Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Kutlu Doğum Haftası için Diyarbakır'da duygu dolu konuşma yaptı. Barış sürecinin önemine değinen Görmez, kan dökmenin lanetlendiğine vurgu yaptı. Görmez Said Nursi'nin sözüne de vurgu yaptı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyarbakır Müftülüğü tarafından Kutlu Doğum Haftası kapsamında düzenlenen programında binlerce kişiye hitap etti.
Görmez, bu yıl ki kutlu doğumun konusu olan 'İnsanlık Onuru'nu anlatırken Hz. Muhammed'in (S.A.V) ve sahabelerin hayatından örnekler verdi. Görmez, " Hacer-ül Esved'e eli değdiği için o taşa elini süren hiçbir mümin, eline silah olarak mümin kardeşine doğrultamaz." dedi. Görmez programın sonunda sahneye çağırdığı Başbakan Yardımcısı Atalay, Bakan Eker, BDP'li Altan Tan ve Baydemir ile AK Partili vekillere gül verdi.
Görmez, konuşmasına Diyarbakır'ın Eğil ilçesinde kabri bulunan Hz. Zülkilf ve Hz. Elyesa peygambere selam göndererek başladı. Görmez, "Diyarbakır'da Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman hazretlerine selam olsun. Belki Cennet-ül Baki'den sonra en çok sahabenin metfun olan Diyarbakır'dayız. Efendimizin bu sahabelerine selam olsun. Hicretten 7 sene sonra İslam orduları Diyarbakır'a girdiler. O ordunun bütün neferlerine selam olsun. Anadolu kapılarını rahmet secdesine açan Bursa Ulu Camii'nin kardeşi Diyarbakır Ulu Camii'ye selam olsun. Orada tarihten beri namaz kılana selam olsun." dedi. Stadı dolduran binlerce kişiyi Kürtçe de selamlayan Başkan Görmez, "Sizleri kendi dilinizde. Gelî brano, xwuşk û brano. Şeva we bixêrbe. Xwuda şeva xer bike.(Ey kardeşlerim, bacı ve kardeşler. Geceniz hayırlı olsun. Allah gecenizi hayırlı eylesin.)" diye konuştu.
Peygamber efendimizin insan onuruna büyük önem verdiğini anlatan Görmez, sahabe Zeyd'in İslam ordularının komutanı olmasının onun gözünde bir mahsuru olmadığını kaydetti. Görmez, "Onun gözünde adaleti yerine getirme hususunda kendi kızı Fatıma ile Mahzun kabilesinden Fatma binti Esved arasında bir fark yoktur. Hiç kimse soyundan sopundan renginden dolayı asla hor görülemez. Aşağılanamaz hakir görülemez." şeklinde konuştu.
İNSAN ONURU İDEOLOJİYE FEDA EDİLEMEZ
Cahiliye döneminde kalan bazı şeylerin zaman zaman nüksettiğini anlatan Görmez, bunun Abbasi, Emevi ve Osmanlı'nın yıkılışın da nüksettiğini kaydetti. Görmez, "Diyarbakır'a İslam ordularının geldiği dönemde Sad bin Ebi Vakkas ile Selmani Farisi arasında küçük bir kırgınlık yaşandı. Herkes kendi atalarını saymaya başladı. Sıra Selman-i Farisi'ye gelmişti. Selman, 'Benim İslam döneminde hiçbir atam olmadı. Ben İslamoğlu Selman'ım' dedi. Bunu işiten Hz. Ömer, ben de İslamoğlu Ömerim. Herkes bilsin ki ben Selman'ın kardeşiyim. Evet insan gaye bir varlıktır. Hiçbir insan kendi hayatını insanlık onurunu ayaklar altına alamaz bir ideolojiye feda edemez. İnsan devlet, hukuk değildir. Devlet hukuk insan içindir. Onuru zedeleyen hiçbir şey meşruiyetini İslam ve İslam peygamberinden alamaz." ifadelerini kullandı.
ÇÖPTEN EKMEK TOPLAYAN ÇOCUĞUN, FUHŞA ZORLANIN KADININ ONURU TOPLUMUN ONURUDUR
"Bir insanın onurunu kırmak bütün insanlığını onurunu kırmak gibidir" diyen Görmez, çöplerden yiyecek toplayıp yiyen çocuğun onurunun toplumun onuru olduğunu kaydetti. Görmez şöyle devam etti: "Yetimler kimsesizler çaresizler çocuklar, sokak çocuklarının onuru hepimizin onurudur. Mendil satarak, dilenerek hayatını kazanan kadının onuru hepimizin onurudur. Şiddete tacize töre cinayetlerine fuhşa zorlanan kadınların onuru bütün insanların onuru. Zorla evlendirilen genç kızların onuru hepimizin onurudur. Bizim yediğimizden, giydiğimizden giyemeyen yiyemeyen bizim yanımızda çalışan arkadaşlarımızın onuru bizim onurumuzdur. Suriye, Irak, Arakan da öldürülen insanların onuru bizim onurumuzdur."
