ROPÖRTAJ;Ö.Faruk KARAMAN- M.Muzaffer KAYA
Öncelikle röportajımıza sizi tanıyarak başlayalım. Mustafa Uzun kimdir?
Yalnızca Müslüman. Kur`an-ı Kerim`in ifadesi ile “biricik ümmet.” Erzurum`lu. 82 İskenderun doğumlu. Önce aslolanı yani Kur`an-ı Kerim`i öğrendi. Hafız. Vakit, Milli Gazete, TV5, Haber5, Anadolu Gençlik, Şehir ve Medeniyet, Cemaat, Hanzala, na’kabre, Serseri, Serigündem, Eğitim Bilim ve Genç Eğitimciler dâhil çeşitli dergi, gazete, TV, bülten ve internet sitelerinde zaman zaman çeşitli konularda yazılar yazdı, yazıyor. Şu anda Vakit Gazetesinin Dış Haberler Sorumluluğunu üstleniyor. Bir de tabi yeni açtığımız www.beyazhaberler.com var.
Mustafa Bey pek çok yurtdışı seyahatleriniz oluyor. Gitmiş olduğunuz ülkelerde insanların Türkiye’ye bakışları genel olarak nasıl?
Irkçılık yapmaktan Allah’a sığınırım ancak bu Ümmet ayağa kalkacaksa sanırım bu topraklardan yeniden ayağa kalkacak. Bu bir hayır yarışı ve ümmette bunun farkında. Türkiye’yi seviyorlar, değer veriyorlar. Özellikle de ırkçılık ve sekülerlik virüsü girmemiş yerlerde bunu çok daha net olarak hissediyorsunuz. Tabi, bu söylem ümmetin bağrına bir hançer gibi saplanan ırkçılık belasına karşı en fazla bizim dikkat etmemiz gerektiğini de içinde barındıran bir söylemdir.
' İSRAİL HER AN,HER DAKİKA AZGINLIĞA HAZIR '
Önümüzdeki günlerde muhtemel bir İsrail azgınlığına ihtimal veriyor musunuz?
İsrail her an, her dakika azgınlığa hazır. İşgalin devam ediyor olması da, oradaki kardeşlerimizin çektiği sıkıntıların devam etmesi de İsrail azgınlığıdır. İlla 3, 5 füze atmaları mı gerekiyor? Hayır. Azgınlık devam ediyor ve önemli olan bizim durumumuz…
' EHLİ SÜNNETİM, AHMEDİNEJADI SEVİYORUM '
Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, bir TV kanalında yayınlanan söyleşisinde İran ile ilgili soruya; “İran Şiiliği Türkiye’ye sokmaya çalışıyor. Adamlar dinimize sövüyorlar. Adamlar rezillik fetvaları veriyorlar” dedi. Cübbeli Hocanın bu tutumu bazı kesimlerce hoş karşılanmadı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Açıkçası bu tür konulara hiç girmek istemiyorum. Çünkü ne ilmim, ne de ferasetim yüzyıllardır devam edegelen ve sayısız alimin, bilginin ve büyük mezhep imamlarımızın çözemediği sorunları çözmeye yetmez. Ben yüzyıllardır çözülemeyen sorunlarla uğraşmak istemiyorum. Ehli Sünnet’im, Ahmedijat’ı seviyorum.
' ADNAN OKTARI TAVSİP ETMİYORUM, ONA HEP ŞUPHE İLE BAKTIM '
Peki. Kamuoyunda Harun Yahya olarak Bilinen Adnan Oktar’ın kendisini 'Mehdi' ilan ettiği iddia ediliyor. Bu iddia yıllarca Harun Yahya kitaplarını okuyan okurları çileden çıkardı. Bazı kesimler Adnan Oktar’ın hazırlamış olduğu kitapları bu amaçla hazırladığını iddia ediyor. Siz bu iddialar için neler söyleyeceksiniz?
Adnan Oktar’ı ben tasvip etmiyorum. Antik Yunan’ın anlamsız felsefi görüşlerini ve kimi yakın dönem Batılı filozofların tuhaf görüşlerini ‘yeni’ ve ‘islami’ bir fikir gibi ümmete sunmasını da, üstünde barındırdığı ‘gizem’i de sevmiyorum. Kendilerine hep bir şüphe ile baktım. Ancak Cape Town’un radyolarında dinledikleri Harun Yahya belgesellerini bana soran Müslümanların aşkı ve Bakü sokaklarındaki bir lisenin duvarına yazılan Harun Yahya internet sitesi adresi onun da bir hizmet içerisinde olduğunu gösteriyor bana. Fakat bu Mehdilik filan meseleleri ile hele de ‘iddialar’ ile uğraşmak istemem. Adnan Oktar aksini iddia ediyor. Böyle bir niyetinin olmadığını söylüyor. Ama Müslümanlar yaş tahtaya basmamalı. Oktar da ‘gizem’ den uzaklaşıp, net olup, beslendiği kaynakları net olarak ortaya koymalı.
' MHP UMMETİN KALBİNE IRKÇILIK HANÇERİNİ SAPLADI '
MHP'liler, her şehit cenazesinde gövde gösterisi yapıp; “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atarak “şehit istismarı” yaparken, anayasa değişikliğinde “şehit ailelerine pozitif ayrımcılık” getiren maddeye, blok olarak “ret” oyu verdi. Bu konuda ki görüşünüzü alabilir miyiz?
