Taraf, eroin ticareti, cinayete teşebbüs ve rehin alma suçlarından 1998’de Hollanda’da yakalanan ve 2002’de müebbet hapis cezasına çarptırılan Zootermeer Hapishanesi’ndeki uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin’e ulaştı.
90’lı yıllarda adı sık sık gündeme gelen ve kendisini Diyarbakırlı Kürt işadamı olarak tanıtan Hüseyin Baybaşin, yanlızca Türkiye’de değil Avrupa’daki uyuşturucu ticaretinde de rol oynadı. Dünyanın uyuşturucu merkezi Kolombiya’daki ünlü Medellin kartelinin patronu Escobar’a benzetilen Baybaşin, uyuşturucu savaşlarının sorumlusu olarak gösterilse de, kendisinin uyuşturucu kaçakçılığıyla hiçbir ilgisinin olmadığını savundu.
Taraf’a önemli açıklamalarda bulunan Baybaşin, 1970 yılında Diyarbakır’dan İstanbul’a gelerek Beyazıt Gedikpaşa’daki Kayseri Palas Oteli’nde kontrgerilla eğitimi gördüğünü ileri sürdü. Baybaşin şunları söyledi: “Kontrgerilla adını bilmezdik o zamanlar. 70’li yıllarda ülkücü gençler başta olmak üzere çok sayıda genci Beyazıt’taki Marmara Kıraathanesi’nin önünde toplarlardı. Gençler resmi araçlarla Metris’teki askeri alana götürülüp burada eğitilirlerdi. Oradan da kimileri Erdek, kimileri Ankara, kimileri Çanakkale (Daha çok Çanakkale) kimileri Balıkesir, Yozgat ve Kayseri bölgelerine gönderilirlerdi.
Örgüt kurup yönetirlerdi
Sivil olanlar da spor salonları veya kültür faaliyetleri adı altında üniversitedeki yeteneklerine göre uzmanlaştırılırdı. Diğer yandan Halkevleri aynı şeyleri yaptırıyordu. Böylece seçilen bazı insanlar ticaret, eğitim, siyaset, istihbarat, emniyet alanlarında görev alırdı. Solcu, sağcı, dine dayalı örgütler bunların içinden seçilen insanlara kurduruluyordu. Sağcı olan solcu görev, solcu olan sağcı görev alabiliyordu. Suç işlemeye yatkın olanlara ön cephe işleri yaptırılırdı. Hapishanelerden bile insan toplarlardı. Ben eğitim gören çok insan tanıdım. Onların kaldıkları yerleri de gördüm. Ben de Beyazıt Gedikpaşa’da yakınım olan bir polis emeklisine ait Kayseri Palas Oteli’nde çalışıyor ve Metris’te çeşitli eğitimler görüyordum.”
Paşa Güven’le Avrupa’da görüştük
1970’li yıllarda Dev-Sol hareketinin kurucularından olan ve 1980’li yıllarda yurtdışına çıkan Paşa Güven’le Avrupa’da sık sık görüştüğünü iddia eden Baybaşin, “Paşa Güven ile birlikte eğitim görmedim. O ortamdan Paşa’yı tanıyordum. Birlikte (1976) Bayrampaşa’da cezaevinde yattık. Sonra Avrupa’da karşılaştık. 1984’de sürekli görüşürdük, haberleşirdik. Necdet Küçüktaşkıner ile Avrupa’yı geziyordu. Öylesi ortamda alanlarda eğitim gördüğünü ben de onu tanıyan herkes de bilir. Emniyet ve istihbarat kurumları dönemi ve gelişmeleri çok daha iyi ve doğru bilirler” dedi.
Mumcu’yla görüşecektim ama ölüm haberi geldi
25Aralık 1956 yılında Diyarbakır Lice’de doğan Hüseyin Baybaşin’in hayatı 1970 yılında İstanbul’a gelmesiyle değişti. 1990’lı yıllarda Tansu Çiller tarafından hazırlandığı iddia edilen “Ölüm Listesi”nin üst sıralarında yer alan Baybaşin, 1992’de İstanbul’da saldırıya uğradı. Saldırının ardından eşi ve iki çocuğuyla birlikte Güney Afrika’ya kaçan Baybaşin, Uğur Mumcu ile görüşmek üzere Azerbaycan’a gitmiş: “Uğur Mumcu’yla Azerbaycan’da görüşmek için yola çıktım, kısmet olmadı. Mumcu yerine ölüm haberi geldi.”
24 Aralık 1995’de Belçika’dan Hollanda’ya geçerken yakalandığını anlatan Baybaşin şöyle devam ediyor: “Yolların hepsi kapatılmıştı. Operasyona Özel Timler ve askeri polisler de katılmıştı. 2004 yılına hadar hapishanede ağır tecritte kaldım. Bu sürede işkenceler gördüm. Hapishanede annem ve beş yaşından küçük olan Kürtçe’den başka hiçbir dil bilmeyen çocuklarımla konuşmam yasaklandı.”
Paşa Güven: Dev-Sol’un infaz ettiği kurucusu
Paşa Güven, Dursun Karataş ve Bülent Uluer ile Dev-Sol örgütünün kuruluş aşamasında yer aldı.12 Eylül 1980 darbesinin ardından yurtdışına kaçan Güven, burada örgütün Avrupa sorumlusu oldu. Daha sonra örgütün parasını kendi amaçları uğrunda kullandığı iddiasıyla ölümle cezalandırıldı. Türkiye’de Dev-Sol’a yönelik operasyonların yapılmasıyla Dursun Karataş ve yönetici kadrosu yakalandı. Güven, iddiaya göre Avrupa’da örgüte maddi yardım için uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama işleriyle uğraştı. Paşa Güven, 11 Temmuz 1991’de Fransa’da üyesi olduğu örgüt tarafından öldürüldü.
Baybaşin’le nasıl görüştüm
Hüseyin Baybaşin’le kaldığı Zootermeer Hapishanesi’nde görüşmek için cezaevi yönetimine başvuruda bulundum. Yönetim görüşme talebini olumlu karşıladı. Ancak görüşme zamanına dört saat kala Hollanda Adalet Bakanlığı, Cezaevi Müdürü Ferry de Neyn’e ivedi bir faks çekti. Adalet Bakanlığı yazısında, benimle Baybaşin’in kesinlikle görüşmemesi gerektiği söyleniyordu. Müdür Neyn bize “Görüşme bakanlıkca iptal edildi” dedi. Hollanda kanunlarına göre cezaevinde yatan bir kişiyle görüşme talebi cezaevi yönetimi tarafından karara bağlanıyor. Buna rağmen iki gün önceden kabul edilen görüşmenin randevuya saatler kala bakanlıkça iptal edilmesi kafalarda soru işareti bıraktı.
Fotoğraf çekince olan oldu
Bu olay üzerine hazırladığım soruları Baybaşin’e gönderdim. Baybaşin de sorulara yazılı yanıt verdi. Bu sırada cezaevi önünde çektiğim fotoğraflar nedeniyle gözaltına alınma tehlikesi de geçirdim. Çektiğim bir fotoğraf karesinden sonra cezaevinin çıkış kapıları kapandı. Hapishanenin giriş kısmından iki polis, yanıma gelerek fotoğraflara bakmak istedi. “Cezaevine saldırı riski nedeniyle çektiğiniz fotoğrafları kontrol etmek zorundayız” gibi bir gerekçe gösteren görevliler, fotoğrafları tek tek inceleyip, suç unusuru olmadığına kanaat getirdikten sonra, bölgeden ayrılmama izin verdi.
Taraf