Kesintisiz sekiz yıllık eğitim için gerçekleştirilen “toplum mühendisliklerinin” bir yenisi daha, itiraf günlükleriyle gözler önüne serildi. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim aleyhine 29 Temmuz 1997 Salı günü Ankara'da yapılan yürüyüşte protestoculara Atatürk resmi gösteren gayrimüslim Şantal Zakari'nin kocası Mike Mandel, yıllar sonra o gün yaptıklarının bir kurgu olduğunu, Atatürk fotoğrafını eşinin eline kendisinin tutuşturduğunu, “daha iyi açılar belirleyebilmek” için de kendisini kalabalığa doğru yönlendirdiğini anlattı.
EYLEM, ŞANTAL'IN TİYATROSUYDU
Geçtiğimiz günlerde, İngilizce yayınlanan “colinpantall.blogspot.com”(Colin Pantall'ın Günlüğü) isimli “blog”a konuşan Mike Mandel, karısıyla birlikte “State of Ata” (Ata'nın Ülkesi) isimli bir kitap hazırlamak için Türkiye'yi dolaştıklarını anlatarak, “O ünlü yürüyüşle ilgili kısım, bizim kitap projemizin en önemli ve renkli ayağını oluşturur. En ilginç şey, Şantal'ın gösteri sırasında geliştirdiği tiyatrodur” dedi. “Kurgumuz laik basın için fırsat oldu” diyen Mandel, Hürriyet'te Ertuğrul Özkök, Sabah'ta Ergun Babahan'ın “Kahraman Türk kızı” diye lanse ettiği Zakari'yle yürüyüş günü gerçekleştirdikleri kurmacayı şöyle anlattı: “Yeni eğitim yasasının protesto edileceğini biliyorduk. Yürüyüş başladı. Şantal'a hemen yanımızdaki Atatürk kartpostalını verdim ve aşağıya inmesini söyledim. Daha iyi çekim açıları yakalayabilmek için Şantal bazı mimikler yaptı, göstericiler de bazı sesler çıkarttılar. Ayrıca, orada bir Reuters kameramanı olacağını da biliyorduk. Şantal'ın laikliğe destek olmak için o sırada bir beyanı, bir jesti oldu. Reuters görüntüleri piyasaya çıkınca, ‘Batılı görünüşlü Atatürkçü genç kadın' medya için mükemmel bir sembol oldu. Şantal, ‘Cesur Kız', ‘Cumhuriyet Girl', ‘Cesur Yürek' ilan edildi. Gazeteciler bizi Göreme'de buldu. ‘Atatürk'ün destekçisi kız hikayesi'nin üzerinde durmadan oynandı, bütün kanallar bunu gösterdi.”
YAZICIOĞLU'NUN İSABETLİ ANALİZİ
Şantal Zakari'nin şahsi kitap projesi için sergilediği provokatif tutumla ilgili çarpıcı bir değerlendirmeyi Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun da yaptığı belirlendi. Yazıcıoğlu'nun sözkonusu provokasyon sonrasında TBMM'de yaptığı konuşmanın tutanaklarında, “Ankara'da, ‘Ben, imam-hatiplerimi yaptırdım ve onun yaşatılmasını istiyorum' diyenler yarasalar olarak takdim edilmiştir. Bu yürüyüşler dolayısıyla birtakım provokasyonlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bir CHP'li, bu yürüyüşü yapanlara ‘yaşasın laiklik' diye karşı çıkmış olanı ‘kahraman' ilan etmiştir.” ifadeleri yer alıyor. Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura da İzmirli Zakari'nin eylemi için, “Belli ki kameramanları filan hesaplamış, provokasyon, tahrik yapılmış. Burada asıl kutlanması gereken o yürüyüşü yapan vatandaşlarımızdır” demişti.
EKŞİ'DEN KAHRAMANLIK GÜZELLEMESİ
Şantal Zakari'nin yürüyüşle ilgili bir yazı kaleme alan dönemin Hürriyet başyazarı, bugünün CHP Milletvekili Oktay Ekşi ise provokasyona övgüler dizmişti. Ekşi, 2 Ağustos 1997 tarihli yazısında şu ifadeleri kullanmıştı: “Chantal'ın ortaya koyduğu müthiş bir medeni cesaret... Birkaç bin kişi, gözü dönmüş bir şekilde Ankara'yı basmaya gitmiş... Ve Ankara'nın göbeğinde cereyan eden bu kıyam teşebbüsü sırasında gencecik bir kız, çantasından çıkardığı bir Atatürk resmini, 31 Mart kalıntılarına göstererek ‘İşte! Benim de Atatürk'üm var!' demiş. 307 yıl önce İtalya'dan Türkiye'ye göç etmiş bir ailenin kızı olan Chantal'ın babası Jan Zakari, dün kendisiyle konuşan gazetecilere, ‘Atatürkçü bir aileyiz' diyor.”
Yeni Akit