Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Gıda ve Beslenme Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saime Küçükkömürler, yaptığı açıklamada, besinlerin tarihsel geçmişi ve halk kültüründe yer almasının insanların besin, sağlık konusundaki deneyimlerinin sonucu olduğunu ifade ederek, ''İnsanlar tükettikleri besinlerin sağlık üzerine olumlu etkilerini gördükçe o besinleri beslenmede, halk hekimliğinde ve sözel kültürde kullanmışlardır'' dedi.
Elmanın dünya genelinde halk hekimliğinde ve sözel kültürde yer alan besinlerin başında geldiğini belirten Küçükkömürler, ana vatanı Orta Asya ve Kafkasya olan elmanın Türkler tarafından çok eskiden beri tüketildiğini anlattı.
Anadolu'da Romalıların hüküm sürdüğü dönemlerde elma üretiminin çok yaygınlaştığını ifade eden Küçükkömürler, ''Roma tanrılarının elma ve diğer meyvelerle onurlandırıldığı, Roma mutfağında ve tıpta da elmanın önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Günümüzde de elma ekolojik şartların uygunluğu ve gen merkezi olması nedeniyle Anadolu'nun birçok bölgesinde yetişmektedir'' diye konuştu.
Elmanın sağlık yönünden birçok faydası olduğunu vurgulayan Küçükkömürler, şunları kaydetti:
''Yapılan çalışmalarda elmanın kanser, astım, kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıkların görülme riskini düşürdüğünü, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği görülmüştür. Elma üzerine yapılan araştırma sonuçları da dikkate alındığında, düzenli sebze ve elmayı da içeren meyve tüketimi kronik hastalıklardan korunmaya ve sağlığın sürdürülmesine yardımcı olabilir. Elma birçok meyveye göre kolaylıkla taşınmakta ve güzel bir şekilde yıkanmışsa her ortamda tüketilebilir. Özellikle öğün aralarında tüketilmesi önerilmektedir. Piyasada elma ekstrası, kapsülü, özü gibi isimlerdeki ürünler yerine taze elma tüketimine önem verilmelidir.''