Siyasi liderlerin seçim sonrasında ortaya çıkan koalisyon tablosunu hesaba katmadıklarını yazan Nuray Mert, “Biliyorum, kimsenin işi kolay değil. Önümüzde şahane çözüm imkânları yok. Ama seçmenler demokrasi için ciddi bir alan açtı, tüm siyasi aktörler bu imkânı en iyi şekilde değerlendirmek zorunda. Biliyorum, yüzde 60 seçmen AK Parti’den şu veya bu nedenle gına geldiği için muhalefet partilerine oy vermiş ve uzlaşma fikrini seçmene kabul ettirmek de zor. Ama yüzde 60 ne yazık ki büyük ölçüde değişik konularda birbirinden çok ama çok farklı düşünüyor. Bu durumda “yüzde 60 iktidar olsun” demek çok anlamlı değil” şeklinde yazdı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun koalisyon için açıkladığı 14 maddelik ilkeyi eleştiren Mert şöyle devam etti: “Halihazırda, siyaset hâlâ sığ sularda yapılıyor. O kadar ki ana muhalefet partisinin koalisyon için ileri sürdüğü 14 ilkesi içinde “çözüm süreci” yok! Bu nasıl bir akıl? Yok, kimse, “zaten o ilkeler çözümün de temelini oluşturuyor” falan demeye kalkmasın, çünkü anlamı yok. Kürt barışı sadece demokrasinin değil, Türkiye’de siyasi restorasyonun en önemli ayaklarından biri. Hal böyle iken, “HDP, asla ve asla AK Parti ile uzlaşma aramasın ama biz olduğumuz yerde duralım, mesela Kürtçe eğitim konusunu pedagoglara havale edelim” izah edilir bir siyaset mi? Hal böyle iken memleketin aydını, demokratı, “AK Parti ile uzlaşma içeren bir formül olmasın da ne olursa olsun” çağrısını ne akılla yapar? Çözüm sürecini toptan reddeden MHP ile koalisyon nasıl tercih edilir?”
Nuray Mert’in yazısının o bölümü şöyle:
“AK Parti, otoriterliğe savrulmuş, aklıselimini toptan yitirmiş, çözüm sürecini de sonunda rehin alma noktasına gelmiş bir iktidar tablosu çizdi ve tam da bu nedenle güç kaybetti. Ama sonuçta hâlâ yüzde 41’i temsil ediyor, dahası muhafazakâr-sağ kesimi toptan dışarda tutan bir demokratik restorasyon mümkün değil. Evet, bu gerçeği en başta AK Parti’nin dikkate alması, üst perdeden esip savurmak yerine külahını önüne koyması gerekiyor. Ama, muhalefetin de bu gerçeği görmezden gelme lüksü yok.”