Dünyanın sıcak çatışma alanlarında çözüme yardımcı olmayı amaçlayan Uluslararası Kriz Grubu'nun yayımladığı raporda, PKK'nın KCK'yı paralel devlete dönüştürme yönündeki aşikâr projesinin, Kürt sorununun çözümüne engel olduğu vurgulandı.
Dünyanın sıcak çatışma ve kriz alanlarında sorunun çözülmesine yardımcı olmayı amaçlayan 'Uluslararası Kriz Grubu', "Türkiye: PKK ve Kürt Barışı" başlıklı bir rapor hazırladı.
KÜRT AYDIN VE LİDERLER PKK'YA BASKI YAPMALI
BDP'nin siyasi aktöre dönüşmesine izin vermeyen PKK'nın, çözüm yolunda çıkmaza sebep olduğu savunuldu. Kürt aydın ve liderlerin, BDP'nin Kürtler adına ikna edici ve meşru bir sözcüye dönüşmesine izin vermesi için PKK'ya baskı yapmaları gerektiği belirtildi. Hem hükümetin hem de Kürt hareketi temsilcilerinin çelişkili ve çözüme hizmet etmeyen tavırlar aldığı ifade edilirken, KCK'nın varlığının çözümün önündeki en büyük engel olduğu vurgulandı.
Dünyanın değişik bölgelerindeki meseleler konusunda hazırladığı öneriler ile bilinen Uluslararası Kriz Grubu'nun raporunda, BDP'nin gerçek bir siyasi partiye ve sözcüye dönüşebilmesi için de KCK'nın mahalli yönetimlerdeki komiserlerini geri çekmeye ikna edilmesi ve PKK çizgisinden ayrılmış Kürtlerin de partiye girmeye teşvik edilmesinin şart olduğu vurgulandı.
Raporda, "PKK'nın KCK'yı paralel devlete dönüştürme yolundaki aşikar projesi, kamuoyunun BDP'ye olan inancına zarar veriyor ve hiçbir zaman çözümü mümkün kılmayacak. Kürtler, PKK'ya bu yoldan dönmesi çağrısı yapmalı." denildi.
KCK GÜNEYDOĞU'DA "KUZEY KORE" İSTİYOR
BDP'nin Kürtler üzerinde tekelci olmaması gerektiğinin altı çizilen raporda bir Kürt akademisyenin de şu sözlerine yer verildi: "KCK, totaliter tek adam kültüne dayanan, faşist, anti-kapitalist gerçeklerden oldukça kopuk bir yapı. PKK temel olarak diyor ki 'Bana Kürdistan'ı verin onu Kuzey Kore gibi yapayım'. Kürtler bunu kabul etmeyecek. Kemalist diktatörlükle mücadele ederken Apoist diktatörlük istemiyorlar.
Demokratik Toplum Kongresi gibi sivil toplum ve BDP gibi yasal siyasi araçlarınız var. KCK'ya neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Biz Kürtlerin neden KCK gibi bir aracıya ihtiyacı var? BDP var. İstediği merci ile Kürt sorununu konuşabilir. PKK, BDP'yi güçlendirmeli ama bunun yerine tamamıyla kendi kontrolüne almaya çalışıyor."
Raporda, BDP'nin bir sosyal tabanı olduğu ve Türkiye'de Kürt kökenlilerin üçte birinin BDP'ye oy verdiğine dikkat çekildi. Ancak, BDP'nin sosyal tabanına ve bazı marijinal gruplara siyasi temsil imkanı vermesi gibi olumlu özellikler dışında gerçek anlamda bir politik parti gibi hareket etmediğine işaret edildi.
