Ahmet Kekeç/ Star
Bu Yazarları Çöpe Atın
Yaşar Büyükanıt mamulatı “e-muhtıra”, sessiz sedasız, Genelkurmay’ın internet sitesinden kaldırıldı...
Bunun siyasi anlamı nedir?
Bir vatandaş olarak benim için fark etmiyor. Daha pekiştirilmiş ve ağırlaştırılmış olarak muhafaza da edilebilir.
Bir toplumsal karşılığı yok nasılsa... Halk da, siyaset de, kamuoyu da bildiğini okuyor.
İnsanlar, “Eyvah, tehlike geliyor. Genelkurmay’ın internet sitesi haber verdi!” demiyor, demeyecek.
Kendi kendine gelin güvey birtakım “kurmayların” tehdit değerlendirmesi, “kendi kendine bir değerlendirme” olmak dışında, bir anlam ifade etmiyor, etmeyecek.
Bunun siyasi karşılığı şu olabilir:
Genelkurmay Başkanlığı, siyasetten bağımsız bir “yönetim kastı” değil artık.
Budur!
Hadi Genelkurmay Başkanlığı bir adım attı, herhangi bir dikte ve tavsiye olmaksızın o yasadışı muhtırayı sitesinden kaldırdı...
Peki zihinlere kazınmış muhtıra ne olacak?
Ne zaman kalkacak?
Bayram bayram canlarını sıkacağım ama döne döne yazsak, kafalarına kafalarına vursak yeridir... Hatta “az bile”dir...
Şu:
Parlamentoya Cumhurbaşkanı seçtirmemek âli maksadıyla hazırlanıp Genelkurmay’ın internet sitesine konulan muhtıra, muhtıraya muhatap kesimlerden çok, bu muhtıradan ekmek çıkarmaya uğraşan muhalefeti ve bir kısım medyayı heyecanlandırdı.
Mesela CHP Genel Başkan Yardımcısı muhterem Onur Öymen şunları söyledi: “Genelkurmay’ın tesbitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Türkiye’yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz...”
İkna odalarının mucidi Nur Serter ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan’da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır...”
Peki, biat kültüründen gelmeyen “bağımsız medya” nasıl karşıladı muhtırayı?
Hatırlatalım... Belki yüzleri kızarır: İşte Ertuğrul Özkök: “Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.”
İşte Yılmaz Özdil: “Hâlâ deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.”
İşte Ece Temelkuran: “Genelkurmay’ın açıklamasıyla mitinglerin daha da coşmuş olması bu mitingleri otomatik olarak militarist yapmaz.” (Bu Ece şimdilerde “demokratlığın kitabını” yazıyor.)
İşte Ahmet Hakan Coşkun: “Muhtıraya karşıyız diyeceğiz ve ötesini söyleyemeyecek miyiz? Ben ötesini de söylerim arkadaş.”
İşte Nuray Mert: “Şimdi Genelkurmay bildirisini öne çıkarıp, bu fetihçi zihniyetin arkasında durmak istemiyorum.”
Çoğaltılabilir...
Refikimizin de söylediği gibi, “muhtıra çöpe gitti...”
Peki, muhtıra destekçisi siyasetçiler ve yazarlar?
Onlar ne olacak?
Hadi siyasetçilerin icabına halk bakıyor...
Bu yazarlar hiçbir şey olmamış gibi ahkâm kesmeye devam edecekler mi?