Hanefi Avcı'nın kitabını değerlendiren Yiğit Bulut, masonların Türk medyasındaki ağırlığına dikkat çekti...
‘Devletin imamları' tamam... Ya ‘devletin üstatları'!
Basın günlerdir Avcı'nın kitabını tartışmaya çalışıyor... Kitabı inceledim, bazı bölümleri “detaylı” okudum. Açık söylemek gerekirse; ortaya konular iddialarla ilgili “net, elle tutulur” kanıtları göremedim. Yöntem bilinenden farklı değil: Şunlar, bunlar olmuştur, olsa olsa bunları “X Cemaati” yapmıştır...
Sevgili dostlar, Türkiye her dönemde, her alanda bu tip denemeleri çok gördü. Birileri sürekli “bir şeyler sıralayıp”, arkasından “göremiyor musunuz” vurgusu yapıp, “ancak bunlar yapar” çıkarımıyla “karşı tarafa” karşı pozisyon tutmayı denediler. Dediğim gibi “yöntem” bilindik ama artık eskisi kadar etkili değil...
Bir “yapılanma-örgütlenmenin” tehlikeli olması için bana göre bazı kriterleri yerine getirmesi gerekli: 1- Hukuk dışı bir amacı var mı? 2- Bu amaca ulaşmak için hukuk dışı yöntemler kullanıyor mu? 3- Silahlı girişimleri “normal” yöntem olarak algılayıp bu yönde adım atıyor mu? Bu kriterleri “doğrulayan” kanıtlar ortaya konamadıkça Avcı'nın kitabı gibi “kalın yazma denemelerinin” anlamı yok. Ortaya “ancak bunlar” yapar dışında net kanıtlar koymak gerekli. Avcı'ya bir öneri: Haklarında iddia sahibi olduğu isimlerin, aynı yapılanmanın üyesi olduklarını, hukuk dışı amaçları ve yöntemleri olduğunu kanıtlasın, hepimiz “gerekeni” yapmak için uğraşalım...
Bu noktada size aynı yöntemle “daha tehlikeli” bir teşkilatlanmadan, Avcı'nın yöntemini kullanarak, daha da somut örneklerle bahsedeceğim...
Ne diyor Avcı?
Bu yapılanma her yeri sarmış, kendilerinden olmayanları asla bir yere sokmuyorlar...
Şimdi sıkı durun ve şu soruya cevap verin: 1980 sonrası ilk 10 yıllık dönemde, size Türkiye'den bir kesit: Hastane başhekimlerinin, TRT'deki üst düzey yöneticilerin, basının köşe yazarı-genel yayın yönetmenlerinin, emniyet müdürlerinin, valilerin, generallerimizin, milletvekillerimizin ne kadarı “Hür ve Kabul Edilmiş Mason” biliyor musunuz?
İnanmayacaksınız ama ben söyleyeyim; bazı meslek gruplarında yarısından fazlası! Şaka yapmıyorum; bu kesin bir veri...
Şimdi olaya Avcı gibi bakalım ve teorimizi yazalım: Türkiye'de bir “üstatlar yapılanması” vardı ve “ucu dışarıda olan bu kardeşler”, Türkiye'yi istedikleri gibi yönlendirdiler, kendilerinden olmayanları “yok ettiler”!
Kanıt? Kanıt yok, 1980 darbesi dahil birçok olay olduğuna göre, ancak ve ancak bunlar yapmış olabilir. Bir not daha düşeyim: Bugün Türk basınında “yazı işleri müdürlerinin” çoğunluğu yine “mason kardeşlerimizden” oluşur ve üye sayısı açısından hala en büyük organizasyon “mason localarıdır”! İşin bir de “15. derecede Templier şövalyesi töreni” gibi uçların yaşandığı “kırmızı localar” gerçeği vardır ki; töreni görenler “Türkiye kimlerin eline düştü” diye dehşete düşebilir...
Sevgili dostlar, Avcı güzel deneme yapmış ama “okuduğundan” somut bir şeyler bekleyenler için yazılanların anlamı yok. Aynı kitabı size “Her şeyi masonlar yaptı” tadında, “üstatların isimleri, pozisyonları ve yaptıkları” eşliğinde daha güzel yazarım, daha da inandırıcı olabilir...
Sonuç: Hangi taraftan gelirse gelsin, “Türkiye'de her yeri sarmış örgütlenmeler var, her şeye hakimler, her şeyi yapıyorlar” tadında suçlamalar anlamsız ve ancak “işi bilmeyenlerin” düşecekleri tuzaklar. Türkiye “ele geçirilemeyecek” kadar büyük bir “organizmadır”. Herkes rahat olsun...
