Türkiye'de Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) yönelik baskıların temelinde İsrail'in olduğu tezi her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgilerle daha da kuvvet kazanıyor. Ergenekon iddianamesine de giren Üzeyir Garih ve Nesim Malki cinayetleri konusunda daha evvel MİT'ten istendiği öne sürülen bilgilerin yeni MİT yönetimi tarafından “gizli tanıklık” marifetiyle mahkemeye sunulmasından en çok MOSSAD'ın endişe ettiği ortaya çıktı.
Susurluk çetesine kadar uzanan kirli ilişkiler yumağının Yahudi tefeci cinayetlerinin aydınlatılmasıyla ortaya konulacağına dikkat çekiliyor. 1994, 2000 ve 2001 krizlerinde MOSSAD tarafından toplam 17 milyar dolarlık bir paranın yasa dışı yollardan Türkiye'ye sokulup yüksek faizlerle belirli şirketlere transfer edildiği ve bu şirketler arasında medya kuruluşlarının da bulunduğu, daha sonra parayı ödeyemeyen şirketlere MOSSAD'ın “oluru” ile birçok İsrailli şirketin gizli ortak olduğu iddia ediliyor. Tefeci cinayetlerinin ise MOSSAD ile Yahudi tefeciler arasındaki “komisyon payı” anlaşmazlığından ve bazı tefecilerin deşifre olması yüzünden işlendiği belirtiliyor.
İSRAİL'DEN GELEN PARALAR KİMLERE GİTTİ?
Malki cinayetini araştıran savcılar, bu cinayetin Ergenekon soruşturmasıyla kesişen yönlerini iddianameye aynen yansıttılar. İddianameye göre, MOSSAD aracılığıyla Türkiye'ye sokulan 17 milyar doların 9,7 milyar doları Malki eliyle piyasaya sürüldü (Ergenekon İddianamesi 165 numaralı delil klasörü). Bu paraların gittiği adreslerin ise Refah-Yol hükümetinin yıkılmasında rol aldıkları ileri sürüldü. Meşru hükümetin yıkılmasında içerideki pay sahipleri büyük oranda deşifre olurken, konunun uluslararası boyutuyla ilgili bir ilerleme ise sağlanamadı. Bu konuda MİT'in vereceği bilgilerin hayati önemde olacağı kaydediliyor.
ERGENEKON'UN 165 NUMARALI KLASÖRÜ AYDINLANACAK
Ergenekon soruşturması sırasında Malki suikastı ile ilgili çok önemli belgelere ulaşıldı. Doğu Perinçek'in dosyaları arasında çıktığı belirtilen bir belgeye göre, MOSSAD aracılığıyla Türkiye'ye sokulan 17 milyar doların 9,7 milyar doları, Malki eliyle çeşitli adreslere dağıtıldı. İstihbarat ve ekonomi çevrelerinde “Tefeci Niso” olarak bilinen Nesim Malki, bu paraları yüksek faizle iş adamlarına verdi. Ergenekon İddianamesi'nin 165 numaralı delil klasöründe 15 Aralık 2000 tarihli bir belge de yer aldı. Bu belgede aralarında ünlü iş adamlarının bulunduğu 50 kişinin Malki'ye milyonlarca dolar borcu olduğu görülüyordu. Klasördeki belgelerden, Türkiye ile İsrail arasındaki kara para ticaretinin Nesim Malki ve ortağı Erol Erkohen gibi isimler üzerinden yapıldığı anlaşılıyordu. 28 Kasım 1995'te ortağı Erol Erkohen'in havaalanına gönderdiği zırhsız arabada kurşuna dizilerek öldürülen Malki'nin geride bıraktığı bütün bilgi, belge ve servetini Erkohen yönetmeye başladı. Malki cinayetinin çözülmesi için elindeki bilgi ve belgeleri adli mercilere teslim etmesi istenen Erol Erkohen buna yanaşmadığı gibi İsrail'e kaçtı.
ÜZEYİR GARİH CİNAYETİ
25 Ağustos 2001'de Eyüp mezarlığında bir firari asker tarafından bıçakla öldürüldüğü resmi kayıtlara geçen işadamı Üzeyir Garih'le ilgili olarak da MİT'in elinde önemli bilgilerin olduğu öne sürülüyor. MOSSAD'ın, İsrail dışındaki Yahudilerden vergi aldığı, bu miktarın artırılması üzerine Garih'in “vergiyi düşürmek” için daha derin mercilerle ilişki içine girdiği, MOSSAD'ın da bu sebeple cinayeti planladığı iddia edilmişti. Ergenekon soruşturması sürecinde ise yine bu tezi destekleyen bilgi ve belgelerin ortaya çıktığı ileri sürülürken, Garih cinayeti ve Ergenekon bağlantısı konusunda iş adamı Doğan Kasadolu şu açıklamayı yapmıştı: “Üzeyir Garih'in eski damadı bana, Üzeyir Garih'in öldürüldüğü gün büyük oğlunun evlerinden kelepçelenerek polisler tarafından götürüldüğünü ve susmaları için tehdit edildiklerini anlattı.” Bu açıklamalar yapıldığında 7 yıldır katil diye bilinen Yener Yermez gazeteci Fehmi Koru'ya bir mektup yazarak, aslında katil olmadığını ileri sürmüştü. Bütün bunlar olurken, “Cinayette kullanılan bıçağa ilişkin üç Adli Tıp belgesi ve Üzeyir Garih'in kanlı gömleğinin şeması Ergenekon tutuklularından Doç. Dr. Ümit Sayın'ın evinde çıktı” haberleri de basında yer almıştı. Bir cinayetle ilgili bunca iddia ortalığa saçılırken, Garih ailesi ısrarla iddialar hakkında konuşmaktan kaçındı.
YILMAZ'IN BAHSİNİ ETTİĞİ PARALAR KİMİNDİ?
1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, “Malki'nin öldürülmesi ile bir gecede tam 700 trilyon lira el değiştirmiştir” demişti. Bu açıklama çok tartışıldı. Bu açıklamanın ardından “Malki'nin paraları ne oldu?” soruları sorulmaya başlandı. İsrail'in Türkiye'deki kasaları olduğu öne sürülen Nesim Malki'nin öldürülmesinden sonra MOSSAD'ın kaybolan 8 milyar dolarının peşine düştüğü, bu paraları tahsil etmeye kalkıştığı belirtilmişti. MOSSAD'ın Garih cinayeti de dahil olmak üzere söz konusu paraları tahsil etmek için birtakım suikastlar ve şantaj olayları tertiplediği de ileri sürülmüştü. Bunların hangisinin doğru, hangisinin yalan veya senaryo olduğu konusunda kapsamlı adli bir inceleme yapılamadı.
Kaynak: ALİ EYVAZ / AKİT