İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Nevruz kutlamalarından önce neden düzenlemeler getirdiklerine yönelik, ''Bu konuyu, BDP'nin sözcülüğünü yaptığı, bir parçası olduğu KCK, yani Kürtleri cebren köleleştirme örgütünün aldığı tavsiye kararları, verdiği talimatları dinleyerek öğrendik. Ondan dolayı bu tedbiri almak durumundaydık'' dedi.
Şahin, BDP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerde söz aldı.
BDP'nin, her zaman olduğu gibi Anayasa'yı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni değil, kendi anladığını, istediğini yapmayı bir hak, özgürlük olarak dile getirdiğini belirten Şahin, ''Bu da onların varlığının, yapısının, görevlerinin bir gereğidir. Hiç de yadırgamıyorum'' diye konuştu.
Yeni gün, yeni mevsim, bahara merhaba günü, haftası hatta ayı olan Nevruz'un, coğrafyasına, mevsimine göre Nisan, Mayıs aylarında da kutlandığını anlatan Şahin, Nevruz'un daha fazla kutlanmasını temenni etti. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''70-80 milyon hep beraber kutluyor olsak. İnsanımız bu günü, mevsimi, baharı değişik şekillerde, adını koymadan kutluyor, bahar sevincini yaşıyor. Kendi halinde toprağına, vatanına, hukukuna saygılı, vatandaş hak, hukuku çerçevesinde, köyünde, kentinde, şehrinde özel günlerini kutlayan, herkese saygımız, sevgimiz var. Ama bir Nevruz ki bir şeylerin bahanesi yapılmak isteniyorsa, o günlerde sokaklar işgal edilmek, kaldırımlar sökülmek, otobüs durakları işgal edilmek, trenler, otobüsler, ağaçlar yakılmak, insanlar dövülmek, hakaret edilmek, şehirlerin huzurunu kaçırmak, güvenliğini alt üst etmek, bir şeyler adına, bölücü örgüt adına 'biz buralardayız' mesajı verilmek isteniyorsa onun adı Nevruz değil, Nevruz adına yapılan başkaldırı, fırsatçılık, bölücü faaliyetten başka bir şey değildir.
Nevruz yapılmadan, nereden biliyordunuz da bu Nevruz'a düzen getirdiniz, 21 Mart'ta herkes kutlayabilir ama ondan önce, Nevruz adında kutlamalar yapılmayacağı kararını milli güvenlik, kamu düzeni gerekçesiyle nereden aldınız sorusu akla gelebilir. Bu konuyu, örgütün yani BDP'nin sözcülüğünü yaptığı, bir parçası olduğu KCK, yani Kürtleri cebren köleleştirme örgütünün aldığı tavsiye kararları, verdiği talimatları dinleyerek öğrendik. Ondan dolayı bu tedbiri almak durumundaydık.''
-''İstihbaratın gereğini yapmasaydık...''-
Şahin, önlem aldıklarını ancak BDP ve uzantılarının, durmadığını, masum insanları bir şekilde kandırarak, korkutarak, teşvik ederek kanunsuz şekilde 18 Mart'tan itibaren sokaklara dökmeye gayret ettiğini söyledi. Şahin, hedefleri itibariyle bunu başaramadıklarını ifade etti.
İstanbul ve Diyarbakır'da 18 Mart'ta meydana gelen olaylarda çekilen büyütülmüş fotoğrafları gösteren İçişleri Bakanı Şahin, halkın bindiği otobüslerin yakıldığını belirtti. Şahin, ''BDP milletvekillerinin bindiğini görmedim ama halk biniyor'' dedi.
Şahin, Diyarbakır'da haberleşme cihazlarının donanımlarının, arabaların yakıldığını, masum esnafın dükkanında malzemelerinin yerle bir edildiğini; İstanbul'da ağaçların yakıldığını, otobüs duraklarına taş atıldığını, polis aracına taş attırıldığını, kaldırımların söküldüğünü kaydetti.
Bakan Şahin, ''Eğer istihbaratın gereğini yapmasaydık bu gösterdiğimiz resimlerin yüzlercesi, binlercesi Türkiye'de yaşadığımız acı gerçek olarak karşımıza çıkacaktı'' dedi.
Cizre'de, 20 Mart'ta halkı korumak için görev yapan polis memurlarına, BDP binasının dibinde, uzun namlulu silahlarla ateş edildiğini söylen Şahin'e, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, ''Yalan söylüyorsunuz'' diye karşılık verdi. Şahin ise, ''Ben siz değilim'' diyerek, konuşmasını sürdürdü.
BDP milletvekilleri, Şahin'i sıra kapaklarına vurarak protesto etti.
Polisin canlı kalkan olarak, çocukları vurmamak için karşı ateş etmediğini, şehit olduğunu belirten Şahin, ''Polis Ahmet Toprakoğlu ve diğer şehitlerimizin hesabını herhalde sizden soracağız. Hangisi insanlık, hangisi çağdışılık, hangisi mağara devri anlayışı, takdirlerinize sunuyorum'' dedi.
