"Kürtleri Türkler değil devlet ezdi"

Genç Siviller tarafından Kürtlerin beklentilerini, Türklerin hassasiyetlerini ve Türk sorununu konuşmak amacıyla düzenlenen Diyarbakır Forumu'ndan çıkan sonuçlar...

 

Genç Siviller tarafından Kürtlerin beklentilerini, Türklerin hassasiyetlerini ve Türk sorununu konuşmak amacıyla düzenlenen DiyarbakırForumu'nda konuşan Yazar Mümtazer Türköne, "Türküm. Eğer benim tercihim olmayan şeyleri bir üstünlük vesilesi olarak kullanıyorsam buna ırkçılık denir ama ben Türk olmamı değiştiremem. Türk veya Kürt olmak doğuştan geliyor. Kürtler, doğumdan itibaren elde ettikleri kimliklerine yok sayılmasına itiraz ettiler. Siz Türkleri, doğuşlarından itibaren kazandıkları özelliklerinden dolayı suçladığınız zaman bu, ırkçılık olur. Yani ben Kürtleri Türk olarak ezmedim. Kürtleri ezenler Türkler değil. Bunun farkını anlayın. Bunu yapan devlet" dedi.

Türk sorununun aslında sosyal olduğunu ifade eden Türköne, "Kürt sorunu etnik bir sorun ama Türk sorunu değil. Etnik kökenle takıntılı bir tavır değil. 2007 yılında devletin zorunlu asimilasyon politikası bitti. Devlet kendisini restore etmek için bunlardan vazgeçti. Türkiye yeniden toparlanıyor. Kürt sorunu, Türk kimliğini savunma durumuna sokarak çözülmez. Böyle bir karşıtlık yaratmak çok yanlış. Kürt sorunun çözümünden bir Türk savunması yaratılmamalı. Tepkiler duygusal. Bu tepki yaratılmamalı. Ortak paydalar, geçmiş, ortak gelecek kuvvetle vurgulanmalı. Tarih her zaman yeniden yazılır. Ortak bir dünyayı paylaşarak bir arada yaşamak, kader birliğini sürdürmek bazı şeyleri hatırlamak, bazı şeyleri unutmaya bağlıdır. Millet olmak biraz da unutmaktır. Ortak paydalar vurgulanmalı. Kürt sorunun en şiddetli evresi yaşanıyor. Uzun sürmez. Sabırlı olunmalı, yangına körükle gidilmemeli. Türkiye'nin batı kesimlerinde, belirsizliği, cevabı verilmeyen soruların, entrikanın karşılığı olan duygusal bir patlama yaşanıyor. Kendiliğinden, çok kısa bir zamanda soyut şeyler somutlaştığında sönecek ve kaybolacaktır. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey sabır, empati ve tahammül" şeklinde konuştu. 

Türköne, MHP ile rekabete girebilmek için CHP'nin bugüne kadar keşfetmediği Türkleri keşfettiğini, iki parti arasında Türklük üzerine bir rekabet başladığını belirtti.

Diyarbakır Forumu'nda konuşan Yazar Sevan Nişanyan, "Barış süreci başarılı olduğu takdirde siyasi sonucu muhtemelen Tayyip Erdoğan'ın yüzde 60 küsur oyla cumhurbaşkanı seçilmesi olacaktır.Bu CHPMHP gibi partilerin ölümle karşı karşıya gelmeleri demektir. Bu partilerin varlık nedeni kalmıyor. Memlekette bir Türk sorunu var. Türk ulusal kimliğinin yeniden tanımlanması memlekette nüfusun yüzde 30-40'a gelen kesimin işine gelmiyor. Bundan ötürü kendilerini mağdur hissediyorlar. Kurulu dünyalarının yıkılmakta olduğunu düşünüyorlar. Sonuçta böyle bir olgu var. CHP ve MHP de varlığını sürdürecekse buPlatform üzerinden sürdürecektir. Başka bir oyun yok ki, ellerinde" dedi. 

Nişanyan, “5 yıl önce Diyarbakır'da Türk sorunu hassasiyeti üzerine toplantı yapılacak ve burada Türklerin hassasiyetlerini anlatma sana verilecek diyecek kişinin aklından zoru olduğuna inanırdım" diyerek, forumun tarihi bir olay olduğunu, 10 yılda Türkiye'de radikal değişiklik yaşandığını söyledi.

"TÜRKLERİ EN İYİ KÜRTLER ANLAR”

Siyaset Bilimcisi Mehmet Alkan, "Kendisini Türk olarak olarak tanımlayan ve bazı hassasiyetlere sahip bir kesim var. O insanların da hassasiyetini anlayabilecek en iyi grup şuan Kürtler" dedi. 

Alkan, Kürt meselesini HEP tedirgin konuştuklarını, 90 yıl sonra asimilasyon ve imha seçeneğinin işlemediğinin anlaşıldığını, bir arada yaşamak konusunu konuşmayı öğrendiklerini söyledi.

Kürt meselesinin Türklerin ve Orta Doğu coğrafyasına ait değil, AB ve ABD'ye dair bir mesele olduğunu söyleyen Alkan, özetle şöyle konuştu:

"Bugün eğer rahatlıkla 'Ne mutlu Türküm diyene' sözü söylenemiyorsa, Cumhuriyetin Türk kimliğini bir üst kimlik olarak oluşturamadığı anlamına gelir. Kendisini Türk olarak olarak tanımlayan ve bazı hassasiyetlere sahip bir kesim var. O insanların da hassasiyetini anlayabilecek en iyi grup şuan Kürtler. Farklılıklarımızla bir arada yaşamak çok basit bir dert. Biz bunu birlikte kuracağımıza inanıyorum. Çözüm Süreci zafer üzerine kurulmamalı. Zafer üzerine kurulmuş bir müzakere süreci kaybedilmiş bir süreçtir. Herkesin en az rahatsız olacağı bir alt sınırı belirlemek gerekiyor. Herkesin az çok tatmin edilmesi lazım."

Ankara'nın Kürt meselesini 1925 yılından itibaren asayiş ve medeniyet sorunu olarak gördüğünü savunan Alkan, 90 yılın özetinin bu iki yaklaşım olduğunu sözlerine ekledi.

YAZETE.COM

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri