Mehmet Akif'in meali yakılsın mı, yayınlansın mı?

Mehmet Akif'in, Cumhuriyetin ilk yıllarında 'Türkçe Kur'an' olarak sunulmasından endişe ettiği için yayınlamaktan vazgeçtiği mealin basılması tartışmalara neden oldu.

Prof. Dr. Bekir Karlığa, 'Herkes 'yakılsın' dediğinden bahsediyor ama öyle bir şey yok' dedi. Gazeteci Ali Bulaç ise vasiyete uyulması gerektiğini savundu.

Mehmet Akif'in çok merak edilen mealinin 25 yıl çekmecede saklandıktan sonra açığa çıkması beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. Mısır'daki yakın arkadaşı Mehmet İhsan Efendi'ye teslim ederken 'Gelirsem üzerinden beraber geçeriz, gelmezsem yakın' dediği mealin Latin harflere daktilo edilmiş tekstlerin uzmanların bakışıyla düzenlenmiş halini Mahya Yayınları okuyucuyla buluşturdu. Fakat bu durum, 'Akif'in yayımlanmasın dediği eserini yayınlamak meşru mu ve bu mealin ilahiyat camiasındaki karşılığı ne?' sorularını da beraberinde geldi. Yazarlar ve ilahiyatçılar meal meselesinde ikiye bölündü. Kimileri yayımlanması çok doğru derken, kimileri de bu mealden daha iyileri olduğunu iddia ediyor.



BUGÜN DAHA İYİLERİ VAR

Akif'in vasiyeti üzerine mealin yakılması gerektiğine inanan Ali Bulaç 'bu mealin yakılması icap ederdi. Vasiyetine uyulmalı, yayımlanmamalıydı' diye belirtiyor. Akif'in mealini yayımlanmadan önce okuyan Bulaç, 'Meali daha önceden parça parça okumuştum. O günün şartlarında iyi bir meal, ama bugün çok daha iyileri var. Günümüzde yapılan meallerin onu aştığını, derinlik ve genişlik getirdiğini düşünüyorum' diyor. Bulaç'ın bu düşüncelerine Prof. Dr. M. Fatih Andı karşı çıkıyor: 'Akif'in vasiyetine rağmen yayımlandı diyenler yanılıyor." Yapılanın yanlış olmadığını belirten Andı şunları söylüyor: "O dönemde vasiyetin edildiği şartlara bakınca, şairin endişelerini görünce günümüzde böyle korkuların kalmadığını anlıyorsunuz. Onun endişelendiği şartlar ortadan kalktığına göre meali yayınlamakta bir beis yok. Akif bugün yaşasa ne olurdu derseniz. O da üzerinde yaklaşık on yıl çalıştığı eserinin yayımlanmasını isterdi. Akif bir sanatkardır ve sanatkar eserini ürettikten sonra artık o onun malı değildir, milletindir.' Recep Şentürk tarafından ortaya çıkarılan meale 'Bir Güzel'in Takdimi' başlığıyla giriş yazan Hayrettin Karaman ise konuyla ilgili görüşlerini şöyle sıralıyor: 'Bugün Merhum Mehmet Akif derecesinde Arapça ve Türkçeye ve İslami ilimlere hakim kimse yoktur. Dolayısıyla bu eser kaybolmuş olsaydı bizim kültürümüz çok önemli bir eseri kaybetmiş olacaktı. Bu bizim için büyük bir kazanç. Yayımlanmasını elbette destekliyorum.'

MEAL AKİF'İN DEĞİL

Bir dönem, damadı Ömer Rıza Doğrul'un Akif'in mealini kendi ismiyle yayımladığının altını çizen Kur'ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli'nin yazarı Süleyman Ateş ise mealin Mehmet Akif Ersoy'a ait olmadığını iddia ediyor. Ateş, 'Mehmet Akif'in meali yakılmıştır, şahidi de Ekmelettin İhsanoğlu'dur' diyen Ateş, yeni yayımlanan meali ise henüz okumamış.

'MUTLAKA YAKILSIN' DEMEDİ

Tartışmalara en ilginç yorum ise Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Mütevelli Heyeti'nden Prof. Dr. Bekir Karlığa'dan geldi. 'Herkes Mehmet Akif'in 'yakılsın' dediğinden bahsediyor ama öyle bir şey yok. 'Geri gelmezsem' yakılsın demiş. Yani mealin eksiklerini tamamlayacaktı. İhsan Efendi de ikinci nüshayı çıkardı ve Akif'inkini bir kenara bıraktı. Yani Akif'in vasiyetine ters çıkma diye bir şey yok' diyen Karlığa, bir hazinenin bulunmasının sevincini yaşadığını belirtiyor. Tamamının bulunmasını temenni eden Karlığa, mealin Türk edebiyatı açısından da zengin ve kıymetli bir eser olduğunun altını çiziyor. (Yeni Şafak)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri