Nazlı'nın kendisini de eğittiğini ifade eden Öke, şimdi kızıyla birlikte konferanslar veriyor. Nazlı, yüzmeye gidiyor, konferanslarda babasıyla davullarıyla ritim performansı sergiliyor. Nazlı üstelik iyi bir fasıl ustası.
Bilim adamı kimliğinin yanı sıra yaptığı televizyon programlarıyla bir dönem adından sıkça söz ettiren Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin yaklaşık 20 yıl süren sessizliğinin ardında filmlere konu olabilecek bir hayat hikâyesi yatıyor. Down sendromlu kızı Nazlı'nın eğitimi için yaklaşık 20 yıldır eve kapanan ünlü tarih profesörü Öke'nin, down sendromuyla ilgili kendini geliştirdiği ve müstear bir isimle "47. Kromozom" isimli bir kitap yazdığı ortaya çıktı. Gazeteci Fatih Vural'ın Aksiyon dergisi için yaptığı röportajda çarpıcı hayat hikâyesini içtenlikle anlatan Öke, "Nazlı'yla birlikte başka bir noktaya geldim ben. İnsanı, evreni farklı bir gözle görmeye başladım. Her zaman ben Nazlı'yı eğitirim sanılır; ama o beni eğitiyor." diyor.
Onların ilişkisi, alışık olduğumuz bir baba-kız ilişkisinden öte! "Onun bana bir bakışı var. Her şeyi anlıyorum. O kadar yekvücut olduk ki bağırsağının dönüşünü bilirim! Hakikaten 'kanka' olduk!" diyor Öke ve ekliyor: "Yani Nazlı size ne verdi derseniz? Aşk. Aşk imiş, her ne varsa âlemde. Hizmet ehli oldum, her şeyi makbul görmeye başladım. Nazlı'yla birlikte başka bir noktaya geldim ben. İnsanı, evreni farklı bir gözle görmeye başladım. İnsanları çok ilgilendiren konular, beni çok da ilgilendirmiyor artık." İlk önce oğlu Alihan'ın hastalığı, ardından kızı Nazlı'nın Down Sendromlu olmasıyla sarsılan Öke, 1990'lı yıllardaki televizyon programlarını kızının tedavisi için yaptığını söylüyor. Öke başarılı bir 'siyaset' ve 'uygarlık tarihi' profesörü. Kendisiyle aynı ismi taşıyan dedesi, Atatürk'ün doktorudur. Öke ve ailesi, 1991'de, Nazlı'nın doğumuyla, yeni bir hayata da adım atar. Ancak bu başlangıç, özellikle baba Öke için epey sancılıdır: "Nazlı doğduğunda çok bocaladım. Ben ki içki içmeyen adamım, beni Nişantaşı'nın köşelerinde viski şişeleriyle bulmuşlar! (Gözleri doluyor) Özel hastanede, doktorun söylediği şu sözler baba Mim Kemal Öke'nin zihninde hâlâ: "Doktor bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu söyleyerek 'Camı açık bırakın, hallolur (ölür)' dedi."
Öke, Nazlı'nın bir down sendromlu olarak doğmasının, kendilerine verilen bir ceza olduğunu düşünür başta. Ta ki bir cuma namazına kadar: "Tanrı'ya küsmüştüm. O küslüğüm nedeniyle, eşimin zorlamasıyla cumaya gittim. Bir anda hayale daldım. Bir uçurumun ucunda duruyordum. Karşı tarafa geçmem gerekiyordu. Fırtınalı bir havaydı. Karşıya geçmek için yan duran, keskin bir bıçağın üstünden geçmem gerekiyordu. Hep, sarışın ve mavi gözlü bir kız çocuğum olsun isterdim. Ona büyüyünce İskoç etek giydireyim, saçlarını iki yandan at kuyruğu yapayım isterdim. O kız karşımdaydı. 'Baba, tut elimi, ben seni karşıya geçireceğim' dedi. Elini uzattı ve çekti. Birden kendime geldim." Namaz biter bitmez, koşarak eve gider ve Nazlı'ya sarılarak ağlamaya başlar. O gün, Nazlı'nın babası olduğunu, gerçekten anlar! O anda 'Bundan sonra bütün hayatımı Nazlı'ya adıyorum.' der.
Kızlarının eğitimine oldukça erken bir dönemde başlarlar. Yıllarca çalışırlar. Nazlı eğitimi sırasında majör depresyona girer, ilaçlar da ülser yapar, halüsinasyonlar görmesine neden olur. Mim Kemal Öke, eğitim sırasında Afrika dansı hocası olur çıkar!
Öke ailesi, Nazlı'nın eğitimi için kendilerini adayarak onu iyi bir yere getirir. Kızları İngilizce ve Türkçe eğitim veren bir okuldan 'bileğinin hakkıyla' mezun olur. Ancak ergenlik süreci ve toplumsal bakış açısının farkına varmasının ardından, Nazlı odasına kapanır. İki sene konuşmaz. Mim Kemal Öke ve Nazlı, baba ve kız olarak, Hayrünnisa Gül'ün öncülük ettiği 'Eğitim Engelleri Aşar' kampanyası doğrultusunda şimdilerde Anadolu'da konferanslar veriyor. Baba-kız, konferanslarında, davullarıyla ritim performans sergilemeyi de ihmal etmiyor! Nazlı'nın sadece bir ritim ustası olduğunu düşünmeyin! Babasıyla neredeyse her gece fasıl geçiyor. Haftada iki gün İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde ders veren babasının yokluğunda, Nazlı'nın yataktan dahi çıkmak istemediğini söylüyor annesi...