Kadim dostum Merve Kavakçı İslam ve Saadet Partisi 1. bölge 5. Sıra milletvekili adayı olan Fatma Nevin Gökçe ile İstanbul’da buluştuk.
1999 yılı seçimlerinde yine İstanbul‘dan milletvekili seçilmişken, temsil hakkı gasp edilerek usulsüz bir şekilde görevinden uzaklaştırıldığı süreçte Merve Kavakçı'nın yakınında bulunmuş dostları olarak kendisini ziyaret ettik.
Fatma Nevin Gökçe de Fazilet Partisi il kadın kolları başkanı olarak Merve Kavakçı İslam’ın o zor günlerinde daima yanında ve destekçisi olmuş, bendeniz de basın danışmanlığını yapmış idik.
Fatma Nevin Gökçe, adaylığını “yarım kalmış bir vazifeyi tamamlamak üzere yola çıkmak” şakilinde ifade ederken, bu buluşmanın Merve Kavakçı İslam ile bu noktada bir istişare amacına yönelik olduğunun altını çizdi.
Fatma Nevin Gökçe ve Merve Kavakçı İslam ile geçmişte yaşananlar ve yaklaşan seçimlerdeki başörtülü adaylarla ilgili bir söyleşi yaptık.
-Merve Hanım Milletvekili seçildiğiniz ve sonrasında cereyan eden hadiseler malum. O günden bu yana geçen süre içerisinde verdiğiniz hukuk mücadelesinde geldiğiniz noktayı öğrenebilir miyiz acaba?
M.K. :Son olarak 2007 yılının Nisan ayında Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde açtığım davada haklı bulundum. Mahkeme “Bir milletvekilinin seçme ve çimle hakkının ihlal edildiği” ifade edilerek Türkiye’yi mahkûm etti. Ancak tabi Avrupa insan halkalarına gidebilmek için iç hukuk yollarını tüketmiş oldum.
Şu anda Meclis tutanaklarında Milletvekili olarak görünmüyorum. Her şey arşive kaldırılmış. Meclis albümünde biyografim var ancak orda da fotoğrafım yok. Yani resmi olarak milletvekili kabule dilmiyorum ve hiçbir özlük haklardan faydalanamıyorum.
- Peki, hukuk mücadeleniz haricinde o günlerden bu günlerde neler yapıyorsunuz. Ne gibi meşguliyetleriniz var doğrusu sevenlerin bunu merak ettiklerini düşünmekteyim?
M.K.:99’da benim vekil seçilmemle beraber başörtüsü sorunu uluslararası arenada tanınır, bilinir hale geldi. Meclis'ten çıkarıldıktan sonra Milletin vekili olmaya meclis dışında da devam etmeye çalıştım. Benim için bu anlamda en önem arz eden konu başörtüsü yasağı oldu. Buna paralel olarak da akademik dünyada konunun irdelemesine gayret ediyorum.
Doktora tezimi bu konuda yazdım, kitaplaştırdım. Türkiye’de başörtüsü siyaseti: Post Kolonyal bir okuma, adı altında, Mak Millan’dan çıktı. Akademik yazılar ve kitaplar yazdım. Şu anda George Washington Üniversitesinde uluslararası ilişkiler bölümünde öğretim görevlisiyim. Yeni Akit gazetesinde yazılarımla haftada iki kez Türkiye siyasetine dair düşüncelerimi paylaşma imkânı buluyorum.
-Nevin hanım şu anki adaylığınıza geçmeden önce geçmişe dönük bir değerlendireme de sizden alabilirmiyiz?
N.G.: 1999 genel ve yerel seçimleri yapıldığı dönemde, Fazilet Partisi İstanbul il kadın kolları başkanlığı görevini yürütmekteydim. O dönemde İstanbul’da pek çok başörtülü belediye meclis üyesi adayımız vardı. Ancak tüm teşkilat kademesindeki hanımlar sadece Merve hanımın adaylığına odaklanmıştı. Seçim koordinasyon merkezimizde yoğun bir arazi programı çıkarmıştık. O dönemde programların çoğunu birlikte gerçekleştirdik. Kendisine başkan olarak refakat ederken, ziyaretlerde salon toplantılarında önü alınamaz bir sevgi ve coşku seline birlikte şahit olduk. Salonlarda ve arazide sevinçten gözyaşlarına boğulanlar, sokak ortasında ellerini Sema’ya kaldırıp yakaranlar, kemiklerimiz çatırdatırcasına sarılanlar Merve hanımın mecliste kendilerini temsil edeceğinin heyecanın yaşıyorlardı.
-Tam da burada Merve hanıma sormak istiyorum; siz son seçimlerde pek çok farklı partiden başörtülü milletvekili adayı gösterilmiş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.K: Bunun Türkiye adına bir gelişme olarak görüyorum. Başörtülü kadınların Türkiye’nin bir gerçeği ve parçası olduğu, siyasette de kabul edilir hale gelmiştir. Ancak, seçilemeyecek yerlerden başörtülülerin aday gösterilmesi pratik anlamda partilerin çözüm aramadığını gösteriyor.
-Nevin hanım siz nasıl değerlendirirsiniz?
