Kazdıkça 12 bin yıllık yaşamın izlerine ulaşılan tepe: Çayönü

Dünya uygarlık tarihine ışık tutan, tarıma geçiş ile hayvanların evcilleştirilmesinin bütün aşama ve detaylarına ulaşılan Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Çayönü Tepesi'nde, bu yıl 48 kişilik ekiple kazı ve araştırma çalışmaları yürütülüyor

DİYARBAKIR (AA) - MEHMET SIDDIK KAYA - Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki 12 bin yıllık Çayönü Tepesi, buluntularıyla uygarlık tarihine ışık tutuyor.

AA'nın, Anadolu'daki arkeolojik kazılarda, öngörülenden daha eski dönemlere tarihlenen verilere ulaşılmasına ilişkin dosya haberinin dördüncü bölümünde Diyarbakır'ın kuzeyinde yer alan Çayönü'nde ulaşılan bulgular ele alındı.

Ergani Ovası'nda, Dicle Nehri'nin kenarında, milattan önce 10 binden başlayan yerleşim evreleri bulunan Çayönü, 1963'te yüzey araştırmaları sırasında keşfedildi.

İlk kazılar, Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından 1964'te başlatıldı. Çayönü Tepesi, Hilar köyünün hemen kuzeyinde bulunan eski adı Kotaberçem (Çayboyu) olan tarih öncesi döneme tarihlenen bir höyük.

Dünya uygarlık tarihine ışık tutan Çayönü Tepesi, göçebelikten yerleşik yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilip tarıma ilk başlanılan yerler arasında bulunuyor.

Sadece bölge değil, dünya uygarlık tarihi için de büyük önem taşıyan, 1991'de güvenlik nedeniyle ara verilen ve 9 yıl önce yeniden başlatılan Çayönü'ndeki kazı çalışmalarıyla kesintisiz yaşamın tüm aşama ve detayları ortaya çıkarılıyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığında, Çayönü Tepesi'nde bu yıl da 48 kişilik ekiple kazı ve araştırma çalışmaları yürütülüyor.

Doç. Dr. Sarıaltun, AA muhabirine, daha önce yerleşmenin doğu kesiminde kazı çalışmalarına başladıklarını, doğu kesiminde Neolitik yerleşmenin farklı evrelerini saptadıklarını, buradaki kazıların halen sürdüğünü söyledi.

Çayönü Tepesi'nin Türkiye'deki sistematik bilimsel kazıların yürütüldüğü ilk yerleşmelerden biri olduğunu kaydeden Sarıaltun, Çayönü'nde yerleşik yaşamın başlangıcının ve ilk Neolitik yerleşmelerin burada olduğuna dair önemli ipuçlarının olduğunu belirtti.

Sarıaltun, şöyle konuştu:

"Neolitikle ilgili ne biliyorsak hepsi Çayönü Tepesi'nde var. Dolayısıyla Çayönü aslında bu anlamıyla çok önemli. Kültürel miras, turizm ve bilimsel açıdan önemli. Bugün Levant bölgesinden Yunanistan'a kadar gittiğinizde Çayönü'nün bir eş değeri daha yok. İlk madenciliğin, ilk tarımın, tarımsal üretimin ya da bitkilerin kültüre alınma sürecinin başladığı yerlerden biri. Hayvanların evcilleştirildiği, özellikle domuz, keçi ve koyun başta olmak üzere hayvanların evcilleştirildiği ilk yerleşmelerden biri."

Çayönü Tepesi'nin mimarlık tarihi açısından da çok önemli bir veriye sahip olduğunu vurgulayan Sarıaltun, Çayönü'nün özellikle Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'den Çanak Çömlekli Neolitik Dönem'e, ilk yerleşik yaşamdan daha sistematik bir köy alanına dönüşme ile besin üretimine geçiş sürecini, bütün aşamalarını detaylarla yansıtması açısından çok önemli bir yerleşme olduğunu ifade etti.

