Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın Tam Gün Yasası'nı iptal kararına Sakarya'da tepki gösterdi. Erdoğan, "Bir basın açıklamasından hareketle Tam Gün Yasası hakkında 24 saatte iptal kararı veriyor Danıştay. 24 saatte... Ya 30 ayda karar veremediğini herhangi bir konuda şimdi kalkıyorsun 24 saatte bu kararı nasıl veriyorsun?" dedi.
Başbakan Erdoğan, Sakarya'da düzenlediği mitingin ardından Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin Reisoğlu Tesisleri'nde düzenlediği iftar programına katıldı.
Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, bazı yargı kararlarının ülkeye ciddi orandan kaynak kaybettirdiğini vurguladı.
Erdoğan, "Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kimi kararları bizi çıldırtmıştı. 1992 veya 93 Telekom özelleştiriliyor. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi engelliyor. O zamanki değer baktığımızda Türkiye bu tavırlardan dolayı 25 milyar dolar kaybetti. O dönemde Türkiye'nin dış borcundan daha fazla, Türkiye'nin bütçesine yakın bir miktar. İdeolojik yaklaşımlar nedeniyle Türkiye çok ciddi bir kaynak kaybına uğradı." dedi.
"24 SAATTE NASIL KARAR ALIYORSUN?"
Başbakan Erdoğan, günümüzde de ideolojik tavırlarla alınan bazı yargı kararlarının ülkeye kaynak kaybettirdiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Danıştay'ın bizim dönemimizde bazı yatırımlara karşı takındığı ideolojik tavır, ülkemize ciddi miktarda kaynak kaybettirdi. İzmir Alsancak Limanı'nı örnek veriyorum. 30 ay oyaladılar ve 30 ayda maalesef kararı geciktirdiler. Ve 1,5 milyar dolar kaybettik.
Ama öbüt tarafta, Tam Gün Yasası biliyorsunuz. İstiyoruz ki hastanelerdeki doktorlarımız full çalışsın. Beyefendiler 'hayır' diyor. Ve şu anda büyük ölçüde hamdolsun yüzde 80-85 devlet hastanelerinde doktorlarımız Tam Gün Yasası'nı kabul etmiş vaziyetteler. Fakat malum bir grup, dernek, birlik neyse Danıştay'a müracaat ile; ya daha Sağlık Bakanlığı kararını açıklamamış, ne yapacağını söylememiş, sadece sitesinde bir basın açıklaması...
Bu basın açıklamasından hareketle Tam Gün Yasası hakkında 24 saatte iptal kararı veriyor Danıştay. 24 saatte... Ya 30 ayda karar veremediğini herhangi bir konuda şimdi kalkıyorsun 24 saatte bu kararı nasıl veriyorsun? Bunu da söylediğimiz zaman diyorlar ki 'Başbakan sen siyasetçisin hukuk işine karışma'. Ne demek ya? Bu beni yaralıyor. Ben yürütmenin başıyım şu anda. Bu işi kovalamak zorundayım. Çünkü bu hastaneleri sen yönetmiyorsun, bu hastaneleri biz yönetiyoruz. Halkımıza hesabı biz veriyoruz. Orada beli iki büklüm oraya gelen vatandaşımın halinden ben acı duyuyorum, sen duymuyorsun."
"HALA İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞ OLANLAR VAR"
Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz artık hastane kuyrukları sona ersin istiyoruz. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmış bir Türkiye diyoruz. Bu böyle olacak. Yoksa oraya kuyrukları diz, eczane yok, ilaç yok, orada kıvrım kıvrım kıvransın, ee ondan sonra da modern Türkiye, nerede modern Türkiye ya..."
Hastanelerde son yıllardaki düzenlemeler dikkat çeken Erdoğan, "Ha bitti mi iş, bitmedi. Hala insanlıktan nasibini almamış olanlar da yok değil, var. Çok şikayetler alıyoruz, onların da üzerine gidiyoruz. Gideceğiz. Çünkü sağlık denilen olayın dalga geçilecek tarafı yok. çok eksiğimiz, açığımız var. Bu mesele aslında insani, ahlaki bir mesele. Olaya böyle bakılması lazım. Ama ağır oluyor. Kardeşim yarası olan gocunur. Sen görevini tam yapıyorsan ben seni alkışlarım. Hayatım boyunca da Allah razı olsun derim. Filanca hastane öyle bir doktor vardı ki, sormayın; adam ne gurur ne kibir." şeklinde konuştu.
"ER KİŞİ NİYETİNE DEYİP GÖMECEKLER"
Erdoğan, "Ya bu mevkiye niye geldik? Biz bu milletin hizmetkârı olamaya geldik, efendisi değil. Bunu yapmamız lazım. Bu kurumlarda görev yapan arkadaşların ne iş yaparlar. Hepimiz hizmetkarız. Hangimiz buralarda kalıcıyız. Geldik, gidiyoruz, gideceğiz. Böyle afra-tafra yapmaya ne gerek var? Kalıcı değiliz, gidiciyiz. Hepimizi bir gün o musalla taşına getirecekler, koyacaklar. Kimseye ne cumhurbaşkanı, ne başbakan, ne bakan, ne milletvekili niyetine diyecekler; er kişi niyetine diyecekler. Mezara gömecekler.
Öyleyse bu havayı atmanın manası ne? Gökubbede hoş bir sada bırakmak. Bunu yapmak lazım. Onun için 'Bu hükümet başarılı olmasın da Türkiye'ye ne olursa olsun'. Böyle bir tavır olmaz. Biz söylüyoruz; bizim partimiz kaybetsin; ama ülke kazansın. Bizim derdimiz bu. Takdir millette. Benim miletime kimsenin 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' demeye hakkı yok. Unutmasınlar ki o 'bidon kafalı' dedikleri o 'göbeğini kaşıyan' dedikleri millet feraseti ile onların çok üstündedir."
CİHAN