Basın günlerdir Avcı'nın kitabını tartışmaya çalışıyor... Kitabı inceledim, bazı bölümleri “detaylı” okudum. Açık söylemek gerekirse; ortaya konular iddialarla ilgili “net, elle tutulur” kanıtları göremedim. Yöntem bilinenden farklı değil: Şunlar, bunlar olmuştur, olsa olsa bunları “X Cemaati” yapmıştır...
Sevgili dostlar, Türkiye her dönemde, her alanda bu tip denemeleri çok gördü. Birileri sürekli “bir şeyler sıralayıp”, arkasından “göremiyor musunuz” vurgusu yapıp, “ancak bunlar yapar” çıkarımıyla “karşı tarafa” karşı pozisyon tutmayı denediler. Dediğim gibi “yöntem” bilindik ama artık eskisi kadar etkili değil...
Bir “yapılanma-örgütlenmenin” tehlikeli olması için bana göre bazı kriterleri yerine getirmesi gerekli: 1- Hukuk dışı bir amacı var mı? 2- Bu amaca ulaşmak için hukuk dışı yöntemler kullanıyor mu? 3- Silahlı girişimleri “normal” yöntem olarak algılayıp bu yönde adım atıyor mu? Bu kriterleri “doğrulayan” kanıtlar ortaya konamadıkça Avcı'nın kitabı gibi “kalın yazma denemelerinin” anlamı yok. Ortaya “ancak bunlar” yapar dışında net kanıtlar koymak gerekli. Avcı'ya bir öneri: Haklarında iddia sahibi olduğu isimlerin, aynı yapılanmanın üyesi olduklarını, hukuk dışı amaçları ve yöntemleri olduğunu kanıtlasın, hepimiz “gerekeni” yapmak için uğraşalım...
Bu noktada size aynı yöntemle “daha tehlikeli” bir teşkilatlanmadan, Avcı'nın yöntemini kullanarak, daha da somut örneklerle bahsedeceğim...
Ne diyor Avcı?
Bu yapılanma her yeri sarmış, kendilerinden olmayanları asla bir yere sokmuyorlar...
Şimdi sıkı durun ve şu soruya cevap verin: 1980 sonrası ilk 10 yıllık dönemde, size Türkiye'den bir kesit: Hastane başhekimlerinin, TRT'deki üst düzey yöneticilerin, basının köşe yazarı-genel yayın yönetmenlerinin, emniyet müdürlerinin, valilerin, generallerimizin, milletvekillerimizin ne kadarı “Hür ve Kabul Edilmiş Mason” biliyor musunuz?
İnanmayacaksınız ama ben söyleyeyim; bazı meslek gruplarında yarısından fazlası! Şaka yapmıyorum; bu kesin bir veri...
Şimdi olaya Avcı gibi bakalım ve teorimizi yazalım: Türkiye'de bir “üstatlar yapılanması” vardı ve “ucu dışarıda olan bu kardeşler”, Türkiye'yi istedikleri gibi yönlendirdiler, kendilerinden olmayanları “yok ettiler”!
Kanıt? Kanıt yok, 1980 darbesi dahil birçok olay olduğuna göre, ancak ve ancak bunlar yapmış olabilir. Bir not daha düşeyim: Bugün Türk basınında “yazı işleri müdürlerinin” çoğunluğu yine “mason kardeşlerimizden” oluşur ve üye sayısı açısından hala en büyük organizasyon “mason localarıdır”! İşin bir de “15. derecede Templier şövalyesi töreni” gibi uçların yaşandığı “kırmızı localar” gerçeği vardır ki; töreni görenler “Türkiye kimlerin eline düştü” diye dehşete düşebilir...
Sevgili dostlar, Avcı güzel deneme yapmış ama “okuduğundan” somut bir şeyler bekleyenler için yazılanların anlamı yok. Aynı kitabı size “Her şeyi masonlar yaptı” tadında, “üstatların isimleri, pozisyonları ve yaptıkları” eşliğinde daha güzel yazarım, daha da inandırıcı olabilir...
Sonuç: Hangi taraftan gelirse gelsin, “Türkiye'de her yeri sarmış örgütlenmeler var, her şeye hakimler, her şeyi yapıyorlar” tadında suçlamalar anlamsız ve ancak “işi bilmeyenlerin” düşecekleri tuzaklar. Türkiye “ele geçirilemeyecek” kadar büyük bir “organizmadır”. Herkes rahat olsun...