İsrail, 5 Haziran 1967'de başlattığı, Filistinlilerin "Nekse" (Toprak Kaybetme Günü) adıyla andığı 6 Gün Savaşı'nın sonunda Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni işgal etmiş, 300 bin Filistinli işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden zorla göç ettirilmişti.
Üzerinden 57 yıl geçen Nekse sırasında Filistinlilerin büyük çoğunluğu Ürdün'e göç etmek zorunda bırakılmıştı.
Ürdün'ün kuzeyinde yer alan ve halk arasında "Gazze Mülteci Kampı" olarak da bilinen Ceraş kentinde Nekse'nin tanıkları da yaşıyor.
Yaklaşık bir kilometrekarelik alandaki kampta, Gazze Şeridi'nden ayrılan yaklaşık 35 bin Filistinli mülteci yaşıyor.
Filistinli mülteciler, AA muhabirine özellikle 7 Ekim'den sonra Filistin meselesinin yeniden gündeme gelmesine ve Filistin'i devlet olarak resmen tanıyan ülkelerin sayısındaki artışa işaret ederek Filistin'e dönüş umutlarının bitmediğini ifade ediyor.
- "Kurtuluş adım adım gelir"
Kampta yaşayan 85 yaşındaki Filistinli Abdullah Hüseyin Ali Ebu Eşref, Filistin'in devlet olarak tanınmasının çeşitli ülkelerdeki Filistin halkının istikrarlı duruşunun yansıması olduğunu dile getirdi.
"Filistin devletinin tamamına, tüm topraklarına yeniden dönmek istiyoruz." diyen Ebu Eşref sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası vaatler ve garantiler olması halinde ülkemize döneceğiz. Kurtuluş adım adım gelir ve biz bu umutla yaşıyoruz. Dünya bize vatanımızda yaşam imkanı, güç ve kararlılık sağlarsa geri döneceğiz.
Birkaç gün sonra döneriz ümidiyle göç ettik. Bu kadar zaman geçeceğini tahayyül etmedik. İsrail bizi kendi halimize bırakmadı, bizi öldürüp sonumuzu getirmek istiyor."
- "Kim vatanını istemez ki"
Ürdün'e göç eden Filistinli 80 yaşındaki Abdullah Süleyman Ebu Haydar da Filistin'e dönmek istediğini dile getirdi.
Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yaşananlardan sonra bazı ülkelerin Filistin'i tanımaya başladığına işaret eden Ebu Haydar, Hamas'ın Filistin'e bağlı kaldığı görüşünü ifade etti.
Ebu Haydar, "Aksa Tufanı'ndan sonra ülkeler Filistin'i tanımaya başladı. Filistin'e dönmeyi çok isterim; kim kendi vatanını istemez ki." diye konuştu.
- "7 Ekim sonrası Filistin'e ilgi arttı"
Yasir Musa Dekas (71) ise 7 Ekim'den sonra Filistin'e ilginin arttığını, Filistin meselesinin yeniden görünür olduğunu ve gündeme getirilmeye başladığını vurguladı.
Dekas, Filistin halkının yıllardır yaşananları unutmadığını, bu meselenin nesilden nesile devredildiğini söyledi.
Son dönemde Filistin'i tanıyan ülkelerdeki artışa işaret eden Dekas, göz yaşları içinde "Artık Filistin'e döneceğiz." dedi.
- "Filistin meselesine dair Batı'da farkındalık oluştu"
İbrahim Ebu İyad (64) da 7 Ekim'den sonra Filistin meselesinin uluslararası platformlarda gündeme geldiğini, Batı halklarında bu konuya ilişkin farkındalık oluştuğunu, meselenin hakikatine ilişkin bir anlayışın şekillendiğini belirtti.
Son yaşanan olaylardan önce "Yahudilerin mazlum bir halk olduğuna" ilişkin İsrail'in uydurduğu bir söylenti olduğunu savunan Ebu İyad, "Filistin meselesinin mesafe katedeceğine, haklarımızı tamamen alacağımıza dair Allah'tan umudumuz kesilmedi." ifadelerini kullandı.
Ebu İyad, Filistin meselesinin direniş olmaksızın siyasi süreç ile ilerleyemeyeceğini söyleyerek, direniş ve siyaset sürecinin, Filistin halkı haklarını alana kadar birlikte ilerlemesi gerektiğini kaydetti.
Filistinli Ebu İyad, yakın zamanda vatanına dönebilmenin ise uzak ihtimal olduğunu dile getirdi.
- İsrail'in 6 Gün Savaşı'nda işgal ettiği Filistin topraklarında 57 yıl
Filistinlilerin "Nekse" (Toprak Kaybetme Günü) adıyla andığı 1967'deki 6 Gün Savaşı'nın 57. yılında İsrail, Gazze Şeridi'ne doğru genişlettiği Arap topraklarındaki işgalini sürdürüyor.
İsrail, 5 Haziran 1967'de başlattığı savaş sonunda Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni işgal etmişti.
Uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayan İsrail, Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Golan Tepeleri'ni işgalden vazgeçmiyor.
Filistin resmi verilerine göre, Nekse'de 300 bin Filistinli işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden zorla göç ettirildi, büyük çoğunluğu Ürdün'e göçmek zorunda kaldı.
Tarihçiler, İsrail'in işgal ettiği bölgelerdeki su ve ekonomik kaynakları sömürdüğünü, bu şekilde ekonomisine katkı sağladığını belirtiyor.