İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü’nün düzenlediği “Kürt Sorunu Kimin Sorunu (Pirsgreka Kurd pirsgreka ké ye)” adlı program dün gerçekleştirildi. Birçok farklı bölüm ve fakülteden katılımın olduğu gözlemlenen programda son günlerde çokça konuşulan Kürt Sorunu ile ilgili önemli konular tartışıldı.
“Kürt Sorunu Nedir?”
Programa konuşmacı olarak katılan Kürt aydın Altan Tan, konuşmasına“Kürt Sorunu Nedir?” sorusunu cevaplayarak başladı. Kürt Sorunu’nun bir kaç aşamadan geçtiğini kaydeden Tan, “Birinci aşamada, kürtlerin olmadığı söyleniyordu. Kürt diye bir ırk yoktur diyerek, kürtlük reddediliyordu. İkinci aşamada, Kürt vardır ama aslında Kürtler de Türklerin bir boyudur gibi iddialar ortaya atıldı. Üçüncü aşamada, hepimiz kardeşiz ama dış güçler Osmanlı İmparatorluğu’nu bölmek için bir operasyon düzenlediler ve bazı gafiller bunların peşine düşerek aldandılar, böylece aramızda bozuldu dendi. Dördüncü aşamada, geri kalmışlık sorunu vardır dendi. Devlet Güneydoğu Anadolu bölgesi ile ilgilenmemekte ve ekonomik olarak kalkınmasına yardım etmediği için bölücü faaliyetler başgöstermiştir gibi düşünceler ortaya çıktı. Son aşamada ise, evet bu bir kimlik sorunudur. Bu bir kimliğin varoluş problemi olduğu yavaş yavaş dile getirilmeye başlandı” dedi.
Altı yüz küsür yıl süren bir imparatorluğun içinde çok farklı dinler, diller, renkler, mezhepler olmasına rağmen hepsinin bir arada yaşadığını hatırlatan yazar, gelinen noktaya bakıldığında Kürt sorununun, bir imparatorluktan ulus devlet çıkarma projesinin yaşadığı sancıların bir tezahürü olduğunu ifade etti. Tan, bir modernite projesinin, Türklük üzerinden insanlara dayatıldığını ileri sürerken, homojen bir ulus yaratmaya çalışan bu projeden en çok etkilenen ve ezilen kesimin Kürt’ler olduğuna dikkat çekti. İslamcıların da bu modernleşme süreçlerinde mağdur edildiklerini hatırlatan Tan, Türkiye’de hala varolan kamusal alan sorununa ve başörtü yasağına dikkat çekti.
"Kürtlerin çoğu bağımsız Kürdistan devleti kurmak istemiyor”
Tan, Ortadoğu halklarının iç içe yaşadığını ve halklar arasında problem olmadığını vurgulayarak, “halkların bu kadar iç içe yaşadığı bir coğrafyada, ülkeleri renklere, ırklara, dillere vaya mezheblere göre ayırmak zordur” dedi. Bugün bazı laik Kürtlerin bağımsız Kürdistan devleti kurmak istediklerine değinen konuşmacı, Kürtlerin çoğunun bunu istemediğini, sadece kimlik haklarını koruyabilecekleri bir devlette yaşamak istediklerini öne sürdü.
Soruna tek boyutlu bakış açısı ile yaklaşmanın çok doğru olmadığı ifade eden Tan, “bu mesele sadece dış devletlerin kışkırtması sonucu ortaya çıkmıştır ya da bu mesele ekonomik bir sorundur gibi tek yönlü bakış açıları varolan problemi algılamada sorunlar oluşturabilir” dedi.
Tan, Türk ve Kürt halkının birbirileri ile sorunu olmadığına dikkat çekerken, “Asıl kavga resmi ideoloji ile yapılmaktadır yoksa halkların sorunu olsa şimdiye kadar iç savaş çıkardı” diye konuştu.
Bu meseleyi çözecek olan tarafların Türk milliyetçilerin olması gerektiğine vurgu yapan Tan, iki tür milliyetçiliğin olduğunu belirtti ve milliyetçiliği, “müsbet milliyetçilik” ve “menfi milliyetçilik” diye iki ayrı kategoride açıkladı. “Müsbet milliyetçilik”in, insanın doğası gereği kendi gibi olanlara yakın olması ve onların iyiliğini istemesi olarak yorumlayan yazar, ‘ “menfi milliyetçilik” ise kendi varoluşunu bir diğerini yok ederek oluşturmaya çalışmak olarak düşünebiliriz’ dedi. Tan, bu anlamda, Türk milliyetçilerinin müspet milliyetçilik tarzını benimsemelerini ve diğer halkları kuşatmaları halinde bu sorununun çözülebileceğini ifade etti.
Uzlaşma için; ya İslamcı, ya Liberal...
Uzlaşma için ya İslamcılar gibi ümmetçi olunmalı ve kuşatıcı davranılmalı ya da liberal- demokrat görüşünde olunmalı ve hak, adalet ekseninde olaya yaklaşılmalı diyen Tan, “Libralizm ve İslamcılık felsefeleri birbirinden çok farklıdır, fakat siyasaseten ikisinin de aynı uzlaşmacı tavrı benimsediğini söyleyebiliriz” dedi. Tan, Türkiye’de kendini İslamcı zanneden kimi kesimlerin, zihin yapısının milliyetçi olduğunu vurgularken, “İslamcılık dediğimde muhafazakar- milliyetçi yaklaşımlar anlaşılmasın” diye şerh düştü.
Kürt meselesini dile getirme konusunda sorunlar olduğunu kaydeden Tan, tüm bu sorunların ancak konuşarak çözülebileceğini belirtti. Tan, Bir insanın zaten tek kimliği yoktur. Doğduğumuzdan itibaren bir sürü kimlik ediniriz, cinsiyetimiz, ırkımız, dilimiz, dinimiz, mezhebimiz, yaşadığımız ülkenin kimliği, pasapapotumuz, ehliyetimiz... Bizler zaten tek kimlik taşımıyoruz cebimizde, bunları tek bir kalıba sığdırmanın manası yok” diye konuştu. “İnsanlar doğal haklarını istiyorlarsa, onlara haklarını vermek zorundayız başka şansımız yok” diyerek konuşmasını tamamladı.