Şeytan taşlama ve terlik problemi!
Milyonlarca hacı, Arafat ve Müzdelife'den sonra iki gündür Mina'da geceliyor.
Amaç şeytanı taşlamak ve bu süre zarfında ibadette bulunmak.
Mina vadisi çadırlarla "beyaz gelincik tarlası" gibi.
Büyük bir altyapı kurulmuş.
Takdir etmemek mümkün değil.
Ancak bir organizasyon içerisinde hacca gelmeyenler, buralarda kalamıyor.
Onlar yol boyunca çadırlar kurmuş.
"Meşakkat" onlar için karşılaştırılamaz kadar büyük.
Bazı hacılar da çadırlarını Mina tepelerine taşımış.
Zirvedeki dua eden insan siluetleri gerçekten etkileyici...
***
"Büyük şeytan, orta şeytan ve küçük şeytan"ın olduğu bölgeye "Cemerat" deniyor.
Hacılar sırasıyla bunlara 7'şer taş atıyor.
Hazreti İbrahim'in şeytanı alt etmesini temsilen ya da tekraren...
Bir bilenme oluyor!
Bundan böyle imtihan daha çetin geçecek demektir.
Geçmişte taşlama sırasında çok acı kazalar oluyordu.
Çok sayıda can kaybı yaşanıyordu.
Bu yıl bu sorunun çözümü için de büyük adım atılmış.
İzdihama sebebiyet vermeyecek şekilde dört katlı bir güzergâh oluşturulmuş.
Suud yönetimi bunun için bir milyar doların üzerinde harcama yapmış.
Gerçekten takdire şayan.
En kalabalık saatte bile artık rahatlıkla taşlama vazifesini ifa edebiliyorsunuz.
***
Hacıların hayatını daha da kolaylaştıracak bir proje daha başlamış durumda.
Arafat-Müzdelife-Mina hattını kapsayan hızlı tren çalışması...
Yol boyunca viyadüklere dikilen direkleri görüyorsunuz.
2010'da bitmesi ve maliyetinin 2 milyar doları bulması bekleniyor.
Bittiğinde, milyonlarca insanın nakil sorunu en aza inmiş olacak.
İzdiham kalkacak ya da önemli bir rahatlama sağlanacak.
Şeytan taşlama için Mina'da konaklama süresi, bayramın üçüncü günü öğleden sonra taşlama işlemini gerçekleştirdikten sonra bitiyor.
Hacc menasıkı ve rükünleri sona ermiş oluyor.
***
Geriye "veda tavafı" kalıyor.
Buruk şekilde Kâbe'yi son kez tavaf etmek.
Tekrar tekrar görmeyi dilemek.
Kâbe, milyonlarca hacıyı bağrına basan kutsal mekân...
Daha rahat tavafa elverişli hale getirebilmek için genişletme çalışmaları sürüyor.
Safa ve Merve arasında son kat da ilk kez bu yıl hizmete girdi.
Yine, Safa ve Merve arasında hasta ve yaşlılar için yürüyen bant hizmeti de konulmuş.
***
Bütün bu güzelliklerin yanı sıra, hacıların Kâbe'de yaşadığı "terlik problemi"ne de işaret etmekte fayda var.
Eminim, hac çalışmalarını yürüten yetkililer sorunun boyutunun farkında olsalardı, onu da çok rahatlıkla çözerlerdi.
Hacılar, Kâbe'yi ziyaretleri sırasında terlik veya ayakkabıları raflara koyuyorlar.
Ancak bu rafların iki tarafı açık.
Bir taraftan terliğini ileri iten diğer taraftakini farkında olmadan düşürüyor.
Bir süre sonra ayakkabılıkların etrafında büyük bir ayakkabı ve terlik yığını oluşuyor.
İşte ne oluyorsa o anda oluyor.
Kâbe'de görevli yeşil kıyafetli hizmetliler, gelip dökülen bu ayakkabı ve terlikleri toplayıp torbalara dolduruyor.
Sonra da bunları alıp çöpe atıyorlar.
Hacılar döndüğünde terlik veya ayakkabılarını bulamıyor.
Kâbe'de "sirkat" olduğu suizannına kapılıyorlar.
Oysa terliklerini görevliler bizzat atıyor.
Bu temizlik işlerinden birine denk geldiğim için, binlerce ayakkabının atılışına şahit oldum.
Terliği atılanlar, ya başkasının terliğini alıyor ya da yalınayak dönmek zorunda kalıyor.
Bu sebeple birçok hacı, namaz ya da tavaf sırasında terlik veya ayakkabılarını ellerinde, bellerinde taşıyorlar.
Yetkililer, iç güvenlik kameralarından binlerce hacının nasıl mağdur edildiğini çok rahat görebilirler.
Çözümü aslında çok basit.
Sadece büyüklüğünün farkında değiller.
Herkese kilitli dolaplar ya da tek ayakkabılı dolaplar bu sıkıntıyı tamamen giderir.
Hacıların hayatlarını kolaylaştırmak için milyarlarca dolar harcayan yönetimin bu sorunu da koyalıkla çözeceğini umuyorum.
Kâbe'ye bu kadarcık sıkıntı bile yakışmaz diye düşünüyorum.
İnşallah çözülecektir de...
