KUDÜS
Türkiye kütüphânelerindeki Kudüs’e dâir yazılmış kitapları tespit ettikten sonra, “Kudüs Tarihi Faziletleri ve Âlimleri”(İstanbul, 2018, 208 s.) adlı derli toplu bir kitap kaleme almayı zarûrî gördüm. Birinci bölümde Kudüs ve Mescid-i Aksâ Tarihi, ikinci bölümde Kudüs’ün Kutsallığı ve Faziletleri, üçüncü bölümde ise Osmanlı Dönemi Kudüslü 50 âlimin hayatı, eserleri ve kerametlerini kaydettim. Bu âlimlerden Abdüllatif Kudsî, Konya’ya gelmiş ve burada medfûn bulunan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sadreddîn-i Konevî ve Şemsi Tebrizî hazretlerinin kabirlerini ziyaret ederek, onlarla manen görüşmüş ve halleriyle hallenmiştir.
Kudüs, Filistin’de bulunan, Mûseviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlarca mukaddes kabul edilen ve Mescid-i Aksa’nın bulunduğu şehirdir. Kudüs şehrinin kimler tarafından ve hangi tarihlerde kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Nuh Aleyhisselâmın torunu ve Ham’ın oğlu Ken’an’ın neslinden gelen Ken’anîlerin kurduğu bir site olduğu zan edilmektedir.
İbrâhim aleyhisselamın oğlu İshak ve torunu Yâkub aleyhisselam, içinde Kudüs şehrinin de bulunduğu Ken’an diyarında yaşadılar. Bu bölgenin insanlarına Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattılar. Daha sonra Dâvûd aleyhisselâm, hükümdâr oldu. Kudüs’ü tekrâr aldı. Böylece İsrâiloğullarının en parlak zamanı başladı. Bir müddet sonra Allahü Teâlâ, Dâvûd aleyhisselâma peygamberlik vâzifesini verdi. Hem peygamber, hem hükümdâr olan Dâvûd aleyhisselâm Kudüs’de Mescid-i Aksâ’nın inşâsını başlattı. Mescidin temelini attı, bir adam boyu kadar yükselince inşaatın tamamlanmasını oğlu Süleyman aleyhisselâma vasıyyet etti. Dâvûd aleyhisselâmın vefâtı üzerine, 12 veya 13 yaşında sultan, daha sonra peygamber olan Süleymân aleyhisselâm babasının hazırlattığı temeller üzerine Mescid-i Aksa’yı (Beyt-i Makdis’i) yaptırdı. Bu ma’bedi yedi yılda pek sanatkârâne inşâ ettirdi.
Hakîkî Tevrât’ı ezbere bilen Uzeyr aleyhisselâm, Tevrât’ı ve emirlerini İsrâiloğullarına anlattı. Fakat taşkınlık gösteren İsrâiloğulları, Uzeyr aleyhisselâma Allah’ın oğlu dediler. Mûsâ aleyhisselâmdan beri gelen hak dîni bozdular. Allahü teâlânın gadâbına uğradılar.
Kudüs Romalıların idâresi altındayken, insanları ıslâh için Allahü teâlâ tarafından gönderilen İsâ aleyhisselâmın peygamberliğini kabûl etmediler. Annesi hazret-i Meryem’e de iftirâ ettiler. Kudüs, Hıristiyanların dînî merkezi hâline geldi. Hıristiyanlar hac için Kudüs’e gelip kutsal yerleri ziyâret ettiler. İslâmiyetin ilk yıllarında, Müslümanlar Kudüs’de bulunan Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kıldılar. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de, Mîrâc’a giderken Kudüs’den göke yükseldi.
638 senesinde hazret-i Ömer, Kudüs’ü muhasara etti. Hıristiyanlar cizye vermeyi kabul ederek Müslümanların himâyesine girdiler. Hazret-i Ömer’e Kudüs’ün anahtarlarını bizzat kendileri teslim ettiler. Sultan Selâhaddin-i Eyyûbî ise, 1187 senesinde Kudüs’ü Haçlılardan kurtarıp Mescid-i Aksa’dan haçları ve putları kaldırttı. Selâhaddîn-i Eyyûbî, Kudüs halkına çok iyi davrandı. Vergileri indirdiği gibi, Haçlıların kilise hâline çevirdikleri câmileri eski durumlarına getirdi. Selâhaddîn Eyyûbî’den sonra Eyyubîler arasında siyâsî anlaşmazlıklar baş gösterdi. Hıristiyanlar bu durumu fırsat bildiler. Şam ve Mısır Eyyûbileri arasındaki anlaşmazlıkta Şam tarafını tercih ettiler. Bu sayede 1244 senesinde Kudüs tekrar Hıristiyanların eline geçti.
Kudüs şehri, 1517 senesinde Yavuz Sultan Selîm Han tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Kânûnî Sultan Süleyman Kudüs’ün surlarını yaptırdı ve Kubbet-üs-Sahrâ Camiinin mozayik kaplamalarını kaldırtarak, yeşil ve sarı ile karışık mavi çini ile kaplattı. Duvarın alt kısımlarına mozayik yerine mermer kaplattı. Şehre dört büyük çeşme inşâ ettirdi. Kubbet-üs-Sahrâ Camiinin ve Kudüs surlarının bugünkü hali, Kânûnî zamanından kalmadır. Sultan İkinci Mahmûd Han Kubbet-üs-Sahrâ Câmiinin yaldızlarını yeniletti ve câmiyi dışarıdan tâmir ettirdi.
14 Mayıs 1948’de İngiltere Kudüs üzerindeki koruma rejimine son verdi. Aynı gün İsrâil Devleti kuruldu.
Allahü Teâlâ, mübârek Kudüs şehrini ve mazlum halkını zâlimlerden kurtarsın.