'O, Türkiye'den yana'

Karşımızdaki Türk gerçeğini ve örneğini görmezden gelmeye devam ettikçe, biz Arapların içinde bulunduğu cehalet ve geri kalmışlık ancak bir mucize ile ya da asırlar bekleyerek düzelebilir

Lübnan'da yayımlanan As Safir gazetesinin 15 Eylül 2010 tarihli sayısında, Satee Nur El Dine imzasıyla yer alan yazının çevirisi şöyledir:

Türkiye'de yapılan anayasa değişikliği referandumunun sonuçları karşısında bütün Arap ülkelerinde ve liderlerinde sessizlik hâkimdi. Arapların dostu olan ve davalarında onları savunan Tayyip Erdoğan'ı, kazanmış olduğu büyük başarıdan ve İslamcı Türkiye'yi askerî hâkimiyetten kurtarıp medeni bir ülke hâline getirmesinden dolayı Arap liderlerden kimse arayıp tebrik etmedi bile. Arapların bu suskunluğunun bir bahanesi vardı: Türklerin iç sorunlarına karışmamak... Çünkü Türkler kendi iç meselelerini ilgilendiren bir davanın önünde sınav veriyordu ve dış politika ile ilgili bir karar alınmıyordu. Ama hiç kimse Türkiye'deki bu büyük değişikliğin önemini ve bunun Türkiye ile Araplar arasındaki ilişkileri ne kadar çok etkileyeceğini tahmin etmiyordu. Türkiye'de referandum haberi hiçbir Arap ülkesinde hoş karşılanmadı ve Türkiye ile Araplar arasındaki uçurumu kapatmak yerine daha da açtı. Arap üst düzey yetkililer için Türklerin bu kadar ileri görüşlü ve gelişme içinde olması bir sürpriz oldu ve bunun gibi bir kanunun çıkarılmasını istemiyorlardı. Hatta Erdoğan'ın bu kadar yükselmesini ve onlara üstten bakmasını istemiyorlardı. Çünkü hiçbir şaibenin karışmadığı sandıklardan, ezici üstünlük sağlaması, daha önce hiçbir Arap liderin başaramadığı bir şey. Zaten kendisi daha önce bunu yapmış ve petrol ülkeleri olan Araplara "Pakistan faciasında neler yaptınız?" diye sormuştu.

Gelelim referandumdan çıkan sonuçlara... Şüphesiz Arapları üzen sonuçlar çıktı. Dedelerden ve babalardan miras kalan liderler, hiçbir zaman referandum yapmadılar ve yapmayacaklar. Muhalefetteki İslamcılar ve dinciler de yapmayacaklar. Onlar da şüphesiz dünyada benzeri olmayan bu olay karşısında şaşkınlar ve görmezden gelmek istiyorlar. Karşımızdaki Türk gerçeğini ve örneğini görmezden gelmeye devam ettikçe, biz Arapların içinde bulunduğu cehalet ve geri kalmışlık ancak bir mucize ile ya da asırlar bekleyerek düzelebilir. Belki bizler de bir gün, Türkiye'de yapılan iyileştirmelere ve din ile siyaseti demokratik bir şekilde götürme ve onları birbirlerine yakınlaştırma becerisine ulaşabiliriz. İnsanlarımızı, sadece dua ederek düşmanlarımızın üstesinden gelebileceğimizi söyleyerek kandırmasınlar artık. Bizimkiler de referanduma gitsinler ve demokratik bir millet olmaya başlayalım.

Türkiye'de yapılan referandum hiçbir Arap tarafından beğenilmedi. Müttefikler bile hâlâ askerin hâkim olduğunu ve herhangi bir zamanda askerin çıkıp her şeyi kontrol altına alacağını zannediyordu. Muhalefet ise Erdoğan'ın bir gün cübbe giyip Müslümanları halifeliğe çağırmasını bekliyordu. Bunlar olmadı, demokrasi kazandı.

BYEGM

Dünya Haberleri