İSTANBUL (AA) - Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Halkımız şunu bilsin; biz hiçbir çocuğumuzu ya da öğretmenimizi riski artan bir karara imza atmayız. Bunun gereği neyse bunu yaparız. Bizim ödevimiz, ortaya çıkabilecek eksiklikleri tamamlamaktır. Bizim ödevimiz, öğretmenlerin ve çocukların sağlık içerisinde toplumda eğitimini almasıdır. 21 Eylül'de hangi sınıflar açılacak, bu spekülasyonlar hep yapılıyor. Ricam, sadece resmi kaynaklardan Milli Eğitim Bakanlığının sitesinde ne yazıyorsa odur. 21 Eylül'de belirli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Şuanda bir değişiklik bununla ilgili yok." dedi.
Selçuk, "Uzaktan Eğitim Çalışmalarının ve Yeni Eğitim Öğretim Yılı Hazırlıklarının Değerlendirilmesi" toplantısındaki konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
Özel okul temsilcilerinin KDV, velilerin de indirim talepleri olduğunun anımsatılması üzerine Selçuk, özel okullarla ilgili defalarca toplantı yapıldığını anlattı.
Okulların şartları, ücretleri gibi konularda birtakım çözümleme çalışmaları yapıldığını belirten Selçuk, şunları kaydetti:
"Temsilcilerle çok uzun soluklu çalışmalar gerçekleştirildi. Biz özel okulların, velilerin talepleri doğrultusunda tedbirler alması noktasında beklentilerimizi çok net olarak ifade ettik. Onların da geçen hafta bir deklarasyonu oldu. Bu talebe uyarak özel okullarda indirim yapma konusunda, her bir okulun şartı, ücreti farklı olduğu için, kirada olan ya da olmayan okullar, okula göre değişecek durum söz konusu. Her okulun bunu yapması konusunda bütün okul temsilcilerinin bir mutabakatı var. Bizimle ilgili başka husus; vergi ve benzeri konusunda velilerle ilgili bazı kolaylaştırmalar neler olabilir? Bu konuyla ilgili çalışıyoruz ve önümüzdeki hafta, bir hafta içerisinde belirli bir noktaya da gelmiş olacağız. Şu anda netleşmiş olan bir konu yok. Netleşmiş olan konu şu, velilerimizin taleplerini özel okullarımızın dikkate alacağını umuyorum. Almaları konusunda da kendileriyle her türlü irtibat içindeyiz."
EBA'nın mart ayında ilk başladığında 18 milyon öğrenciye hizmet verebilecek bir altyapıda olmadığını ifade eden Selçuk, "Bu, Almanya, Fransa, İngiltere'de de böyle. O yüzden de biz her öğrencimizi zorlayarak, örneğin devam şartı alarak, bu işin takibi noktasında birtakım iş ve işlemler yapamadık. Henüz altyapı hazır değildi. 2. konu, süreçte ölçme değerlendirme konusunda 'yüz yüze olmayan eğitimden muafsınız' dedik. Neden dedik? Çünkü yine bu altyapının hazır olmamasından dolayı çünkü yeni başladık ve bütün ülkeler gibi bir sürprizle karşılaştık. Şimdi gerek devam, gerek ölçme değerlendirme ve 'uzaktan eğitimde aldıkları içeriklerden sorumlu olacaksınız' gibi bazı belirlemeler, bu anlamda öğretmenlerimizin eğitim öğretim yapma işlerini kolaylaştıracak." değerlendirmesini yaptı.
Bakan Selçuk, yüz yüze eğitime geçişle ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Bilim Kurulu üyelerine sorular yöneltiliyor. Bu soruların cevabı soruluyor. Bizim de tavsiyesine uyduğumuz, kararlar aldığımız, Kuruldan ya da Sağlık Bakanlığından söz ediyoruz. Bu soruyu sorduğunuzda bunun çok net ve belirlenmiş bir cevabının aylar öncesinden olamayacağı ve o günkü koşullara bağlı olarak bunun, sürekli bir değerlendirmeye muhatap olması gerektiği söyleniyor. Böyle bir durumda 3-2 sene önce şunu net olarak söylüyorduk; 'Okullar, şu tarihte açılacak, ara tatil şu dönemde olacak' diyebiliyorduk ama şimdi bunun Milli Eğitim Bakanlığının tek başına karar alıp da söylemesi diğer kurum ve kuruluşlarla paydaşlarla iş birliği içinde alınabilecek bir karar olmasından dolayı mümkün değil. Ama prensipler belirlenmeli."
Bu konudaki yaklaşımlarını değerlendiren Selçuk, "Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak çocukların yüz yüze eğitim almasını tabii ki çok istiyoruz." dedi.
Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii ki bunun için hazırlık yaptık ve tüm altyapıyı oluşturduk. İzliyorsunuz. Salgının seyrine ilişkin rakamlar ve sayılar yayınlanıyor. Salgının seyrinin nasıl gittiğine ilişkin olarak da okulların ne zaman, nasıl, ne şekilde hangi sınıflarda açılacağının çok net olarak Kurulun tavsiyesi doğrultusunda yapılması söz konusudur. Şöyle düşünün; 'Kurul ve Sağlık Bakanlığı dese ki, 'Bizim şu andaki tablo budur. Okulların tamamının açılmasında sakınca yoktur.' Biz okulları elbette açarız. Kesinlikle 'şu olmaz' dese, bizim buna itiraz ederek, 'Biz bunu söylemenize rağmen tam tersini yapıyoruz' deme durumumuz söz konusu değil. Halkımız şunu bilsin; biz hiçbir çocuğumuzu ya da öğretmenimizi riski artan bir karara imza atmayız. Bunun gereği neyse bunu yaparız. Bizim ödevimiz, ortaya çıkabilecek eksiklikleri tamamlamaktır. Bizim ödevimiz, öğretmenlerin ve çocukların sağlık içerisinde toplumda eğitimini almasıdır. 21 Eylül'de hangi sınıflar açılacak, bu spekülasyonlar hep yapılıyor. Ricam, sadece resmi kaynaklardan Milli Eğitim Bakanlığının sitesinde ne yazıyorsa odur. 21 Eylül'de belirli sınıflarda yüz yüze eğitimi başlatacağız. Şu anda bir değişiklik bununla ilgili yok. Salgının seyriyle ilgili kurul herhafta toplandığı ve değerlendirme söz konusu olduğu için, bunu takip edip buna uygun olarak durumumuzu net olarak dikkate alacağız."
- "Belirli vakalar üzerinden zorlama yorumlar yaparak bir istismar zemini hazırlamak çok doğru değil kanaatindeyim"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir gazetecinin "Dünyanın birçok ülkesinde okullar bölgesel kararlarla açılırken, Türkiye de her kararı bölgesel ve il bazında verirken, neden eğitimde bütün olarak hareket ediyoruz? Örneğin köy okullarının günahı nedir?" şeklindeki sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Böyle bir şeye itiraz etmek gibi bir durum söz konusu değil. Hatırlarsanız, okulların şehir bazlı açılması diye bir senaryo ilan etmiştik. Burada önemli olan şey; Türkiye'deki genel duruma baktığımızda genel durumun bir baz alınacak şekilde belli düzeye gelmesi bekleniyor. Bu baz oluşunda bölgesel olarak tedbirler alınabilinir. Hiç itirazımız yok. Bunun hukuksal altyapısını çalıştık. Anayasal olarak fırsat eşitliği açısından acaba belli bölgeleri açıp belli bölgeleri açmadığımızda bunun hukuki zemini olur, bununla ilgili hukuksal çalışmalar yaptık. Bunun olmasıyla ilgili itirazımız yok. Hazırlığımız var. Sayın valilerin inisiyatifine bırakacak şekilde bir çalışma söz konusu olabilir ama bunun için de genel kaidenin biz baz oluşacak şekilde ülke sathında bir düzeye gelmesi gerekiyor. Burada Sağlık Bakanlığının ve Bilim Kurulu bakış açısı çok önemli. Biz yarın bunu yapabiliriz. Öğretmen ve altyapımız hazır. Belli okullarda eksik ve ihtiyaçlar var. Onları da birkaç gün içinde toparlar yaparız. Buna yarın hazırız ve bununla ilgili seçenekler sıralandığında bu seçenekler hala hanemizde kayıtlı."
Bir sendikanın okullarda koronavirüsle ilgili araştırmasının hatırlatılması üzerine Selçuk, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz dedikodunun ötesinde veriye dayalı olarak elbette isim isim saptamalara sahibiz. Yani 957 bin öğretmenimiz içerisinde hangilerinin kronik rahatsızlığı vardır? Hangileri rapor almış ve korona riski söz konusudur? Hangileri 60 yaş ve üzerindedir? Bütün bunları isim isim biliyoruz ve risk grubunda olan bu öğretmenlerimizin okula gelmemesiyle ilgili zaten ilanımızı yapmıştık. Kamuda 4.5 milyon civarında çalışan personel var. Hepsi işinin başında mı? Başında. Siz şöyle haber duydunuz mu? 'Bankalarda ya da karayollarında çalışan personel arasında koronaya yakalanan oldu.' Bunun bu şekilde söylenmesi ilginç. Daha zekice açıklamalara ihtiyacımız var. Öğretmenler de bu işin sahibiler. Öğretmenin kimliği ve öğretmenlik algısı konusunda biz okulumuzdayız ve işimizin başındayız. 1 milyona yakın sağlık personeli var mı? Polisler var mı? Hepsi işinin başında. Belirli vakalar üzerinden zorlama yorumlar yaparak bir istismar zemini hazırlamak çok doğru değil kanaatindeyim."
(Sürecek)