Kahramanmaraş Sanayi ve Ticaret Odası'nın tertip ettiği Para Politikaları konulu konferansta Türkiye ekonomisini değerlendiren Durmuş Yılmaz, fiyat istikrarının önemine işaret ederken, "Fiyat istikrarı yenmez içilmez. Yenilen içilen mobilyadır tüketilen mobilyadır çoraptır gömlektir elbisedir. Refah bunlarla ortaya çıkar. Ancak fiyat istikrarı bunlarla ortaya çıkıyor. Fiyat istikrarı olmanda bunlar olmuyor. Dolayısıyla fiyat istikrarının içerisinde bütün bunlar var. İstihdam da var büyüme de var ihracat da var her şey var. Tarlayı ne kadar ekime hazır ederseniz daha fazla ürün alırsınız. MB'nin yaptığı budur. Tarlayı nadas etmek, ekime hazırlamak ve sizin daha iyi bir ürün almanız için bir ortam hazırlamaktır." ifadelerini kullandı.
Küresel krizdeki 2009'un ortalarında başlayan toparlanma eğiliminin 2010 yılının ilk yarısında devam ettiğinin altını çizen Yılmaz, şu saptamalarda bulundu:
"Yılın ikinci yarısında bozulan risk göstergeleri gelişmiş ülkelerdeki iktisadi verilere göre beklentilerin daha iyi gelmesi sonucunda bir miktar toparlamıştır. Küresel ekonomideki toparlanma sinyallerine rağmen gelişmiş ülkelerin bankacılık sistemlerine ilişkin yüksek işsizlik oranlarıyla kamu maliyesine ilişkin belirsizlikler risk iştahını azaltmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki bankalarla ilgili sorun şudur. Şuanda biliyorsunuz Uluslararası Ödemeler Bankası'nda bankaların sermaye yeterlilik oranları ile ilgili birtakım düzenlemeler yapıldı ve açıklandı. Burada ortaya konan sermaye yeterlilik -yüzde 8- rakamı değişmedi. Peki değişen nedir? 8'in kompozisyonu değişti. Dış taleplere bakacak olursak küresel ekonomideki toparlanmaya ilişkin belirsizlikler Türkiye'yi olumsuz etkileme riski taşıyor. İhracatımızın önemli bir kısmını AB gibi krizden göreli olarak en fazla etkilenen ülkelere yönelik olması ve ihraç ürünlerimizin küresel ekonominin bölgesel hareketlere duyarlı olması kriz süresince Türkiye'nin krizden dış ticaret kanalıyla etkilenmesine neden oluyor.
Türkiye 2010 yılında dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer almıştır. Türkiye'nin bu performansını 2011 yılında da devam ettirmesi beklenmektedir. Bugünkü paradigmada bir yanlışlık yapmadan mevcut kazanımlarımızı sürdürürsek.
Türkiye'nin gayri safi yurt içi hâsılası yılın ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 10,3 büyüyerek kriz öncesi düzeyine geri dönmüştür. Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğindeki güçlü büyümenin ardından daha önemli bir toparlanma eğilimine girdiğini göstermektedir. Kriz öncesi ekonomimizin ulaştığı seviyeyi 100 kabul ederek ondan sonra nasıl bir gelişme olduğunu göstermek istedik. Nominal olarak bu kriz ikinci çeyrek itibariyle ekonomimiz kriz öncesi seviyesinin üzerine çıkmıştır. Ancak şemalandırıldığında gördüğünüz gibi 100 olan endeks rakamı 99,3'dür. Az bir fark söz konusudur. Bu rakamlar bize Türkiye'nin krizden çıktığının iaretidir. "