Mazlumder’den aydınlara mektup!

Mazlumder tarafından kaleme alınan “Sivil Anayasa İstiyorum” kampanyası adı altında sivil toplum örgütlerine, kanaat önderlerine ve gazetecilere mektup gönderildi.

Mazlumder’den aydınlara mektup!

 

MAZLUMDER’DEN SİVİL TOPLUM MECLİSİ ÇAĞRISI

 

Mazlumder tarafından kaleme alınan ve proje koordinatörlüğünü insan hakları savunucusu Mehmet Alkış’ın yaptığı “Sivil Anayasa İstiyorum” kampanyası adı altında sivil toplum örgütlerine, kanaat önderlerine ve gazetecilere mektup gönderildi.

 

Mazlumder, mektubunda, dünyadaki Kurucu Meclis ve Konvansiyon uygulamalarına paralel özelliklere sahip “Sivil Toplum Meclisi” adıyla bir çalışma grubunun hazırlanması talebinde bulundu.

 

Söz konusu metinde kanaat önderleri, sivil toplum temsilcileri ve gazetecilere “büyük uzlaşmanın” gerçekleşmesine destek vermeleri çağrısında bulunan Mazlumder, herkesi sivil anayasa konusunda sorumluluk almaya davet etti.

 

MAZLUMDER’DEN SİVİL ANAYASA İÇİN 2. HAMLE

 

Mazlumder GYK üyesi Mehmet Alkış, daha önce de yeni sivil bir anayasa talebinde bulunmuş ve bunun için kurucu meclis gibi çalıştırılacak şekilde geniş katılımlı bir sivil toplum meclisi oluşturma önerisi getirmişti.

Mazlumder tarafından 2. bir hamle yapılarak, sivil toplum kuruluşları, farklı din temsilcileri, Türkiye’de yaşayan etnik grupların temsilcileri, sosyal gruplar ve diğer tüm kesimlerden geniş katılımlı bir çalışma grubu oluşturularak sivil toplumun sürece katılması sağlanmalı çağrısında bulunuldu.

 

İşte o çağrı metninin yer aldığı mektup:

 

Temel sorunların çözümü için ortak mutabakatla “Toplumsal Sözleşme” niteliğine sahip bir “Anayasa”nın hayata geçirilmesi gerektiği, konunun tarafı olan tüm kesimlerin ortak görüşü haline gelmiş bulunmaktadır. Bir arada yaşama iradesi, ancak böyle bir metin etrafında belirleyici ve geçerli bir eksene oturabilir.

Çok kritik aşamaları atlatmış olan toplumun sorunlarının birikerek kronik bir hal almış olması, telafi edilemez risklerle karşılaşma ihtimalinin bulunması, çözümsüzlükten beslenenlerin her an harekete geçmesinin imkân dâhilinde olması gibi nedenlerle süreç son derece kırılgan unsurlar barındırmaktadır. Bundan dolayı, Yeni Anayasanın hazırlanıp yürürlüğe girmesi; acil, öncelikli, önemli ve ertelenemez bir konu haline gelmiştir.

Siyasi iktidar, takvimin sıkışıklığı nedeniyle, yeni Anayasanın ancak seçimden sonra ele alınabileceğini açıklamıştır. Partilerin yeni Anayasa ile ilgili görüşlerini seçim kampanyasında halka götürmelerini ve bunun üzerinden seçmen desteği talep etmelerini önermiştir.

İlk bakışta olumlu görünen bu yaklaşımın, bir takım riskler taşıdığı da gözden kaçırılmamalıdır. Şöyle ki:

Seçimde kutuplaşmanın artma ihtimali, seçim sonrasında mutabakatın zorlaşmasına yol açabilir.

Seçim sonuçlarının yeni bir Anayasa için uygun zemin oluşturacağı kesin olarak belli değildir.

Bir çatışma ortamı ve benzeri beklenmedik gelişmeler süreci sabote edebilir.

Erteleme, konunun aciliyeti ile mütenasip düşmemektedir.

Kimi kesimler, seçim sonrası tutum değiştirebilir.

Hal böyle olunca:

Tıkanmayı ve olumsuz gelişmeleri önlemek,

Toplumun kolaycılığa sığınmadan meselesine sahip çıkmasını sağlamak,

Devlet’in belirleyiciliği yerine, Toplumu belirleyici ve etkin konuma yükseltmek,

Toplumsal iradenin bürokratik oligarşinin çarklarında erimesine izin vermemek,

Her şeyi Devlet gücüyle çözmek yerine, topumun da sorumluluk almasına zemin oluşturmak,

Tepeden inmeci yaklaşım yerine, taban baskısını harekete geçirmek,

Seçim sonrasına uzlaşmayla oluşturulmuş hazır bir metinle girmek,

Konunun daha da ertelenmesi, ötelenmesi ve geri adım atılmasını önlemek,

Çözümden yana olanların elini güçlendirmek için… “acil, öncelikli, önemli ve ertelenemez”  olan konunun çözüm yoluna girmesi, “Sivil Toplum”un sürece müdahil olması ve inisiyatif alması ile ancak mümkün olabilir.                                                               

Bu amaçla; Sivil Toplum Kuruluşları, Farklı Din Temsilcileri, Türkiye’de Yaşayan Etnik Grupların Temsilcileri, Sosyal Gruplar ve diğer tüm kesimlerden geniş katılımlı bir çalışma grubu oluşturularak “Sivil Toplum”un sürece katılması sağlanmalıdır. Dünyadaki  “Kurucu

Meclis” veya “Konvansiyon” uygulamalarına paralel özelliklere sahip “Sivil Toplum Meclisi” adıyla bir çalışma grubunun zaman kaybetmeden oluşturulması büyük önem taşımaktadır.

Yapılacak bu çalışma ile; toplumun daha duyarlı bir konuma gelmesi, toplumun ve siyasetin yeni bir ufuk kazanması, iç barışın güçlenmesi, toplumsal diyalog ve uzlaşmanın kökleşmesi, temel haklar ve özgürlüklerin önünün açılması sağlanmış olacaktır.

Aynı zamanda “Sivil Toplum”; hazırlayacağı Anayasayı “Siyaset” in, yani TBMM’nin onayına sunacağından, iki kesim hem sürece katılmış olacak, hem de sürecin dışında kalmamış olacaktır. Böylece bütün toplum, dolaylı veya doğrudan “Toplumsal Sözleşme”nin tarafları olarak önemli bir misyon ifa etmiş olacaklardır. 

Bu çağrının ortaya koyduğu çerçeveyi önemli gören herkesin, bu çalışmanın başlatılmasına katkıda bulunmasına ihtiyaç vardır. Sivil Toplum Gruplarının ve kamuoyunun duyarlılığını arttırmada etkili bir role sahip bulunan medyanın ve köşe yazarlarının bu büyük uzlaşmanın gerçekleşmesine destek vermesi tarihi bir misyonun ifasıdır. Bu yolda göstereceğiniz çaba büyük bir değer ve anlam barındırmaktadır.

 

Başak Medya Ajans

Gündem Haberleri