N.G.: Kadın adaylar hususunda öncelikle şunu ifade etmek isterim. Her alanda samimiyet sınavını en iyi şekilde vermiş olan Milli Görüş hareketi Kadın aday, özellikle de başörtülü kadın aday hususunda büyük bir sıvan vermiş ve ağır bedel ödemiştir. Nitekim Fazilet Partisi de bu sebeple kapatılmıştır ve Merve Hanım da bu süreçte en ağır bedeli ödeyen olmuştur.
Milli Görüş siyasi tarihinde kadın aday konusundaki genel kanaat her zaman“başörtülü aday yoksa kadın aday da yok” anlayışına göre şekillenmiştir. Buna göre eğer kadın aday konacaksa başı açık olması kadar başörtülü olmasının da gereği üzerinde ısrarla durulmuştur.
- Peki, bu güne dönecek olursak başörtülü bir aday olarak seçim çalışmaları esnasında seçmenin size olan tepkisini ne şekilde değerlendirirsiniz?
N.G.:Merve Hanım’ın o dönemde gördüğü teveccühü gördüğümüzü ve benzer hadiseler yaşadığımızı söyleyebilirim. Tabiî ki bazen seçmenler her ne kadar bizim adaylığımızdan heyecan duysalar da Merve Hanımın geçmişte yaşadıklarına atıfta bulunarak “seçilsek bile meclise girip giremeyeceğimiz konusundan, endişelerini dillendiriyorlar. Onlara, “ülkemizde her alanda başörtüsü yasağının hukuki hiçbir dayanağının olmadığını” anlatıyoruz. Din ve vicdan özgürlüğü hakkı ile temsil hakkının zor kullanılarak ihlal edilemeyeceğini belirtiyoruz. Böyle bir eylemin idari ve adli soruşturma gerektiren bir suç olduğunu seçmene hatırlatıyoruz. Bunun üzerine seçmen “yılmadan yorulmadan azim ve kararlılıkla bu duruşu sürdürmemizi takdirle karşıladıklarını” ifade etmektedir.
- Peki Merve Hanım., şayet Nevin Hanım seçilirse meclise girebilir mi? Sizin bu konudaki öngörünüz nedir?
M.K.: Kanuni anlamda hiçbir engel yoktur. Hoş 1999’da da yoktu ki, bu günde yok. Bu konuda iç tüzük çok açık. Ayrıca şunu da ifade edeyim beni vatandaşlıktan attıktan sonra, Anap, MHP ve DSP iç tüzüğü değiştirmek için çok uğraştı. Anayasa komisyonuna tam üç kez bu konuda değiştirme teklifi götürdü ancak yeterli sayıya ulaşamadıklarından değiştirmeyi başaramadılar. Bu bakımdan ben girebileceğine inanıyorum çünkü Avrupa insan hakları mahkemesince konu ile ilgili davada haklı bulunduk. Temsil hakkım geri iade edilmese de bu durum sonraki vekiller için emsal teşkil edecektir.
-Nevin hanım seçildiğiniz taktirde en önemli hizmet politikanız ne olacaktır?
N.G.:Benim en fazla üzerinde durduğum konu aile yapımızın ve işlevinin bozulması hususudur. Aile ve toplumsal saadeti sağlamaya yönelik tedbirler Saadet Partimizin seçim beyannamesinde yer alan öncelikli meselelerden birisidir.
Bu gün aile yapımızı; ekonomik sıkıntılar, iletişim organlarının olumsuz etkileri, eğitim sisteminde uygulanan yanlış politikalar ve manevi eksiklikler tahrip etmektedir. Geldiğimiz noktada Boşanmalar artmış, evlilik ve aile müessesesi önemini yitirmiştir.
Benim hedefim; Milli aile stratejisi geliştirilmesi yönünde. Aile birliğinde sevgi-dayanışma bilincini sağlaması bakımından önemli olduğunu düşündüğüm ahlaki ve manevi değerler, aile eğitimi gibi konuların medyada yer alması gerekmektedir. Ergenlik döneminden başlayarak kız ve erkek evlatlarımıza yönelik aile eğitim okulları açılması, şiddetin önüne -daha oluşmadan- geçilebilmesi noktasında aile danışma merkezleri kurulaması ve ailenin korunması ile ilgili konuların takibi, hizmetlerin tanzimi, tahribatın önlenmesi için gerekli kararların alınması ve tavsiyelerin yapılmasına imkân sağlayacak olan” aile çocuk ve kadınları koruma yüksek kurulu” kurulacaktır. Bu aynı zamanda Erbakan Hocamızın gerçekleşmesini arzu ettiği hususlardan biridir de..
-Merve hanım sizin Nevin hanıma bu noktada tavsiyeleriniz olabilir mi?
M.K.:Duam; Nevin hanım kardeşimizin benim karşılaştığım engellerle karşılaşmadan görevine başlamasıdır. Ve şimdiki dik duruşunu Siyasetin zor dünyasında muhafaza etmesidir. Türkiye’nin Nevin Hanım gibi, uzun yıllar siyasetin içinde yoğrulmuş değerler ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Dolayısı ile bu konuda kendisini samimiyetle desteklediğimi ifade etmek isterim. Onun İstanbul halkı i, Türkiye’miz insanı ve kadınlar için ve elbette kıyafeti ile temsil ettiği başörtülüler için yapacağı çok şey olduğuna inanıyorum. İnşallah bunu hep beraber şahit olacağız.