Zonguldak'ın Devrek İlçesi'nde doğuştan 'Hipoplastik kalp sendromu' (kalbin sol yanının gelişmemiş olması) hastası olan 4 yaşındaki Tuğra Ermiş, doktorların, "Yaşamaz, yaşasa da yürüyemez, konuşamaz, duyamaz" uyarısına rağmen annesi 24 yaşındaki Sitare Ermiş'in çabasıyla 2.5 yaşından itibaren yürümeye ve konuşmaya başladı. "O benim mucizem" dediği oğlunun her an ölebileceğinin farkında olduğunu anlatan Sitare Ermiş, "Ölüm hayatın gerçeği. Ben bununla yaşıyorum ve korkmuyorum" dedi.
Devrek'te 5 yıl önce Murat Ermiş ile evlenen Sitare Ermiş'in 2 kilo 300 gram olarak dünyaya gelen oğlu Tuğra'ya 2.5 aylıkken 'Hipoplastik sol kalp sendromu' tanısı konuldu. Aynı zamanda, 'Patent Duktus Arteriosus' (Aort atardamarı ile akciğer atardamarı arasında bağlantıyı sağlayan damarın açık kalması), 'Pulmoner Hipertansiyon' ve 'Atrial Septal Defekt' (Kalp odacıkları arasındaki zar duvarda çeşitli büyüklüklerde delikler bulunması) rahatsızlıkları olan Tuğra Ermiş'e doktorlar, "Yaşamaz, yaşasa da yürüyemez, konuşamaz, duyamaz" dedi.
2.5 YAŞINDA YÜRÜMEYE VE KONUŞMAYA BAŞLADI
Ancak, Tuğra Ermiş, 2.5 yaşından itibaren annesinin çabası ve sevgisiyle yürümeye ve konuşmaya başladı. Yüzde 16 işitme, yüzde 20 oranında da konuşma kaybı bulunsa da kendini ifade edebilen, annesi, babası ve yakınlarıyla rahatlıkla iletişim kurabilen Tuğra Ermiş, zekasıyla da dikkat çekiyor.
İlçede bir mağazada tezgahtar olarak çalışan Sitare Ermiş, fiziksel gelişimi yaşıtlarından biraz geride olan ve doğuştan sağ kulağı olmayan oğlunun hastalığının hem hamileliği sırasında, hem de doğumdan hemen sonra teşhis edilemediğini söyledi. 2.5 aylıkken kulak operasyonu için oğlunu Ankara'ya özel bir hastaneye götürdüklerini anlatan Sitare Ermiş, şöyle konuştu:
"Doktorumuz oğlumuzu operasyon öncesi genel bir kontrolden geçirmemizi istedi. Biz de Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne gittik. Burada doktorlar çocuğumuza hemen anjiyo yaptı. Sonuçta ağır hasta olduğu ve böyle bir vakanın anne karnındayken tespit edilip, anneye bildirilmesi ve hamileliğe son verilmesi gerektiğini söylediler. Benim hamileliğimi takip eden Zonguldak'taki doktorum bunu söylemedi. Bütün testlerimi yaptırdım ve her seferinde, 'Bebek çok sağlıklı, hiçbir sorun yok' dedi. Ancak Hacettepe Üniversitesi'ndeki doktorlar oğlumun ağır bir kalp hastası olduğunu, her an ölebileceğini, tıbben yapılacak bir şeyin olmadığını belirttiler. Yaşasa da kalbi yarım olduğu için gelişemeyeceğini, büyümeyeceğini, yürümeyeceğini söylediler. Gerçekten de ilk 2 yıl öyle oldu. Çok hareketsizdi. Ancak 2.5 yaşından itibaren konuşmaya ve yürümeye başladı. Şu anda 4 yaşında. Konuşuyor, duyuyor, yürüyor. Kendine yetebilen bir çocuk haline geldi. Kendisini ifade ediyor."
'O BENİM MUCİZEM'
Oğlu için, "O benim mucizem" diyen Sitare Ermiş, "Ben oğlum için umudumu hiç kaybetmedim. 'Bu çocuk yaşamaz' dediklerinde bile, 'Hayır, yaşayacak' dedim. Bir çiçeğe su verirsin büyür, oğlum da benim çiçeğim. 2 yıl uyku nedir bilmedik. Sabahlara kadar başında bekledik. Hep, 'Acaba akşam uyuduğumda ben de herkes gibi sabah uyanacağımı görecek miyim, ya da oğlumun yürüdüğünü görebilecek miyim, diğer anneler gibi çocuğumun elinden tutup gezebilecek miyim' diye düşündüm. Çok şükür bunları gördüm. Her zaman, 'Bu benim hayattaki sınavım ve bu sınavı başaracağım' dedim. Biz onunla yaşamayı başardık" diye konuştu.
Oğlunun her an ölebileceğinin farkında olduğunu ifade eden Sitare Ermiş, "Ölüm hayatın gerçeği. Bununla yaşıyorum ve bundan korkmuyorum. Ben oğlumun yaşadığı sürece kaliteli yaşamasını istiyorum, sefil yaşamasın" dedi.
'DOKTORU ŞİKAYET ETTİ'
Hamileliği sırasında bebeğinin hastalığını fark edemeyen doktor hakkında Sağlık Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunduğunu ancak, bir sonuç alamadığını anlatan Sitare Ermiş, "Her şey nasip kısmet. Bebeğim için hep 'Çok sağlıklı' dediler ve ben şimdi hasta bir çocukla beraberim. O zaman bana söylenseydi aldırır mıydım onu da bilmiyorum. ama sonuçta benim doktorumun suçu var. Kulağının biri yok, onu bile söylemedi" diye konuştu.