Kızılderili katliamının arkasında...

Amerika yerlilerine yönelik işgali ele alan bir rapor, Hristiyanlık öğretisinin insanlık dışı tavırlara etkisini ortaya çıkardı

BM'de yerli halkların temsilcilerinden oluşan yaklaşık 2 bin delegenin katıldığı bu yılki "BM Yerli Halklar Forumu"nda çığır açan bir rapor yayımlandı.

Yerli halklar ve toprakları üzerinde Hıristiyan hakimiyetinin köklerini inceleyen, forumun Kuzey Amerika Temsilcisi avukat Tonya Gonnella Frichner tarafından hazırlanan rapor, "Keşif Doktrini" başlığını taşıyor.

Hristiyanlık öğretisinin yerli halklar üzerindeki tarihsel etkilerini ve Amerika Birleşik Devletleri kanunlarına nasıl adapte edildiğini inceleyen raporda, Frichner "yerli halklar, bizi daha az insan gören işgalcilerin merhametsizliğini ortak bir deneyim olarak yaşadılar" ifadesini kullanıyor. Kendisi de bir Amerikan yerlisi olan Frichner, raporunda şu bilgilere yer veriyor:

"İnsanları canavarlaştırmak, yerli halkların paylaştığı bir şeye daha yol açtı: İnanç temelinde hareket eden işgalciler, kendilerinde varlığımız üzerinde üstünlük veya egemenlik hakkı gördüler; dolayısıyla topraklarımızı ve kaynaklarımızı bizim izin veya rızamız olmadan almak, vermek ya da imha etmek hakları da vardı."

KEŞİF DOKTRİNİ: HRİSTİYAN KRAL İSTEDİĞİNİ ALIR!

Frichner yerli haklara yönelik insan hakları ihlallerinin temelinde, 500 yıl boyunca uygulanan "Keşif Doktrini" olduğunu kaydetti. Ayrıca ABD Yüksek Mahkemesi'nin yerli halkların toprakları için açtığı davaların kaybedilmesinde de bu Doktrin önemli rol oynadı. Bu davalardan sonuncusu 2005 yılında New York'ta görüldü ve kızılderililer toprakları için açtıkları bir davayı kaybetti.

"Keşif Doktrini" 15. yüzyılda Vatikan'ın yayınladığı 'papalık fetvaları'ndan birine dayanıyor. Bu fetva, Hıristiyan hükümdarların "keşfedilen" toprakları üzerinde hak iddia edebileceklerini öngörüyordu.

Yerli halklar üzerindeki "egemenlik" iddiası, Hıristiyanlar dışında kalanların 'dinsizler ve medeniyetsiz vahşiler' olduğu düşüncesine dayanıyor, kendi toprakları üzerinde "hiç veya sınırlı hakları" bulunabileceğini savunuyordu.

Vatikan'ın "Keşif Doktrini" Hıristiyan olmayanlara ait tüm arazilerin "kimseye ait olmadığını" çünkü orada hiçbir Hıristiyan hükümdar yaşamadığını kabul ediyordu. Buna göre, herhangi bir Hristiyan krallık bu toprakları "keşfettiğinde" hakimiyet ilan etme hakkı vardı. İspanya veya Fransa gibi Hıristiyan krallıklar bu Vatikan fetvasına dayanarak hak iddia ettikleri toprakların yönetimlerini siyasi haleflerine yüzyıllar boyunca nakletti.

"VATİKAN FETVASI BUGÜN DE ETKİLİ"

1550li yıllarda Vatikan'ın bu fetvasını tartışan Avrupa'daki Hıristiyan din bilginlerinin "Kızılderililerin insan olup olmadığını sorguladığına" dikkat çeken Frichner, "Biz insan olduğumuzu ilan ederek bu tartışmalara katılıyoruz. Ancak, beş asır boyunca insanları aşağılayan bu doktrin kurumsallaştı. Biz BM Yerli Halkların Hakları Deklarasyonu'nu işte bu kapsamda hazırlıyoruz" dedi.

Vatikan'ın "Keşif Doktirini", 1823 yılında resmen ABD'nin yerli halklar politikalarına dahil edildi.

Frichner raporun yerli halklara yönelik insan hakları ihlallerinin küresel kapsamda araştırılması için bir ilk adım olduğunu söyledi.

Kapsamlı bir çalışma ile "bazı insanların diğerleri üzerinde nasıl egemenlik kurduğu" sorusunun köklerine inilebileceğini söyleyen Frichner, bugün de yerli halkları evsiz, topraksız ve işsiz bırakan mevcut ayrımcı yasaların, doğrudan bu Vatikan fetvasına dayandığını kaydetti. Çiğdem Aktı / Dünya Bülteni

Dünya Haberleri