‘Madem ki Ermenisin o halde ölmelisin...’
Vatan Gazetesi’nde gördünüz, görmediyseniz mutlaka bulun görün Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ın sorguda nasıl ağırlandığını.
Yakalandığında da jandarma mensupları ve polisler Türk bayrağı önünde birlikte ‘’Hatıra Fotoğrafı’’ çektirmek için yarışmıştı.
Eski İstanbul hatırası fotoğrafları gibi, bu kez konu farklı, suikastçi hatırası.
Sorgu fotoğrafları da o kadar vahim.
Ogün Samast sorguda onur konuğu gibi ağırlanmış.
Çay ikram edilmiş, kendisiyle ilgili haberleri gazetelerin nasıl verdiğini görmesi için günlük gazete servisi yapılmış.
Büyük bir ihtimalle daha az ceza alması için nasıl ifade vermesi gerektiği de anlatılmıştır.
Devir eski devir olsa, Mehmet Ali Ağca gibi cezaevinden elini kolunu sallayarak kaçması da sağlanırdı.
Onun ağa babası askerlerdi, bu ortak yapım.
‘’Pis bir Ermeni!’’ olarak topluma lanse edilen bir gazetecinin, genç bir tetikçi tarafından kamu görevlilerinin işbirliğiyle öldürülmesi yapımı.
‘’Hepimiz Ermeniyiz’’ diyerek yürüyen yüzbinlere, kamu görevlisinin verdiği ortak bir yanıt aslında: ‘’Hepimiz Ogün’üz, hepimiz katiliz.’’
Mahkemenin bu kamu görevlilerinin üstüne gitmekteki gönülsüzlüğü, bu ruh ve düşünce halinin tüm devlet yapısına sindiğinin açık bir göstergesi.
Cinayeti herkes biliyor, katillerini, planlarını, silahlarını biliyor ve bir insan ölüyor.
Kimse hesabını sormuyor.
Çünkü o kurşunun millet ve devlet adına atıldığına inanılıyor.
Bu ülkede onlar şereflidir.
Bir zamanlar bir başbakan bize böyle demişti.
“Her bir şehit için 5 Kürt öldürülmeli” konulu gazete yazısını ifade özgürlüğü sayılmıştı yüksek yargı tarafından, Hrant Dink’in öldürülmesi de ‘’soykırım’’ ısrarı ağır tahrik sayılıp beraat verilebilir.
Türkiye’de yargı düzeni böyle ne yazık ki.
Ülkemizde kamu düzeninin ne kadar geri, çağdışı ve şovenist bir anlayışa sahip olduğunun açık göstergesi bir olay.
Bir vatan hainini öldüren Türk genci kahramandır.
Şimdi bu polislere de göstermelik bir soruşturma açılır ve İçişleri Bakanlığı’nda da aynı yaklaşım hakim olduğundan, o da örtbas edilir.
‘’Madem ki Ermenisin, o halde ölmelisin.’’
Böyle özetlenebilir yaklaşım.
1915’te yaşananlarla yüzleşmekten ısrarla kaçınmanın toplumu nasıl hastalıklı hale getirdiğini, katillere kahraman muamelesi yapılmasına yolaçtığını görmeyenler, yeni nefret tohumları ekiyorlar aslında.
Yeni kuşakları da ‘’Biz en güçlüyüz, en haklıyız, en temiziz’’ mantığıyla yetiştiriyor, inkarcı zihniyeti güçlendiriyor.
Zaten buna karşı çıkanları da tehcir ederiz diyoruz, bir kuşak sonra tehcir listesini genişletiriz sadece.
Kendini demokrat görenin bile bulduğu çözüm yolu bu olunca, ortak cinayetleri önlemek çok güç.
Bu toplumda Öteki’ni imha etmek isteyen çok katil adayı var çünkü.
Acısı hepsi de müthiş bir dayanışma içinde.
Bu toplumu sadece anayasa değişikliğiyle daha çağdaş, demokrat mümkün olamaz herhalde.
Zaten ona bile izin vermiyorlar herhalde.