kamuoyunun davalar aleyhine yönlendirilmesi ve Ergenekon sanıkla-nna destek sağlaması için 'bilinçlendirme' ve 'yönlendirme' amaçlı tavsiyelerin yer aldığı belge, Ergenekon davalarıyla ilgili medyada davanın seyri, içerik ve delillerin konuşulması yerine kamuoyunu etkileyecek çeşitli psikolojik unsurların en başından bu yana son derece planlı ve sistemli bir şekilde uygulandığını gözler önüne seriyor. Programlara katılacakların hukukçu ve akademisyen kimliğinin ön plana çıkarılması istenen belgede, "ülke elden gidiyor teması sürekli işlenecek" deniliyor.
Zinde kuvvetler göreve
İşte belgede yer alan şok ifadeler:
■ Şu anda yapılan mücadelenin Kurtuluş Savaşı döneminde yapılan mücadeleden hiçbir farla yoktur. Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlardaki tavrımız varoluş-yok oluş savaşındaki düşman unsurlara karşı olan tavrımızla aynı olmalıdır. Ülkemizin aydınlık insanlarında tekrar Kuvva-i Milliye ruhu uyandırılmalıdır. Bu hususta toplumun her kesimindeki (Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Medya, Siyaset, Yargı, Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) vb. zinde kuvvetler göreve çağrılmak ve aydınlık bir gelecek için yapılan 2. Kurtuluş Savaşı'nda Kuvva-i Milliye saflarında yerlerini almaları sağlanmalıdır."
'Kilit haberleşmeciler'
■ Görsel medyadaki tartışma ve haber programlarına kilit haberleşmeci statüsünde olan kişilerin davet edilmesi sağlanmalıdır. Bu kişilerin köşe yazarı, akademisyen ve hukukçu kimliği ön plana çıkarılmalıdır. Konjonktür gereği zaruret olmadıkça emekli personelin davetlere icabet etmesi uygun görülmemektedir.
■ Ülke elden gidiyor teması devamlı olarak işlenmelidir. Davaların menfi sonuçlanması durumunda Cumhuriyet'in kazanmalarının kaybedileceği yazılı ve görsel medyadaki vatansever unsurlar tarafından sürekli işlenmelidir. Bunun yanı sıra muhakeme yeteneği yüksek ve olayları iyi analiz eden rütbeli personellere davaların kritiği yaptırılarak aynı temayı işleyen yazılar, yansılar ve afişler hazırlatılmalıdır. Elde edilen dokümanlar öncelikle muvazzaf personele daha sonra haber siteleri ve e-posta yoluyla geniş halk kitlelerine ulaştırılmalıdır.
■ Bu millet her zaman mazlum ve mağdurun yanındadır. Mağduriyet teması titizlikle işlenmelidir. Malum davalardaki şüpheli veya sanık durumunda olan vatansever insanların kendilerine yapılan muamele ve işleyen sürece ilişkin söylemleri, röportaj, haber, makale vb. yazıları medyanın aydınlık tarafını temsil edenlere geciktirilmeden servis edilmeli ve ivedi şekilde yayınlanması sağlanmalıdır.
■ Bu süreçte kullanılacak uygun bir jargon geliştirilmelidir. İrticai unsurların, süreçte ismi geçen arkadaşlarımız ve davalar için kullandıkları "Darbeci, Cuntacı, Ergenekoncu, Balyozcu, Poyrazköy sanık veya sanıkları gibi ifadeler yerine kesinlikle TSK mensupları, asker, vatanseverler vb. ifadeler kullanılmalıdır.
Yargıya psikolojik markaj
■ Yargı mensupları üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmelidir. Nihai hedef tüm davalardan beraat olmalıdır. Ancak taraflı olan yerel mahkemelerin tutumu ilk etapta çok önemlidir. Akademisyenler, hukukçular, yazılı ve görsel basında yargının taraflı davrandığı sürekli işlenmelidir. Duruşmalarda sanıklar ve avukatları tarafından her türlü olumsuz tutum ve davranış sergilenerek yerel mahkemelerin karar vermesi zorlaştırılmalı, alınan kararlar da yargının taraflı davrandığının birer delili olarak gösterilmelidir.