Verdiği tartışmalı raporlar üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından denetlenmesi istenen Adli Tıp Kurumu'nun 3 aylık Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce, Münevver Karabulut cinayetinde, savcının olay yerine gitmediğini ve polisin ilk incelemesini kurallara uymadan yaptığını söyledi.
HÜRRİYET Gazetesindeki haber:
Verdiği tartışmalı raporlar üzerine Cumhurbaşkanı Gül tarafından denetlenmesi istenen Adli Tıp Kurumu'nun Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce kusurlu değil ama hatalı olduklarını söyledi.
İnce, "Yanlışlar olay yeri incelemeden başlıyor. 3 Mart gecesi Münevver Karabulut'un cesedinin bulunduğu yere savcı bile gitmedi" dedi. Olay yeri tutanağına göre ise savcı olay gecesi, konteynerin bulunduğu yerde.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül tarafından denetlenmesi istenen Adli Tıp Kurumu'nun 3 aydır görev yapan başkanı Doç. Dr. Haluk İnce, otopsi yapılacak cesetlerin kendilerine savcılık tarafından gönderildiğini, Karabulut cinayetinde, savcının olay yerine gitmediğini ve polisin ilk incelemesini kurallara uymadan yaptığını söyledi. Her tür denetime açık olduğunu ve vicdanının rahat olduğunu belirten İnce, şunları anlattı:
Baba, haksızlık ediyor
"Cesede yan masadan spermin bulaşması hata ve özen eksiliği. Ama bir hatalı davranışın kusur olarak değerlendirilebilmesi için zararın ortaya çıkması gerekiyor. Yani soruşturmanın yönü değişse, deliller karartılsaydı bu kesinlikle kusurdu. Savcıda da yeteri kadar delil var. Münevver'in ailesinin yaşadığı çok ciddi travma var. Beyefendinin, kurumumuzla ilgili söylediği hiçbir şeyi kabul etmiyorum. En azından 3 aylık dönem için kabul etmiyorum."
Denetimden gocunmuyorum
"Denetimden gocunmuyorum. Verilemeyecek hesabım yok. Hem B.Ç., hem Münevver olayında 13 Nisan 2009'dan itibaren devam eden süreçle ilgili vicdanen rahatım. Veremeyecek cevabım olduğu anda bırakır giderim. Adli Tıp Kurumu olarak bilimsel doğruluktan vazgeçmeyeceğiz, iç denetimler yapacağız. Adli Tıp'taki en büyük sorun alışkanlıklar. Alışkanlık, kişisel kapristir, değiştireceğiz.
A4 kâğıdı kadar temizim
İNCE, "B.Ç.'ye verilen raporun ardından istifa eden Doç. Dr. Ayten Erdoğan'ın arkasından tek kelime söylemedim. Bizim de bildiklerimiz var. Onun günde kaç hasta baktığını biliyorum; ama bende Hollywood sendromu yok. A4 kâğıdı ne kadar temizse, öyle geldim buraya. Aynı şekilde gitmek istiyorum. Güllük gülistan bir yere gelmediğimi biliyordum ama lütfen kimse benim zekamla da dalga geçmesin. Zeki bir adamım, bu konuda tevazu kabul etmiyorum. Ben yönetici değil, liderim" dedi.
Cesedi yere yatırılmış
ADLİ Tıp Başkanı İnce, "Olay yerinde cumhuriyet savcısı yok. Olay yeri inceleme ekibi geliyor. Konteynerden aldıkları cesedi araçlarındaki kitte bulunan steril örtüyü yayarak incelemeleri gerekir. Bu olayda, valiz ve çanta çöp konteynerinden çıkarılıp, yere konuyor. Münevver'in ceketi, pantolonu çıkarılıyor. Bedeni yere değiyor. Sonra konteyner, trafik çekicisiyle polisin özel birimine taşınıyor. Olay yeri incelenirken özel giysiler giyilmesi, tek kullanımlık eldiven kullanılması gerekir. Ceset üzerindeki kan lekelerinin yayılma tarzı, lekelerin failde bulunması, mağdurdaki faile ait veriler, bizim için önemli. Morg İhtisas Dairesi'nde çalışan arkadaşlarımızın uyması gereken minimum otopsi standardı var" dedi.
Tutanağa göre savcı olay yerinde
İDDİALARA karşılık 4 Mart 2009 günü, saat 01.00'de tutulan Olay Yeri İnceleme ve Ölü Muayene Tutanağı soruşturma Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın olay gecesi, konteynerin bulunduğu yere gittiği anlaşılıyor. 3 Mart 2009 günü, saat 20.30'da yapılan ihbar sonucu Savcı Yılmaz'ın olay yerine gittiği ifade edilen tutanakta, savcının yapılan ön kontrolde Münevver'in cesedine rastlandığı, bunun üzerine gerekli fotoğraf ve kamera çekimlerinin yapılması için emniyet görevlilerine talimat verildiği belirtiliyor.
'Garipoğlu ailesi Adli Tıp'ı satın aldı' demişti
ÖNCEKİ gün Adli Tıp Kurumu'nun Münevver Karabulut cinayetinde savcılığa verdiği raporları değerlendiren baba Süreyya Karabulut, olayın ilk gününden beri Cem Garipoğlu'nun cinayeti tek başına işlemediğine inandığını söyleyerek, "Garipoğlu ailesi ayin yaptı. Artık yavaş yavaş çember daralıyor" iddiasında bulundu. Baba Karabulut ayrıca, "Adli Tıp Kurumu'nun spermleri kalkıp da kızımın kiloduna yerleştirmesine yanlışlık gözüyle bakamıyorum. Garipoğlu ailesi Adli Tıp'ı satın aldı diye düşünüyorum. Adli Tıp'ta o raporların nasıl çirkin işlerle değiştirildiğini biliyorum. En son benim başıma geldi. Lütfen bu işin üzerini kapatmayın" demişti.