Sol tabanın zaferi ama...
Türkiye’de esen değişim rüzgarının siyasette yaşanan önemli bir sonucuna şahit olduk. Gizli komiteler bu rüzgarı lehlerine çevirebildiler. Fakat bu müdahaleyi bugün sadece solda başarabildiler.
Hafızamızı kontrol edelim 1989’da Özal Cumhurbaşkanı olduğunda yerine gelecek yetenekte en güçlü aday Hasan Celal Güzel idi.
O tarihler de Sayın Güzel’e Hande Mumcu komplosu kuruldu, aklanıncaya kadar Mesut Yılmaz rüzgarı estirildi. Manşetler ve köşeleri tutmuş ‘İyi çocuklar’ hep bir ağızdan Mesut Yılmaz dediler.
1964’de gazeteleri tarayalım ‘manşetler ve köşeler’ AP kongresinde Sadettin Bilgiç’e karşı Demirel rüzgarı estirmişlerdi.
Bugüne gelirsek CHP olağan kongresinde ittifakla ve en kavgasız bir biçimde lider değişikliği yaşandı. Kaset komplosunu hazırlayanlar kazandı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı.
Estirilen Kemal Kılıçdaroğlu rüzgarının tesadüf olmadığına dikkat etmeliyiz. Kılıçdaroğlu istedikleri gibi davranmazsa alternatifi de büyütülmeye başlanmıştır bile.
Sayın Önder Sav’ın ‘Tabandan değişim isteği sel gibi geliyordu’ sözünü ve Sayın Baykal’ın Genel Sekreteri Önder Sav’a ajan demesinin arka planını iyi okumak gerekir.
Sol taban şiddetle değişim istiyor. Önünde en güvenilir aday Kılıçdaroğlu idi. Çünkü CHP nin kavgacı üslubu bıktırmıştı. Kılıçdaroğlu’nda Demirel üslubunun sol versiyonu denilebilecek özellikler vardı.
“Duygularını belli etmeyen, yumuşak, sakin, yakınlarını incitici olmayan, ikna edici, Çoban Sülü gibi halktan biri, hoşgörülü ama sonuç alıcı” uslubu Sayın Demirel’e benziyordu.
Sayın Kılıçdaroğlu Sayın Demirel gibi zihinsel kıvraklığa sahipse ve zamanın ruhunu okuyamazsa Alinin külahını Veliye vererek bir süre lider olarak kalır. Fakat akıbeti Sayın Demirel gibi yalnızlaşmak olur. Tarihe ülkesi için değil kendisi için çalışmış bir lider olarak geçer.
Mesut Yılmaz zamanın ruhunu okuyamadı, çalışkan bir siyasetçi de değildi, toplumdan gelen taleple güç odaklarının arasında dengeyi kuracak zihinsel kıvraklığı da gösteremedi, partisini bitirdi. Çünkü tabanı ve zamanı okuyacak kavramsal kodlara sahip değildi.
Kılıçdaroğlu’nu lider yapacak “Kavramsal kodlar”
1- Zamanın ruhunu okumayı sağlayacak birinci kod: Özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı bakış açısı. Yani farklı fikirlere ifade serbestisini ısrarla savunabilmek, eleştiriye açık olmak.
2- İkinci kavramsal kod: Çok çalışmayı benimsemek. Sizi eleştirenler bile gayretinize laf söyleyemezler.
3- Üçüncü kavramsal kod: Açık, dürüst ve net olmak. Gandi’yi Gandi yapan bu ilkesel özelliklerdi. Böyle içten özellikler sevgi ve güveni artırır endişeyi azaltır.
4- Dördüncü kavramsal kod: Uygulamacı olmak. Söz ve ikna kısa vadede sonuç getirse de icraatlar ve ‘sonuç alınmasa bile’ çaba içinde olmak güveni artırır.
5- Beşinci kavramsal kod: Yeni deneyimlere açık olmak. Kurulu düzene uymak değil kurulu düzeni değiştirmek için çaba içinde olmak.
Yakın tarihte iki konuda bu ilkelere uyup uymaması Kılıçdaroğlunun karizmasını belirleyecektir.
Başörtüsü konusunda korkanlara dönerek “Başörtülü kişileri tehlikeli insanlar olarak görmüyorum, birlikte yaşama bilinci geliştirmek zorundayız” diyebilecek mi?
Asker sivil ilişkileri konusunda, askerlere dönerek “Rejim sopa ile korunmaz sevgi ve güvenle korunur” diyerek ve rızaya dayalı yönetim için mücadele ederek “Darbeyi seçenek olarak düşünenler benim hasmımdır” diyebilecek mi?
Eğer Kılıçdaroğlu solu liberalleştirebilirse hem zamanın ve tabanın ruhunu okumuş olur hem de tarihte saygıdeğer bir iz bırakır.
Sağda etkisini kaybeden komiteciler solda dişli ve ilkeli bir lider görebilirse sol tabanın sesine uyulmuş olunur.
Tabanı için güç odakları ile mücadele eden lider görebilecek miyiz,zaman gösterecek.
Nevzat TARHAN / Haber 7