Şirketin 7 yıldır Kamu İhale Kanunu'na tabi olmasına rağmen özel firma gibi davrandığı, mal ve hizmet alımlarıyla inşaat işlerinde ihale açmadığı ortaya çıktı. KİK, OYAK ve yarıdan fazla hissesine sahip olduğu tüm iştiraklerinin Kamu İhale Kanunu kapsamında olduğuna hükmetti.
Devlet İhale Kanunu'nun yerine 1 Ocak 2003'te 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kapsamdaki tüm kuruluşlar kanunu uygulamak zorunda. Yani her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işleri için mevzuata uygun ihale açılması gerekiyor. Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı bir tüzel kişilik olarak kurulan OYAK, eski kanuna göre imtiyazlıydı ve özel şirket gibi davranabiliyordu. Yeni kanunla imtiyazı ortadan kalkan OYAK'ın buna rağmen 7 yıldır hâlâ İhale Kanunu'na tabi değilmiş gibi hareket ettiği belirtildi. Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü tarafından yapılan bir ihaleye ilişkin şikâyet başvurusu üzerine KİK, OYAK'ın yarıdan fazla hissesine sahip olduğu Bolu Çimento Sanayi AŞ'nin 4734 sayılı kanun kapsamında bulunup bulunmadığını belirlemek için toplandı. Kamu İhale Kurulu'ndan OYAK için şok bir sonuç çıktı. OYAK'ın yazılı olarak yaptığı 'biz özel hukuk hükümlerine tabiyiz' itirazına rağmen, kurul OYAK'nın da İhale Kanunu'na uyması gerektiğine hükmetti. Kararda, "OYAK'ın MSB'ye bağlı ve TSK mensuplarına bu kanunda yazılı sosyal yardımları sağlamak üzere kurulduğu, temsilciler kurulu, genel kurul, yönetim kurulu ve denetleme kuruluna milli savunma bakanı tarafından üye seçildiği, kurumun her çeşit malları ile gelir ve alacaklarının devlet malları hak ve rüçhanlığını haiz olduğu, bunlara karşı suç işleyenlerin devlet mallarına suç işleyenler gibi tatbikata tabi tutulacağı, kanunun 17. maddesinde belirtilen üyelerin maaşlarından zorunlu kesinti yapılacağı tespit edildiğinden, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi. Yine ayrıca, OYAK'ın yüzde 50'den fazla hisseye sahip olduğu iştiraklerine de bu kanun kapsamında hareket etme zorunluluğu getirildi. OYAK'ın çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 29'u doğrudan olmak üzere toplam 60 iştiraki bulunuyor.
İşte OYAK'ın bazı iştirakleri: OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri, OYAK İnşaat, OYAK Teknoloji, Ataer Holding, Adana Çimento, Mardin Çimento, Bolu Çimento, Ünye Çimento, Aslan Çimento, Oyak Beton, Aslan Beton, Birçim Çimento ve Madencilik, Tam Gıda, OYAK Kağıt Ambalaj, İSKEN, Oyak Renault, Oyak Enerji, HEKTAŞ, TUKAŞ, OYAK Anker Bank, OYAK Yatırım Menkul Değerler, Halk Finansal Kiralama, MAİS, OMSAN, OYTAŞ, OYAK Konut İnşaat, OYAK Pazarlama, Eti Pazarlama.
OYAK'ı Milli Birlik Komitesi kurdu
OYAK, 27 Mayıs darbesini yapanların oluşturduğu Milli Birlik Komitesi tarafından 1 Mart 1961 tarihli 205 sayılı kanun ile kuruldu. OYAK'ın yönetim ve denetimi temsilciler kurulu, genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve genel müdürlük aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Temsilciler kurulu, sayıları 50'den az 100'den fazla olmamak üzere Milli Savunma Bakanlığı koordinasyonunda, daimi üye adedi dikkate alınarak birlik ve kuruluşlarda görevli daimi üyeler arasından, birlik ve kuruluşların kumandan veya amirlerince tespit olunacak temsilcilerden oluşuyor. OYAK Holding, diğer şirketlerden farklı olarak, Kurumlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Gelir, Damga ve Gider Vergisi gibi vergileri ödemek zorunda değil.