Erhan BAŞYURT - BUGÜN
Milyonlarca hacı, Arafat ve Müzdelife'den sonra iki gündür Mina'da geceliyor.
Amaç şeytanı taşlamak ve bu süre zarfında ibadette bulunmak.
Mina vadisi çadırlarla "beyaz gelincik tarlası" gibi.
Büyük bir altyapı kurulmuş.
Takdir etmemek mümkün değil.
Ancak bir organizasyon içerisinde hacca gelmeyenler, buralarda kalamıyor.
Onlar yol boyunca çadırlar kurmuş.
"Meşakkat" onlar için karşılaştırılamaz kadar büyük.
Bazı hacılar da çadırlarını Mina tepelerine taşımış.
Zirvedeki dua eden insan siluetleri gerçekten etkileyici...
***
"Büyük şeytan, orta şeytan ve küçük şeytan"ın olduğu bölgeye "Cemerat" deniyor.
Hacılar sırasıyla bunlara 7'şer taş atıyor.
Hazreti İbrahim'in şeytanı alt etmesini temsilen ya da tekraren...
Bir bilenme oluyor!
Bundan böyle imtihan daha çetin geçecek demektir.
Geçmişte taşlama sırasında çok acı kazalar oluyordu.
Çok sayıda can kaybı yaşanıyordu.
Bu yıl bu sorunun çözümü için de büyük adım atılmış.
İzdihama sebebiyet vermeyecek şekilde dört katlı bir güzergâh oluşturulmuş.
Suud yönetimi bunun için bir milyar doların üzerinde harcama yapmış.
Gerçekten takdire şayan.
En kalabalık saatte bile artık rahatlıkla taşlama vazifesini ifa edebiliyorsunuz.
***
Hacıların hayatını daha da kolaylaştıracak bir proje daha başlamış durumda.
Arafat-Müzdelife-Mina hattını kapsayan hızlı tren çalışması...
Yol boyunca viyadüklere dikilen direkleri görüyorsunuz.
2010'da bitmesi ve maliyetinin 2 milyar doları bulması bekleniyor.
Bittiğinde, milyonlarca insanın nakil sorunu en aza inmiş olacak.
İzdiham kalkacak ya da önemli bir rahatlama sağlanacak.
Şeytan taşlama için Mina'da konaklama süresi, bayramın üçüncü günü öğleden sonra taşlama işlemini gerçekleştirdikten sonra bitiyor.
Hacc menasıkı ve rükünleri sona ermiş oluyor.
***
Geriye "veda tavafı" kalıyor.
Buruk şekilde Kâbe'yi son kez tavaf etmek.
Tekrar tekrar görmeyi dilemek.
Kâbe, milyonlarca hacıyı bağrına basan kutsal mekân...
Daha rahat tavafa elverişli hale getirebilmek için genişletme çalışmaları sürüyor.
Safa ve Merve arasında son kat da ilk kez bu yıl hizmete girdi.
Yine, Safa ve Merve arasında hasta ve yaşlılar için yürüyen bant hizmeti de konulmuş.
***
Bütün bu güzelliklerin yanı sıra, hacıların Kâbe'de yaşadığı "terlik problemi"ne de işaret etmekte fayda var.
Eminim, hac çalışmalarını yürüten yetkililer sorunun boyutunun farkında olsalardı, onu da çok rahatlıkla çözerlerdi.
Hacılar, Kâbe'yi ziyaretleri sırasında terlik veya ayakkabıları raflara koyuyorlar.
Ancak bu rafların iki tarafı açık.
Bir taraftan terliğini ileri iten diğer taraftakini farkında olmadan düşürüyor.
Bir süre sonra ayakkabılıkların etrafında büyük bir ayakkabı ve terlik yığını oluşuyor.
İşte ne oluyorsa o anda oluyor.
Kâbe'de görevli yeşil kıyafetli hizmetliler, gelip dökülen bu ayakkabı ve terlikleri toplayıp torbalara dolduruyor.
Sonra da bunları alıp çöpe atıyorlar.
Hacılar döndüğünde terlik veya ayakkabılarını bulamıyor.
Kâbe'de "sirkat" olduğu suizannına kapılıyorlar.
Oysa terliklerini görevliler bizzat atıyor.
Bu temizlik işlerinden birine denk geldiğim için, binlerce ayakkabının atılışına şahit oldum.
Terliği atılanlar, ya başkasının terliğini alıyor ya da yalınayak dönmek zorunda kalıyor.
Bu sebeple birçok hacı, namaz ya da tavaf sırasında terlik veya ayakkabılarını ellerinde, bellerinde taşıyorlar.
Yetkililer, iç güvenlik kameralarından binlerce hacının nasıl mağdur edildiğini çok rahat görebilirler.
Çözümü aslında çok basit.
Sadece büyüklüğünün farkında değiller.
Herkese kilitli dolaplar ya da tek ayakkabılı dolaplar bu sıkıntıyı tamamen giderir.
Hacıların hayatlarını kolaylaştırmak için milyarlarca dolar harcayan yönetimin bu sorunu da koyalıkla çözeceğini umuyorum.
Kâbe'ye bu kadarcık sıkıntı bile yakışmaz diye düşünüyorum.
İnşallah çözülecektir de...
Erhan BAŞYURT - BUGÜN