Google’ın geçen yıl çok gelişmiş bazı sanal saldırılara maruz kaldığını açıklaması sanal tehditlerle ilgili yeni bir tartışma başlattı. Amerika’nın Sesi, sanal güvenlik konusunu ve sanal saldırılarla mücadele için yapılması gerekenleri inceledi.
Modern teknoloji giderek hayatımızın bir parçası haline geliyor. Tüm dünyada milyonlarca kişi iletişim kurmak ve işlerini yapmak için çeşitli teknolojik cihazlar kullanıyor.
Ancak bu, sağladığı konforun yanı sıra bazı riskler de içeriyor. Bir zamanlar sadece ulusal sırları ve teknolojik gelişmeleri hedef alan sanal saldırıların da artık hedefleri genişledi.
Federal Soruşturma Bürosu FBI Başkanı Robert Mueller, sanal saldırı tehdidinin daha da arttığını söylüyor.
Mueller, “Küresel ekonomide entegrasyon arttıkça artık sanal saldırılar ekonomiyi ve Google örneğinde gördüğümüz gibi hükümete ait olmayan yerleri hedef alıyor. Özel sektördeki hedeflere verilen zarar da büyük olabilir” diyor.
İnternet arama motoru Google Aralık ayında Çin’den kaynaklanan gelişmiş düzeyde bir saldırıya hedef oldu.
Google, saldırının fikri mülkiyet haklarını hedef aldığını ve aralarında Yahoo ve savunma şirketi Northrop Grumman’ın da bulunduğu 20 şirketin de saldırıya maruz kaldığını açıkladı.
Bir internet güvenlik şirketinin başkanı olan Larry Clinton, internette iş yapan şirketlerin büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Clinton, “Sanal saldırılar çok ucuza mal oluyor, düzenlenmeleri kolay ve büyük etki yapabiliyor. Buna karşılık yakalanma olasılığı da oldukça düşük” diyor.
Clinton hedefleri neredeyse sınırsız olan sanal saldırıların büyük ekonomik kayba yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Clinton, “Durum çok ciddi. Geçen yıl Amerika’daki işletmeler fikri mülkiyet haklarına yönelik saldırıların yolaçtığı zaman kaygı ve verimsizlik yüzünden trilyonlarca dolar zarar etti” diye konuşuyor.
Randy Vickers, İç Güvenlik Bakanlığı’nın Bilgisayarlarda Acil Durumlara Hazırlık Ekibi’nin Başkan Yardımcısı. Vickers’a göre, sanal saldırılarla ilgili en büyük tehdit, bazen saldırının nereden başlatıldığına dair en ufak bir ipucu bile olmaması.
Vickers, “Sanal bir saldırıda birden çok nokta yani bilgisayar söz konusu. Saldırının başlatıldığı ilk bilgisayarın internet protokol adresini bulmak mümkün olmayabiliyor” diyor.
Vickers, saldırganların bıraktığı en önemli izin, niyetleri olduğunu söylüyor.
Vickers, “Biz bu parmak izlerini bulmaya çalışıyoruz. Ancak bu, zorlu bir mücadele. Yani saldırının arkasında terörist mi yoksa bir ülke mi var ya da birileri sadece işlerin eskisi gibi olmadığını kanıtlamaya mı çalışıyor… Bunları anlamaya çalışıyoruz” diyor.
Başkan Barack Obama, sanal güvenliği yönetiminin önceliklerinden biri haline getirdi. Sanal tehditler, nükleer ve klasik silahlar gibi ciddi bir tehdit sayılıyor.
Geçen yıl Obama, Larry Clinton’ı, Amerika’nın internet ağını, uçakları yönlendiren sistemlerden biletini internetten alan Amerikalılar’a kadar, herkesi gözetleyecek “sanal temsilci” olarak atadı.
Clinton, güvenliğin yolunun teşviklerden geçtiğini söylüyor.
Clinton, “Sanal güvenliğimizi güçlendirebilirsek bundan bütün toplum yararlanır. Yaptığım herşey sistemin güvenliğini sağlamayı amaçlıyor. Çünkü güvenli değilse saldırganlar sisteminize saldırır ve oradan da bana kadar ulaşır” diye konuşuyor.
Larry Clinton’a göre, sanal güvenliği arttırmanın bir yolu da küçük işletmelere vergi indirimleri, hükümet sözleşmeleri ve yönetim yardımı sağlamak yoluyla kendilerini bu saldırılardan korumaya teşvik etmek.
Clinton, internet güvenliğinin en ufak bir zayıflığı göze alamayacak kadar önemli olduğunu vurguluyor.