Jandarma İstihbarat'tan TÜBİTAK'a gizli ziyaret
Gebze'de yayın yapan 'Demokrat Gebze' isimli yerel gazete dün manşetinde ilginç bir habere yer verdi. Haberde, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Harun Ocaklı'nın, TÜBİTAK'ın Gebze'deki yerleşkesini gizlice ziyaret ettiği iddia edildi. Sivil plakalı araçla Gebze gişelere giriş yapan Ocaklı'yı, Kocaeli İl Jandarma Komutanı ile Gebze İlçe Jandarma Komutanı'nın karşılamak için bir süre beklediği, ancak her iki komutanın da gişelerden giriş yapan istihbarat daire başkanını fark edemediği ileri sürüldü. TÜBİTAK'ın Gebze'deki yerleşkesine giden Ocaklı'nın burada yaklaşık 5,5 saat kaldığı iddia edildi. Gazetenin haberine göre, söz konusu ziyareti Kocaeli'nde görev yapan üst düzey subaylar da doğruladı. ERCAN YILDIZ GEBZE
5 ayda 7 arıza normal değil
Danıştay'daki güvenlik kameraları sisteminin 5 ayda 7 kez arızalanması akılları karıştırdı. Uzmanlar, kamera veya kayıt cihazlarının bu sıklıkla arızalanmasının normal olmadığını anlatıyor. Güvenlik uzmanı Tayfun Acarlı, "Cihaz 7 sefer nasıl arıza yapıyor? Asıl soru, kim kurcalıyor bu cihazları?" diyor.
OYAK Güvenlik'in TÜBİTAK'ın bilirkişi raporuyla ilgili günler sonra yaptığı açıklama kimseyi tatmin etmedi. Olayın sürecinin anlatıldığı üç sayfalık açıklama, kafalardaki soru işaretlerini kaldırmak yerine, yenilerini ekledi. Açıklamada, Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sisteminin, şirket tarafından kurulduğu ve 23 Aralık 2005'te montajı tamamlanarak devreye alındığı bildiriliyor. Anlaşma uyarınca OYAK'ın Danıştay'a karşı yükümlülüğünün, sistemi kurmak ve iki yıllık garanti sağlamaktan ibaret olduğu belirtiliyor. Sisteminin işletilmesinin tamamen müşteriye ait olduğu ifade ediliyor. Ancak sistem 5 ay içinde tam 6 kez arıza veriyor. Saldırıdan bir gün önce 16 Mayıs 2006 günü de arıza sebebiyle Danıştay yetkilisi tarafından yapılan davet üzerine, OYAK yetkilileri yedinci defa Danıştay'a gidiyor. Kayıt cihazının arızalı olduğunu ve yerinde onarılamayacağını tespit ediyor. Bir tutanak düzenleyerek cihazı teslim alıp şirkete getiriyor. 17 Mayıs 2006 günü saat 15.05'te arızalı kayıt cihazının yerine geçici olarak bir kayıt cihazı takarak çalışır vaziyette teslim ediliyor.
CİHAZLARI KİM KURCALIYOR
Yeni kurulan bir sistemin 5 ayda 7 kez arızalanması akılları karıştırıyor. Özel Güvenlik Hizmetleri ve Eğitimi İşverenleri Derneği (ÖGHİŞDER) Başkanı Tayfun Acarlı, Danıştay'daki güvenlik sisteminin 7 defa arıza yapmasının ilginç olduğunu söylüyor. Güvenlik kameralarının kolay kolay bozulmadığını belirten Acarlı, "Bu cihaz 7 sefer nasıl arıza yapıyor? Kim kurcalıyor bu cihazları. Mühim olan burada bu. Bu elektronik cihazlar durduğu yerde kendiliğinden bozulmaz." diyor. Acarlı, arıza ya da kontrol gibi işlemler için kameraları yetkili kişilerin inceleyebileceğini belirtiyor. Şunları söylüyor: "Kameraları inceleyenlerin ya cihazların konulduğu kurumun içindeki yetkili elektrik elektronikçi kim ise cihazların teslim edildiği insan ya odur ya da bunları kontrol etmek için güvenliğin sağlanması için kamera ve monitörlerin başında oturan kimsedir. Bu cihazlara durup dururken bir şey olmaz. Asıl sorun kayıt yapan cihazda. Kayıt yapan cihaz bozuluyor. OYAK güvenliğin elinde bulunan cihaz da görüntülerin kayıt edildiği cihazlar. Buna müdahale eden kişi önemli. Buna kim müdahale edip arıza yaptırıyor. Bütün mesele kapalı olan kasayı kim kurcaladı."