Tunus'ta devrim oldu ancak iç ve dış karşı devrimci güçler halkın istek ve beklentilerini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor, yapacak.
Aynı şey Mısır'da oluyor. Orada bir de Hıristiyan-Müslüman çatışması riski var. Libya'da ise Kaddafi kendi halkına karşı tüm silahları kullanıyor. Batı ise 'Hava sahasını kapatalım mı kapatmayalım mı' falına bakmayı tercih ediyor. Oysa 1991'de 'Saddam Kürtleri vuracak' dedikodusunu bahane eden ABD ve müttefik Fransa, İngiltere ve Almanya Çekiç Güç'ü Türkiye'ye göndermiş ve 36. paralelin kuzeyindeki Kürtleri korumuştu. Batılı güçler aynı duyarlılığı o zaman 32. paralelin güneyindeki Şii Iraklılar için göstermemişti. 3 aylığına Türkiye'ye gelen Çekiç Güç buradan ayrıldığında Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulma süreci tamamlanmış ve Irak işgal edilmişti.
Irak işgalinden bu yana bu coğrafyada nelerin yaşandığını ve parçalanma riski ile karşı karşıya bırakılan bu ülkede bir milyon insanın öldüğünü herkes hatırlıyordur.
Irak ve Irak'tan dolayı bu coğrafyada yaşanan her şeyden karlı çıkan hep İsrail oldu. Şimdi de aynı şey oluyor.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Hüsnü Mahalli - Akşam)