Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ'ın "1994'te Savur'da 4 öğretmeni JİTEM öldürdü" açıklaması şehit öğretmenlerinin yakınlarının bir kez daha yüreğini dağladı.
Savur ilçesi Başkavak köyünde görev yaparken 3 öğretmen arkadaşıyla birlikte Kızıltepe dönüşü Pınardere yakınlarında hunharca katledilen Mahmut Çatalkaya'nın eşi Mutlu Çatalkaya, Akdağ'ın açıklamalarıyla saldırının üzerindeki sis perdesinin aralanacağına yönelik ümitlerinin attığını söyledi. Olay sonrasında yetkililerin kendilerine çelişkili bilgiler verdiğine dikkat çeken Mutlu Çatalkaya, "Savur karayolu üzerinde sürekli aynı uygulama noktasında duran panzer olay günü başka yere gönderilmiş. Bize önce 'Bir ihbar geldi, oraya gitti' dediler. Sonra 'arızalandı, tamire gitti' açıklaması yapıldı. Kafamızda hep soru işareti kalmıştı." dedi. Çatalkaya, sorumluların hesap vermesi için yargıya başvuracağını söyledi.
ARABAYI YENİ ALMIŞTIK
Olay günü ve sonrasında yaşardıklarını Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine anlatan Çatalkaya, eşinin yeni aldığı otomobili tamir ettirmek ve alışveriş için üç öğretmen arkadaşıyla birlikte yetkililerin belirlediği saatlerde Kızıltepe'ye gittiğini dile getirdi. Saldırıdan 10 gün önce bölgede görev yapan yüzbaşı rütbesindeki bir subayın öğretmenleri toplayarak, hangi saatler arasında yola çıkabileceklerini anlattığını belirten Mutlu Çatalkaya, "Eşim ve arkadaşları belirtilen saatlerde gittiler; ama gelemediler. Giriş çıkışların müsait olduğu bir süreçte oldu bu hain saldırı. Biz bu olayla çok uğraştık, Başbakanla bile görüştük. Panzerin olması gereken yerde olmadığı söyleniyor. Bize önce 'yanlış ihbar vardı, oraya yönlendirdik' dediler. Sonra 'Panzer arızalandı, tamire gönderdik' dendi. Hep çelişkili ifadeler kullanıldı. Bu olayın üzerine gidilmesini ve sorumluların hesap vermesini istiyoruz." dedi.
EŞİM VE ARKADAŞLARINA GECE MÜDAHELE EDİLMEMİŞ
Eşi şehit düştüğünde büyük çocuğu Ömer Faruk'un 5, Muhammet Taha'nın da 4 yaşında olduğunu anlatan Mutlu Çatalkaya, cenazesine üç gün ulaşamadıklarını ifade etti. Eşi Mahmut Çatalkaya'nın vücuduna 20'nin üzerinde mermi isabet ettiğini kaydeden bayan Çatalkaya, iki öğretmenin ise kan kaybından öldüğünü aktardı. Saldırının olduğu gün köy minibüsünün şoförü Mehmet Zeki Ödük'ün evine gelerek, "Karakoldalar, üzülmeyin, gelecekler." dediğini hatırlatan Çatalkaya şöyle devam etti:
"Bütün gece eşim ve arkadaşlarından haber bekledik. Aradan çok zaman geçti, özel tim geldi, kimlik bilgilerini istediler, meğerse basın için istemişler. Sonra lojman dolmaya başladı. Sonradan öğrendik ki; Kızıltepe'den saat 15.45 sıralarında dönen eşim ve arkadaşları şehit edilmiş. Eşim ve arkadaşlarına gece boyunca müdahale edilmemiş. Bize 'PKK öldürdü' dediler. PKK'nın 45 dakika propaganda yaptığını söylediler. Hem sağdan gelen hem de soldan gelen araçları durdurmuşlar. Vatandaşların kimliklerini kontrol etmişler, köylüleri arabaya doldurmuşlar göndermişler. Pınardere köyü Çengi mezrasında hatta posta aracını durdurmuşlar, görevliyi göndermişler sonra posta aracını ve eşimin çok isteyerek, özenerek aldığı aracını yakmışlar. Bir saat yürüdükten sonra da eşim ve arkadaşlarını öldürmüşler. Yol üzerinde üç tane karakol vardı. Olayın vuku bulduğu yer Pınardere'deki karakola yakındı. O dönem hükümetin bir yetkilisi (PKK'nın silahı var, öğretmenlerin yok) demişti, ardından öğretmen ölümleri peş peşe geldi."
Hain saldırı üzerindeki sis perdesinin kalkmadığını anlatan Mutlu Çatalkaya, bir ilköğretim okuluna adı verilen eşinin ölümüyle ilgili mücadeleyi bırakmayacağını söyledi. Gerçeklerin ortaya çıkacağına inanan Çatalkaya, gidenlerin geri gelmeyeceğini; ancak sorumluların hesap vereceğine işaret etti. 'Öğretmenleri JİTEM öldürdü' iddiasının kendilerini çok üzdüğünü belirten Çatalkaya, 16 yıldır büyük acılar yaşadıklarını dile getirdi. "Biz kime güveneceğiz?" diye soran Çatalkaya, eşini Savur'a öğretmen olarak devletin gönderdiğini hatırlattı. Şehit öğretmen Çatalkaya'nın 20 yaşındaki oğlu Muhammet Taha da sorumluların ortaya çıkarılmasını istedi. Mahmut Çatalkaya'nın kardeşi Kamuran Çatalkaya ise, "Devlete olan güveni sarsmaya kimsenin hakkı yok. Olaylar aydınlatılsın ki; devlete olan güven sarsılmasın." dedi.
ŞEHİT BELGEMİZ BİLE YOK, SİVİL ŞEHİTLER İHMAL EDİLİYOR
Yaşadıkları onca acıya rağmen asker şehit yakınlarının sahip olduğu hakların sivil şehit yakınlarına tanınmadığını kaydeden Mutlu Çatalkaya şöyle devam etti: "Yıllarca mücadele ettim. Kendimiz için değil, çocuklarımız için çırpınıyoruz. Onlar yetim büyüdü, devlet ihmal etti. Eşimi oraya devlet gönderdi. Sivil şehitler maalesef hak ettikleri değeri görmüyor. Cumhurbaşkanı asker şehitlere devlet övünç madalyası veriyor; ancak bize yetim muamelesi reva görülüyor. Eşim oraya isteyerek gitti. Eşimin Bursa'da çok güzel işi vardı, ama oraya severek gitti öğretmenlik yapmaya. Şehitlik belgemiz bile yok. 16 senede büyük acılar yaşadık. Bazı yerlerde şehitlik belgesi isteniyor, zorlanıyoruz."
CİHAN