MHP ve ırkçı düşüncenin benim açımdan çok daha önemli problemleri var. Ümmet içerisinde ilk ve en etkili oyun “ırkçılık” üzerinden oynandı ve bunlar da bu sorunun uzantıları. Ümmetin kalbine ırkçılık hançerini sapladılar bunları. Bu nedenle ben bu devasa oyuna kananların anayasa değişikliğinde “şehit istismarı” yapmalarını çok normal ama önemsiz olarak görüyorum.
' DEMOKRATİK AÇILIMA DEĞİL KARDEŞLİK AÇILIMINA İHTİYACIMIZ VAR '
Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan Başbakana ithafen; “Habur’daki olayları görür görmez çark eden, tırsan, geri çekilen, kendi başlattığı açılımı sürdürmeyi beceremeyen ürkek adam” atfında bulundu. Siz de Ahmet Altan gibi 'Demokratik Açılım' sürecinin sonuçsuz kaldığını düşünüyor musunuz?
Öncelikle, ben “demokratikliği” kabul etmediğim için bunun “açılımını” da pek ciddiye almıyorum. Elhamdülillah muhafazakar değil, Müslüman’ım. Demokrasiyi, demokratlığı savunmuyorum hala. İnat ediyorum reel politiğe karşı. Bu nedenle demokratik açılıma değil kardeşlik açılımına ihtiyacımız olduğunu savunuyorum. Ancak gidişatı soruyorsanız eğer, Habur sonrasında oy oranlarındaki ani dramatik düşüş Ak Parti’yi telaşlandırdı ve herkesin şahit olduğu üzre geri adım atıldı, süreç durduruldu. Hükümet’in aksini iddia etmesi sonucu değiştirmiyor. Sanırım biraz dinlenmeye aldılar. Hükümet iktidarı kaybetmeyi göze alamaz. Belki seçimlerden sonra bir şeyler bekleyebiliriz.
' BENİ PEMBE RÜYALAR İLE KANDIRAMAZLAR '
Başbakan Erdoğan, "Sivas'ı, Gazi Mahallesi'ni kana bulayan zihniyetle Danıştay'da kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur" dedi. Sizce Türkiye'nin bu karanlık elden kurtuluşu yakın mıdır?
Sorun o karanlık ellerden kurtulmak değildir. Sonuçta bu ülkede birilerinin neler yaptığı, hangi dolapların döndüğü ortaya çıkıyor. İğrençlikler, hukuksuzluklar, zulümler ortada. Bu noktadan geri dönüş artık olmaz. Ancak sorun, giden karanlık ellerin yerine kimin geleceğidir? Kim temizliyor bu karanlık ve aşağılık adamları? Kim, neden temizliyor? Ben bir ev abisi filan değilim. Beni pembe rüyalar ile kandıramazlar. Giden karanlık ellerin yerine kim geliyor? Asıl soru ve sorun bu…
' MHP İLE BDP ARASINDA ORTAK NOKTA VAR '
Siyasi partilerin kapatılması için dava açılmasını TBMM'nin onayına sunmayı öngören 8. madde ile ilgili görüşmelerin başladığı gün BDP milletvekillerinin “çekimser oy” kullandığı sanılıyor. Bilindiği gibi parti kapatmalardan en çok şikâyet edenler BDP'liler. Sizce bu yaman çelişkinin sebebi ne olabilir?
MHP için geçerli olan görüşüm BDP için de geçerlidir. Önemli olan ırkçı görüşleridir. Üstelik bunlar Irkçı ve Sosyalist. Velhasıl bunların da parti kapatmalarındaki çelişkileri umurumda değil. MHP ile BDP arasında çelişkide de bir ortak nokta var yani.
' ZOR OLAN KISIM SAADET PARTİSİ İÇİN AŞILMIŞTIR, ARTIK KOLAY KISMI KALDI '
Yakın bir tarihte seçim olması durumunda meclis aritmetiği sizce nasıl olur? TDH ve Numan Kurtulmuş liderliğindeki Saadet Partisi barajı aşabilir mi?
Sanırım Ak Parti, CHP ve MHP oylarında çok fazla oynamalar olmaz. En fazla 3’e puanlık çıkışlar veya inişler görebiliriz. Bunlar Saadet ve TDH’ye yansır mı? Elbette. TDH’deki yükseliş CHP’deki inişi hızlandıracaktır ancak Saadet’in herkesten oy alma imkânı var. Saadet için gönlümden geçen önümüzdeki seçimlerde %7.5 ila %8.5 arası bir oy oranı. Bu oy oranı hem bir sonraki seçimlerde Saadet’i çok ciddi bir ‘iktidar alternatifi’ yapacak hem de teşkilatlarını diri tutacaktır. Saadet, teşkilatı ile yol alan bir parti. Rüzgarla, medya ile hiç oy toplamadı. Rüzgarını kendisi oluşturan bir hareket Milli Görüş hareketi. Bu nedenle Saadet en az %7 oy alır ve bence %2.5’tan bu noktaya gelmek Numan Bey ile iktidara yükselmekten daha zordu. Zor olan kısım Saadet için aşılmıştır, artık işin kolay kısmı kaldı.
Son olarak Gençlik Geliyor Mail Grup üyelerine neler söylemek istersiniz?
Eğer son kısma kadar okuduysalar teşekkür etmekten başka bir şey söylemek elimden gelmez. Teşekkür ederim.