- "Çayönü bütün detayları sunan yegane yerleşmedir"

Sarıaltun, şöyle devam etti:

"Çayönü Tepesi aslında Neolitik ile ilgili bütün algımızın hepsini önce dağıtan, sonra da verdiği bilgilerle beraber toparlayan bir alan. Bilim tarihi ve kültürel miras açısından Çayönü Tepesi tüm bunları birlikte bağrında buluşturan ve bunların hepsini kendi içerisinde bütün detaylarıyla sunan yegane yerleşmedir. Çayönü'nün önemli noktası da burası. Çayönü Tepesi bu açıdan anahtar yerleşme konumuna geliyor.

Bugün Neolitik dönemle ilgili nerede kazı yaparsanız yapın, Çayönü'nün verisine bir şekilde dokunmanız gerekiyor. Çayönü'nün anahtarı bir şekilde sizin sorunlarınızın kapısını açıyor. Çayönü Tepesi verileri bir şekilde sizin verilerinizi daha açıklar hale getiriyor. Taş alet teknolojisinden madenciliğe, mimari yapım tekniklerinden pişirme tekniklerine, hayvanların evcilleştirilmesinden avlanma sürecine, bitkilerin toplanmasından tarıma geçişinin aşamasına kadar bütün bu verileri bizlere sunuyor."

Çayönü'nde ilk kazıların yapıldığı dönemde özellikle ilk çanak çömlek üretimine dair verilerin bu kadar güçlü olmadığını ifade eden Sarıaltun, Çayönü'nün sürekliliği ve kesintisiz bir kültür aşamasını destekleyecek veriye sahip olduğunu dile getirdi.

- "1000 yıllık süreci anlamaya ve tanımlamaya çalışıyoruz"

"Bu yıl Çanak Çömlekli Neolitik Dönemi yani milattan önce 7 ve 6 bin yılları arasındaki 1000 yıllık süreci anlamaya ve tanımlamaya çalışıyoruz." diyen Sarıaltun, Çayönü'nün yerleşik yaşama geçişi iyi yansıtan yerleşmelerden biri olduğuna dikkati çekti.

Sarıaltun, "İlk yerleşme değil, bununla beraber birçok yerleşme var ama Çayönü Tepesi bu ilk süreci bütün detaylarıyla anlatıyor. Tarımdan hayvancılığa, madencilikten mimariye, ölü gömme geleneklerinden günlük yaşamdaki bütün veriye, boncuklarına, yaptıkları figürlere, yedikleri, içtikleri yiyeceklere kadar birçok açıdan detaylı veriler sunan yegane yerleşme. Çayönü Tepesi birçok veriye sahip. Özellikle günümüzden 8 bin yıl öncesindeki bir çanak çömlek kültür aşamasını anlamaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Kazılarda ortaya çıkan mezarlık alanının 10 bin 500 yıl öncesine ait olduğuna işaret eden Sarıaltun, ölü gömme ve o dönemin geleneklerini yansıtması açısından bu alanın önemli olduğunu belirtti.

- "Çayönü Tepesi kazı hikayesini turizmle de birleştirmek istiyoruz"

Çayönü'nün kültürel ve sosyolojik açıdan birçok yeri beslediğini, birçok yerden de beslendiğini anlatan Sarıaltun, Çayönü'nü turizm alanı haline getirmek istediklerini söyledi.

Doç. Dr. Sarıaltun, konuşmasını şöyle tamamladı:

"1964'te başlayan Çayönü Tepesi kazı hikayesini turizmle de birleştirmek istiyoruz. Toplumsallaştıramadığımız bilgiyi, topluma ya da halka sunamadığımız noktada bir ayağımızın eksik kaldığını düşünüyoruz. Dolayısıyla hedeflerimizden biri de Çayönü Tepesi'ni bir turizm alanına dönüştürmek, insanların burada rahat bir şekilde gezebildiği, rahat bir şekilde bu bilgiyi edinebildiği bir alan haline getirmek."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür-Sanat Haberleri