Vahşice öldürüldükten sonra başı gövdesinden ayrılarak bir gitar kutusunda Etiler'deki bir çöp konteynırına atılan Münevver Karabulut'un sevenleri dün sabah saatlerinde kabrinin bulunduğu Bolu Mengen'e gitti. Sabah 08.30 sıralarında Mecidiyeköy'de Ali Sami Yen Stadı yanında buluşan yaklaşık 100 kişi üç otobüs halinde Bolu'ya yola çıktı. Genç kızın arkadaşları, öldüğüne hâlâ inanmadıkları Münevver için "Keşke düğününe gidiyor olsaydık" diye konuştu. Katil zanlısının bir an önce yakalanarak adalete teslim edilmesini istediklerini belirten yakınları ve arkadaşları "Bu adamın bir an önce yakalanmasını istiyoruz. Münevver'in ruhu ancak o zaman huzur bulacak" diye konuştu. Bolu'da Kayabaşı köyüne varıldığında, Münevver'in arkadaşları aynı pankartla mezarlığa kadar yürüdü.
ADALETE GÜVENİYORUZ
Herkesin kırmızı karanfil bıraktığı mezarın başına gelen anneanne Şerife Akdoğan, 'Kabrin nur, mekanın cennet olsun. O bir daha geri gelmeyecek. Allah'ım sabır ver. Kızımın katilini bir an önce bulsunlar' diyerek gözyaşı döktü. Münevver'in dayısı Hüseyin Akdoğan Türk adaletine güvendiklerini ifade ederek, 'Türk polisinden daha güçlü hiç kimse yok. Münevver'i çok seviyorum. O, tertemizdi. Acımız çok büyük.' dedi. Arkadaşları ise, Münevver için yazdıkları şiiri okudu. 'Ne kadar hızlı koşarsak koşalım bir daha onu yakalayamayacağız' diyen bir arkaşının sözü üzerine hala Züheyla Karabulut, 'Biz artık sözün bittiği yerdeyiz.' dedi.
İstanbul'daki yürüyüşü aile istemedi
Galatasaray Lisesi önünde yapmayı düşündükleri yürüyüşü, baba Süreyya, anne Nagihan ve kardeşi Enver Karabulut'un isteği üzerine iptal eden Münevver Karabulut'un arkadaşları mezarı başında gözyaşı döktüler.
Münevver'in arkadaşları Rutkay Yelgedik, Can Ada, Mesut Mert, Oğuz Ünal Kalafat ve kardeşi Enver Karabulut, organizasyonu arkadaşlarının toprağa verildiği Bolu'nun Mengen İlçesi'nde gerçekleştirdiler.
İstanbul ağladı biz ağladık
Sen, bu dünyanın kirliliğini
Gülerek kapatmak isterdin.
* * *
Oysa şimdi bir rüzgar,
Aldı götürdü seni.
* * *
Saçının bir tek teline,
Dokunmaya kıyamadığımız arkadaşımız.
* * *
İstanbul ağladı, biz ağladık!