Balçiçek Pamir’le Söz Sende’nin bugünkü konuğu Veda filminin senaristi ve yönetmeni Zülfü Livaneli’ydi. Livaneli’nin meslektaşlarına ağır ithamlarda bulunduğu programda ilginç anlar yaşandı. Balçiçek Pamir programda Livaneli’ye filme yöneltilen eleştirilere neden bu kadar sinirlendiğini sordu. Livaneli şöyle cevap verdi:
“Ben 40 yıldır Türkiye’nin gözü önündeyim. Kimse benim öfkelendiğimi görmemiştir. Bugüne kadar benim bir bestemi savunduğumu gördünüz mü? Hayır. Ama bakın bu filmde yüzlerce, binlerce kişinin emeği var. Bu emeğin ürünü bir film için yalan söyleniyor, ben buna kızıyorum. Galada üç bin kişi ayakta alkışlıyor. Sonra bir bakıyorsunuz SKY Türk’te bir arkadaş çıkıyor, yok efendim filmde bir sahne varmış. Atatürk Çalıkuşu romanını okuyor diye taarruzu dört gün geciktirmiş. Yok böyle bir sahne halbuki. Filmde olmayan bir sahneyi varmış gibi eleştirmenin adı nedir, ben bilmiyorum.
Şunu diyebilirsiniz ben bunu filmi beğenmedim, bu film kepazeliktir ona da ağzımı açmam. Filme yüzbinler akın ediyor, filme gidip sonra da bu film fiyasko oldu gelin konuşalım neden oldu diyor. Bu yalandır. Sadece şunu söylemek istiyorum: Ey gazeteci kılığında gezinen insafsızlar! Be kardeşim o 7 yaşındaki çocuğa da mı güzel bir şey söyleyemez misin? Küçücük bir çocuğa hiç olmazsa sempatik diyemeyecek kadar kalpleri gözleri kararmış. Ben yaratıcılığa bunlar kadar tehdit oluşturan şey görmedim. Bunlar zamanında Yaşar Kemal’e de aynını yaptılar. Ben barlarda laklak edeyim, bu filmlerle, kitaplarla uğraşmayayım o zaman makbul adam olurum. Yalan söylemelerine kızıyorum en çok. Zaten basın bir mavra çevirmeye başladığı zaman… Onun bir lafı var ama ben burada söylemeyeyim.”
Livaneli ayrıca pek çok ünlü ve alanlarında büyük isimlerin filme gelerek övgüler yağdırdıklarını da söyleyerek şunları anlattı: “Koca Yaşar Kemal geldi filme, 10 dakika boyunca konuşamadı, ağlamaktan tutulmuştu. Yıldız Kenter “Sanat gücü karşısında ürperdim” dedi. Bu kadar ciddi insanlar filmi övüyorlar sinemayla bile alakası olmayan birkaç kişi çıkıp neler söylüyor. Bir tarih dergisi üç-beş tarihçiyi ilk seansa götürüp hata bulmalarını istemiş. Onlar da ellerine kağıdı kalemi alıp hata bulmuşlar. Hata dediklerinin de hiçbiri hata değil. Ben bunu üzerinde üç senedir çalışıyorum, okumadığım kitap kalmadı. Zübeyde hanımın saçları niye açık diyorlar mesela. Şevket Süreyya da anlatır kitaplarında “sarı saçlı mavi gözlü bir hanım”diye. Filmde evin içinde açıktır saçları dışarıda kapalıdır elbette. Mustafa Kemal sarıklı diyorlar… Kazım Karabekir’in başında kalpak olması lazım diyorlar vs. Biz bunu tartıştık. Evet o dönemde kalpak olabilir ama Karabekir Paşa herkesin aklında cemali şapka ile kalmış biz de öyle bıraktık. Tarantino Hitler’i öldürüyor, Scorcesse İsa çarmıhta ölmedi diye film yapıyor, bir de bize bakın.”
Livaneli programda ayrıca Başbakan Erdoğan ve kızı ile birlikte film izlemesini de şöyle anlattı: “Aslında ertesi gün seyahatim vardı ama ısrar ettiler gittim. Biraz şaşırdım filme gelmesine. Kutuplaşma çok yaygın diye herhalde. Ama sonra düşündüm ki demek kendi tabanından eleştiri almaktan da çekinmiyor. Gayet güzel şeyler söyledi film hakkında. Benim anlayamadığım şu: Atatürk dünyanın önünde eğildiği büyük bir lider… Onu bu tartışmaların dışında bırakmalıyız. Başbakan’a dedim ki ‘Darbeleri filan tartışalım ama Kenan Evren’in Mustafa Kemal’le ne alakası var? Bunları tartışmaların dışına çıkarmak mümkün değil mi?’ dedim. O da ‘Doğru’ dedi.”
Programda Livaneli’nin Ankara’ya geldiğinde eski genel başkanı CHP lideri Deniz Baykal’la görüşmesi de gündeme geldi. Balçiçek Pamir’in “Bu bir barışma ziyareti miydi?” sorusuna Livaneli şu cevabı verdi: “Zaten küs değildik ki. Yalnızca benim eleştirilerim vardı. Çok güzel ve sıcak bir görüşmeydi. Biz sonuçta çok şey paylaştık yıllarca, birbirimizin hayatının parçasıyız. Neler yaşamışız birlikte… Giderken ne diyeyim diye düşündüm. Angela Merkel ‘Fikir ayrılıklarımız var ama dostuz’ demiş, onu okudum. Ve ben de aynısını Deniz Bey’e söyledim. Hayat kavga etmek için çok kısa ve Türkiye’de çok fazla kavga var. Benim bugüne kadar hep mücadelelerim oldu, kişisel kavgam hiç olmamıştır.”
Pamir’in “Siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna “Benim siyasetle ilgim bu kadar işte.” diye cevap veren Livaneli sanatla siyaset arasındaki farkı da şu cümlelerle açıkladı: “Temel fark şu: Sanatçılığın temel disiplini yüreğinizde ne varsa onu sonuna kadar insanlarla paylaşmaktır. Siyasetin temel disiplini ise yüreğinizdekileri kendinize saklamak.”