Gazete 31 Aralık 2010'da manşetten bir fotoğraf kullandı. Fotoğrafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, folklor ekibinin gösterisini izliyor. Arka detayda ise İKİ DİLLİ BİR TABELA yer alıyor. Manşet başlığı da bu tabelaya dikkat çekecek şekilde atılmış: İKİ DİLLİ KARŞILAMA...
Oysa fotoğrafın orjinalinde öyle bir tabela yok. O tabela Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin önünde asılı. Bu fotoğraf ise havaalanındaki karşılama töreninde çekilmiş. Dolayısıyla fotoğrafın orjinalinde öyle bir tabela yer almıyor. Gazete ise Diyarbakır belediyesi önündeki tabelayı fotomontajla havaalanındaki karşılama fotoğrafına yerleştirmiş. Çankaya Köşkü Cumhurbaşkanı Gül'ün karşılamasında 'çift dilli tabela görülmedi" şeklinde bir açıklama yapınca Ortadoğu Gazetesi yeniden aynı fotoğrafı ilk sayfasından basmış ve ""Çift dilli tabela görmemiş" başlığını kullanmıştı.
Zaman Gazetesi Ekrem Dumanlı köşesinde iki fotoğrafı yayınladı ve şu yorumu yaptı.
Tahrik etmek için tahrif etmek; bu mudur gazetecilik?
Bazı gazeteler (televizyonlar, internet siteleri vs.) vardır; çok dikkatle okunmaz, orada yazılanlar üzerinde fazla durulmaz. Uç noktalara hitap ettiği düşünülür çoğu kez. Ne var ki bazen o "marjinal" yayınlar akla hayale gelmedik işler yaparak kafa karıştırır, mide bulandırır; en azından bilgi kirliliğine yol açar.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır ziyareti önemliydi. Ülkenin bütünlüğü ve devlet-halk kucaklaşması açısından tarihî bir fırsattı. Ne yazık ki bazı küçük siyasî hesaplar ve partizan değerlendirmeler nedeniyle Diyarbakır gezisi (halkın teveccühüne rağmen) bazı çevrelerce tam anlaşılamadı. Hatta takdir beklenen yerlerden akıl almaz tenkitler de yükseldi.
Mesela MHP. Devletin en zirve noktasındaki bir kişinin Diyarbakır'da sevgiyle, coşkuyla karşılanması her fırsatta bölücülük karşıtı duruşunu ortaya koyan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından takdir edilmeliydi. Lakin öyle olmadı. Devlet Bahçeli sert bir açıklamada bulundu. Bahçeli'nin konuşması, MHP'nin bildik hassasiyetlerine uyan bir yaklaşım biçimi değildi. Ülkenin bütünlüğü söz konusu olduğunda siyaset adamı kimliğini bir kenara bırakarak devlet adamı olgunluğu içinde konuşan Bahçeli'nin sert üslubunu şahsen yadırgamıştım. Ta ki, MHP'nin yayın organı olarak bilinen Ortadoğu gazetesini göreceğim ana kadar.
2 Ocak 2011 tarihli Ortadoğu gazetesi sürmanşetinde Abdullah Gül'ün ziyaret fotoğrafını neşretti. Fotoğrafta Cumhurbaşkanı, Diyarbakır Belediye Başkanı ve folklor ekibi bulunmakta. Fotoğraf havaalanındaki karşılama töreninde çekilmiş. Gazetenin bu fotoğraf altında kullandığı başlık aynen şöyle: "Gül, çift dilli tabela görmemiş." Başlıktaki 'çift dilli tabela'ya özel vurgu yapılması doğal; çünkü Ortadoğu'nun kullandığı ve sürmanşete taşıdığı fotoğrafa göre Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün arkasında Türkçe-Kürtçe bir levha var. 'Çift dilli tabela' tartışmalarına Köşk'ten, "Böyle bir tabela görülmedi." dendiği için Ortadoğu'daki arkadaşlar bu tarihî (!) fotoğrafı yayınlıyor; ta ki belgeli gazetecilik yaptıkları anlaşılsın diye.
Peki gerçek bu mu?
Hayır! Havaalanında çekilen fotoğrafın arkasında ağaçlar var; levha yok, tabela yok, pankart yok. Ortadoğu'nun çift dilli tabela dediği levha, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne ait, başka bir mekânda yer alıyor. Fotoğrafların orijinallerini yan yana getirince çok net anlıyorsunuz ki, gazetenin tasarımcıları bir yerdeki levhayı photoshop vasıtasıyla söküp Cumhurbaşkanı'nın karşılanma fotoğrafının arka fonuna yapıştırmış. Üstelik bu fotoğraf, 31 Aralık 2010'da, bu kez manşetten verilmiş. Köşk'ün açıklamasına nazire yaparcasına, iki gün sonra tekrar basılmış. İki farklı mekândan iki ayrı fotoğrafı tek bir fotoğraf haline getirmek için ustaca kolaj (!) yapmayı deneyen gazete yazı işleri gerçekleri tahrif ettiğinin farkında. Ya okur?
Okur sürmanşette gördüğü fotoğrafın aslında kolajlanmış bir çalışma olduğunu nasıl anlayacak? Mümkün değil! Değil sıradan bir okur, MHP'li yöneticiler bile photoshop dehası (!) mizanpajın farkına varamaz. Kim bilir belki de MHP'li yetkililerin haddinden fazla öfkeli açıklama yapmasının arkasında böyle sebepler yatmakta. İnsanları tahrik etmek için olayları tahrif etmek belki partizanlıkla açıklanabilir; ancak gazetecilikle açıklanamaz. Hele ülke sevdasıyla hiç açıklanamaz; çünkü millî birlik, ayrıştırıcı yalanlarla değil, bütünleştirici gerçeklerle inşa edilebilir...
ZAMAN