Sevim Kılıçdaroğlu, evdeki Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu kelimelerle anlattı:
Kemal Bey sinir bozacak kadar sakin bir insandır“Kemal, hayatta tanıdığım en sakin insandır… Bir şeye sinirleniyorsunuz, onun sakinliği yüzünden yeterince bağırıp çağıramıyorsunuz. Deşarj olamıyorsunuz”
Göz önünde olmayı sevmiyor. Geri planda olmak için de özel bir çaba harcamıyor. Dün nasıl yaşıyorsa, bugün de öyle yaşadığını söylüyor. Sanırsınız çok sıradan… Aslında hiç değil. Bir lider eşi olarak gördüğüm en sıra dışı “first lady”lerden biri… Sade… Samimi… İçten… Çok pozitif… Doğal mı doğal… Kelimenin tam anlamıyla olduğu gibi. Sorulan her soruya anında yanıt veriyor. Bazen de sormadan kendisi anlatıyor. Hiç hesapsız… Açık açık… Dobra dobra…
Çankaya’daki dost meclisinde bir aradayız Sevim Kılıçdaroğlu ile… Mekan kalabalık. Sohbet koyu. Televizyon da açık. Galatasaray’ın maçı var. Kimsenin izlediği yok ama herkes sol üst köşedeki skoru göz ucuyla da olsa yakın takipte. Sevim Kılıçdaroğlu da…
Futbolla aranız iyi galiba?
Severim futbolu. Fenerbahçe taraftarıyım. Kemal de Fenerbahçeli. Çocuklar Galatasaraylı. Eskiden fanatiktim ama artık fanatik değilim. Maç var, kaçırmayalım filan gibi bir derdimiz yok. Öyle bir vakit de yok zaten…
YOĞUN TEMPOYA ALIŞTIM
Kemal Bey’in SSK günlerini özlüyor musunuz?
Tabii özlüyorum. Özlememek mümkün değil. O zaman her şey bana göre daha anlamlıydı. Daha güzeldi. Ama bu sadece Kemal SSK’da olduğu için değil. O zaman çocuklar da küçüktü. Hep bir aradaydık. Normal bir düzenimiz vardı. Kemal o zaman da çok yoğundu. Zaten o hep yoğun çalışan bir insan oldu. Ben de bu tempoya alıştım aslında. Belki de bu yüzden, siyasi hayatı çok da yadırgamadım. Kolay uyum sağladım.
CHP Genel Başkanı olarak iki yıl bitti. Çok şey değişti mi hayatınızda?
Değişti tabii. Değişmez mi? Bu Kemal’in 3’üncü dönem milletvekilliği. Ama bu dönem biraz daha farklı bizim açımızdan…
Ne gibi? Artık eskisi kadar göremiyor musunuz Kemal Bey’i?
(Gülüyor bu soruya. Ne yalan söyleyeyim, ben de gülüyorum. Soruya değil Sevim Hanım’ın yanıtına. İnce bir mizah anlayışı var…)
Görüyorum aslında. Her gün görüyorum Kemal’i. Yani ‘görüş’ problemimiz yok.
Kemal sevdiği işi yapıyor.
KIZIM HİÇ İSTEMEDİ
Kemal Bey’in siyasete girmesine pek de sıcak bakmamıştınız diye hatırlıyorum. Doğru mu?
O ben değildim, küçük kızım istemedi hiç. Hatta ilk milletvekili seçildiği zaman; “Anne” dedi. “Ben çok rahatsız olurum. Ben babama oyumu vermeyeceğim.” Dedim ki “Kızım baban bu işle uğraşmayı seviyor. Türkiye’de kaç kişi sevdiği işi yapıyor. Bir de böyle düşün. Hemen karar verme”. Onun üzerine ikna oldu. Ondan sonra Kemal Genel Başkan olduğunda da artık alışmıştı, sorun olmadı.
GÜNE EVDE BAŞLIYOR
Hiç endişelendiğiniz olmuyor mu Kemal Bey için? Çok çalışıyor, ya da Meclis kürsüsünde sinirlenecek, tansiyonu çıkacak filan diye…
Kemal, benim hayatta tanıdığım en sakin insandır. Hatta sinir bozacak kadar sakin bir adam. O kadar sakin ki; bu size de yansıyor. Ama olumsuz yönde. Diyelim ki bir şeye sinirleniyorsunuz. Onun sakinliği yüzünden yeterince bağırıp çağıramıyorsunuz. Deşarj olamıyorsunuz. Açıkçası bazen Kemal’in sakinliğine tahammül edemiyorum.
Evdeki Kemal Bey ile siyasetteki Kemal Bey arasında fark yok mu?
Yok aslında. Dedim ya çok sakin bir insan Kemal. Evde de siyasette de. Siz hiç gördünüz mü sinirlendiğini? Ben görmedim. En hararetli tartışmalarda bile sakin sakin cevap veriyor. Çalışmayı çok seviyor. Bu ev hayatına da yansıyor. Sabahları çok erken kalkıyor. İlk önce gazeteleri okuyor. Sonra internette gündemi takip ediyor. Yani güne evde de çalışarak başlıyor.
OTOBÜSE DE BİNİYORUM
Birlikte vakit geçirebiliyor musunuz peki?
Şöyle söyleyeyim: Çok normal bir yaşantımız yok. Ama çok anormal bir yaşantımız da yok. Tabii ki eskiden birlikte çok daha fazla şey yapardık. Sinema, tiyatro ya da dışarıda birlikte yemek yemek gibi. Şimdi bunlar kalmadı hayatımızda. Ama ben yine çıkıyorum, tek başıma geziyorum. Yani normal hayatımı sürdürüyorum. Minibüse de biniyorum. Otobüse de biniyorum. Markete de gidiyorum. Bazen canım çok sıkkınsa, gidip bir kafede oturup, geleni geçeni seyrediyorum.
Minibüste, ya da otobüste tanıyor mu insanlar sizi?
Tanıyan da, tanımayan da oluyor. Ama tanıyıp da, minibüse bindim diye hiç kimse şaşırmıyor. Herkes normal karşılıyor. Ya da ben öyle hissediyorum.
Kemal Bey’in başbakan olacağına inanıyor musunuz?
Olmalı diye düşünüyorum. CHP de öyle düşünüyor zaten. Yıllardır muhalefette kalan bir parti olarak amaç bu olmalı. Türkiye’nin de buna ihtiyacı var.
KAYNAK: NİL SOYSAL/ SÖZCÜ