-''Efendilerine bellerinden iple bağlılar''-
Bütün bu olaylarda birilerinin bulunduğunu ifade eden Şahin, gösterdiği fotoğrafta elinde molotof kokteyli olan birileri ile BDP'li ''hanım milletvekilinin'' bulunduğunu söyledi.
Şahin, BDP'nin, istemeden, kanunsuz gösterileri, kışkırtmaları teşvik eden konumda olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Nevruz ile ilgili genelgeyi yayımladıktan sonra, milletvekillerinin aralarında geçen diyalogda, 'İyi ki bu bakan genelgeyi yayımladı. Meydan meydan, şehir şehir harap olacaktık, bir günde bu işi halledeceğiz, ne güzel oldu' diye konuşanlar da onlar. İstemeden gidiyorlar. Çünkü mecburlar, özgür değiller, bir yerlere bağlılar. O yer neresi; efendileri var, o efendilere bellerinden iple bağlılar, çekerler dururlar, koyverirler gezerler. Emir alırlar yaparlar, emir alırlar dururlar. Bu gensoruyu önce verdiler, sonra ne olduysa vazgeçtiler. Emir geldi tekrar verdiler.
BDP'ye, parti olarak diyecek bir şeyim yok. Sayın milletvekillerine ülkeye verdikleri işler nedeniyle hiçbir zaman teşekkür etmeyeceğim. Bir istisna var, bu gensorular için geçen sefer teşekkür etmemiştim, iki kez ediyorum. Çünkü bana BDP ve arka planını anlatma imkanı verdikleri için.''
-''Bu yapı nedir?''-
Bakan Şahin, BDP'nin, KCK'nın ana sözleşmesine göre, belediyeleri ve paralelindeki sivil toplum örgütleriyle bir bütün olduğunu, hiyerarşik yapıda BDP'nin üstte değil, ortalarda bulunduğunu söyledi.
''BDP'nin bağlı bulunduğu, organik bağı olduğu KCK yapılanması, yani ülkeyi bölme, yıkma amaçlı, 30 yıldır meşgul eden, lanetli yapının uzantısı'' diyen Şahin, konuşmasının bu bölümünde de bazı fotoğraflar gösterdi.
''Bu yapı nedir?'' diye soran Bakan Şahin, şunları kaydetti:
''Mardin Nusaybin'de BDP tarafından 2008'de yaptırılan kültür merkezinin duvarındaki Zerdüştlük ve Yezidilik inancına ait semboller. Bu yapı, PKK terör örgütünün kandırarak, kaçırarak, dağa, sınır ötesine, yurt dışına götürdüğü, eğittiği insanlara yaşattığı bir hayatın resmidir. Bu yapıda İslam inancı yoktur, yapının tek özü önce Müslüman olmamak, sonra hiçbir dine mensup olmamaktır, dinsizlik yapısıdır. Bu yapıda kesilmiş olan yayladaki koyun değil, örgütün avlayarak kestiği, mensuplarına yedirdiği domuzdur. Bu yapı inancı yok eden benim Kürt kardeşimin inancını, ahlakını, namusunu rencide eden yapıdır. Bu yapıda sahte namaz, dalga geçerek saf tutma, oruç tutmadan açılan iftarlar, sahte imamlar, sahte paraların cebinde olduğu imamlar vardır. Bu yapının özünde Kürtlerin peygamberi haşa Başkan Apo vardır. Bu yapının uzantısından bu memlekete hiçbir hayır gelmemiştir.
Benim Kürt kardeşim 30 yıl boyunca bu yapıdan çok çekti, çektirildi. 30 yılda, bu yapı nedeniyle tarım ve hayvancılık dibe vurdu, sınır ticareti, sanayi tesisi yapılamadı, girişimciler yatırım yapmamıştır. Ticaret tatile uğradı, kepenekler sürekli kapatıldı. Kapalı kepenklerin hesabını soracağız dediğimizde rahatsız oldular, kaybedilen canlar, akan kanlar, gözyaşı... Siz olmasanız, ardınızdaki o kanlı örgüt olmasaydı 30 yılın sonunda o bölgedeki Kürt kardeşimin, cebinde daha çok para, tarlasında daha çok ürün, yaylasında daha çok hayvan, şehrinde daha çok fabrika olacaktı. Bunun hesabını vermek durumundasınız, bu hesabı yapmak durumundayız. 30 senede 25 kuruş ne yaptınız, yıkmak, yakmak, yolları, kaldırımları tahrip etmek, can almak, kan dökmekten başka.''
Şahin, konuşmasına sıra kapaklarına vurarak tepki gösteren BDP'li milletvekillerine, ''O sıralar milletin sıraları, sizin hiçbir şeye gücünüz yetmediği gibi o sıraları kıramazsınız'' diye karşılık verdi.