Rapor, "PKK ve BDP aynı lideri yüceltiyor. Aynı sosyal tabana dayanıyor. Bazı BDP'li belediyelerde PKK / KCK etkin. BDP'nin milletvekili, parti yönetimi ve belediye başkanlığı adaylığı listelerinin Öcalan ve PKK tarafından belirlendiğinden çok az kişinin şüphesi var. Kürt hareketinde hakim güç PKK ve BDP de onun bir parçası. BDP bu nedenle devletten kendisiyle değil Öcalan ile konuşmalarını istiyor." ifadelerine yer verdi.
Türkiye'deki Kürt kökenlilerin çoğunluğunun hâlâ Kürt hareketi olmayan siyasi partilere oy verdiği de vurgulanırken, Kürt kökenlilerin nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu 12 şehirde AK Parti oyların yüzde 37'sini aldığı ve iktidar partisinin 70 Kürt kökenli milletvekili olduğu da kaydedildi.
Kürt gençleri radikalleşiyor
BDP'nin sürekli tehdit altında ve siyaseten zayıf konumda bulunmasıyla beraber Kürt kökenli gençlerin hızla radikalleştiği de raporda yapılan tespitlerden biri. Yeni Kürt siyasi hareket kuşağının entelektüel açıdan yetersiz ve duygusal reflekslerle hareket ettiği kaydedildi. Bunun uzun vadeli bir dinamik olduğu vurgulanırken PKK'nın da kendinden önceki Kürt kuşağının Türk sol hareketleri içinde çözüm aramasına bir tepki olarak doğduğuna işaret edildi ve şöyle denildi: "Kürtlerin şikayetlerine çözüm bulmanın daha fazla geciktirilmesinin cezası, daha öfkeli ve uzlaşmaya daha mesafeli yeni bir kuşakla yüzleşmek olacak." Rapor hazırlanırken görüşülen Kürt kökenli yazar Zeynel Abidin Kızılyaprak'ın, "Kürt gençleri duygusal bir dünyada yaşıyorlar ve PKK buna hitap ediyor. Rasyonel değil." tespitine de yer verildi. Kürt hareketinde gençler ile daha yaşlı kuşaklar arasında uçurumun açıldığı belirtilirken, Londra Kürt merkezinden bir yetkilinin polisin yardım istemesi üzerine gittiği Hyde Park'ta Kürt gençlerin bir protesto gösterisini kontrolde nasıl zorlandığı kaydedildi. Avrupa'da Zaman gazetesinin bazı bürolarına yapılan fiziki saldırılar da raporda yer aldı.
Raporda geçmişte uygulanan baskı politikalarının PKK'yı doğurduğu ve Kürt sorununda bugünkü iklimi hazırladığı yorumu yapılırken, "hükümet, yarınki radikal gençlere sembol olacak ve yeni PKK'lar oluşturacak politikalara karşı tetikte olmalı" denildi.
Kürt sorunu ile PKK'yı ayırmak doğru strateji
Kriz Grubu'nun raporunda Ankara'nın en iyi stratejisinin, bazı önde gelen Türk gazeteci-yorumcular farklı düşünse de "Kürt sorunu ile PKK sorununu ayırma" olacağı da vurgulandı. Politik reformlar yapıldıktan sonra Ankara'nın "PKK'nın silahsızlandırılması ve rehabilitasyonu" konularında elinin çok güçlü olacağı tespiti yapıldı. AK Parti hükümetinin bugüne kadar birçok tabuyu yıktığı ve bir uzlaşmanın mümkün olduğunu gösterdiği belirtilirken, hükümetin Kürt sorunu konusunda geliştirdiği açılım politikasında son dönemde 'zikzaklar yaptığı' savunuldu. Benzer şekilde PKK'nın yasal uzantıları da dahil Kürt siyasi çevrelerinin de zikzaklar yaptığı belirtildi. Bir yandan ateşkes çağrıları yaparken bir yandan da bombalı saldırıları kınamakta yetersiz kaldıkları aktarılırken, 2012 yılında PKK'nın sivillere yönelik kaçırma olaylarında da artış yaşandığı kaydedildi.