İNSAN ONURLUDUR ANACAK GÜNAHSIZ DEĞİLDİR
İnsanın onurlu ve muhterem olduğunu belirten Görmez ancak günahsız ve masum olmadığını kaydetti. Görmez, "Bazen melek insan olarak, bazen şeytanlar insan olarak yaratılmadıkları için hayıflanırlar. İnsan hata yapabilir. Aslolan onda ısrar etmemektir. Nasıl insanların günahı olur. Toplumların günahı olur. Kişilerin hatasına rıza gösterildiğinde zaman toplumsal olur. Tıp kı bugün küresel günahların ortaya çıktığı gibi. Eğer karnını doyurmadığı için bir insan hırsızlık yapmışsa sadece kendisi değil toplum da suçludur. Bir baba maddi sıkıntı nedeniyle ailesini katlediyorsa bütün toplum suçludur. O yüzden çok felaketler yaşandı. Almanya, Bosna'da soykırım uygulandı ve şimdi Suriye'de kardeşler arasındaki kavgayı izliyoruz büyük üzüntüyle. Her günahın bir de tövbesi var. Toplumların da tövbesi vardır. Top yekün hatalarını görmek ve bunda ısrar etmemektir." şeklinde konuştu.
MÜMİN KARDEŞİNE SİLAH DOĞRULTAMAZ
Peygamber sevgisini içinde taşıyan müminin kendisi için istediğini kardeşi için de istemesi gerektiğini anlatan Görmez, şöyle devam etti: "Onun sevgisiyle yanan gönül kin intikam nefret bulundurmaz. Onun sevgisiyle bakan mümin masum bir insanın gözyaşı dökmesine razı olmaz. Hacer-ül Esved'e eli değdiği için o taşa elini süren hiçbir mümin eline silah olarak mümin kardeşine doğrultamaz."
NURSLU SAİD'İN ÇAĞRISINI DİKKATE ALIN
Görmez konuşmasına şöyle devam etti: "Bütün Diyarbakırlı kardeşlerime bizi dinleyen herkese sesleniyorum. Bu haftada hepimiz hırkayı yere koyalım. İçerisini bugüne kadar ülkede kırılan bütün onurları kalpleri koyalım ve hep birlikte Hakkari, Ankara, Edirne'de her birimiz bugüne kadar zedelenen insan onurunu koyalım ucundan tutalım. Ve Kabenin o şerefli köşesine yerleştirelim diyorum. Ey tarihlerin de birbir badireden başarılı geçmiş dik durmuş Diyarbakırlı kardeşlerim Ahmed-i Hani'nin torunları. Hep birlikte ülkemizi eman, selam, adalet, fazilet yurduna dönüştürelim. Öyle bir yurda dönüştürelim ki Şam, Bağdat'ta ölen kardeşlerimize eman olsun. Bu bölgenin yetiştirdiği bir alimin 'milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur' diyor. Evet Nurslu Said'in bu çağrısını tekrar etmek gerekiyordu. Bu topraklarda onuru zedelenen ve kırılan hiçbir insan kalmasın. Hiçbir çocuk, genç kadın erkek kalmasın. Bu topraklarda kalbi kırık hiçbir mümin kardeşim kalmasın."
Diyarbakır Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş ise bugün rüzgarın artık akıcı yakıcı ölüm ateşinin iştahını kabartacak yönde esmediğini belirterek bu ölüm ateşinin sönmeye yüz tuttuğunu söyledi.
Bu seneki temanın insan onuru olduğunu hatırlatan Erdoğmuş, Hz. Peygamber'in yaşamında onurla ilgili kendilerine kelamlar bıraktığını söyledi. Erdoğmuş, Hz. Muhammed'in onurla ilgili şunları söylediğini dile getirdi: "Onur hakikatı söylemektir. Onur nefreti bastırmaktır. Onur hürriyet umurunda çaba göstermektir. Onun başkalarını kendine eşit görmektir. Onur başkasının hakkını da müdafaa edebilmektir. Onur büyüklere hürmet etmektir. Onur söz ve taahhüdünü yerine getirmektir. Onur güçsüzü ezmemek ve korumaktır. Onur insanlarla iyi münasebetleri devam etmek ve ettirmektedir. Onur kibirli olmamak mağrurane dolaşmamaktır." diye konuştu.