Cesaretin ölçüsü nedir?
İki bina arasına gerilmiş bir ipte yürümek mi?
Dondurucu soğukta Himalayalara tırmanmak mı?
Kutuplardaki yaşamı gözlemlemek mi?
Uzayda bir parkta dolaşır gibi dolaşmak mı?
Bir tankın karşısında direnmek mi?
Küçük bir kayıkla okyanusu geçmek mi?
Paraşütle yerküreye atlamak mı?
İnsanoğlu, cesareti son sınırına dayamakla kalmamış kendi dünyasını didik didik etmiş.
Limitini zorlamış.
Başka yaratıklar üzerinde hakimiyet kurmakla yetinmeyen bu zayıf yaratık bazen file binmiş, bazen yılan oynatmış; aslanı terbiye etmiş.
“Ormanda Yaşamak”ı konu edinen süper eğlenceli bir belgesel izledim.
Bazı maceraperestler buna “Ormanın Derinliklerinde Yaşamak” diyor.
Son derece gelişmiş makineler, ekipmanlar, malzemeler ve aparatlar beni yıllar önce okuduğum 18. ve 19. asrın seyyahlarına götürdü.
İngiliz kaşif Richard Burton 1857’de, Nil’in kaynağını bulmak için Nijerya’nın cangıllarında kendisine refakat edecek kafileyi hazırlarken oradaki İngiliz bir diplomat Burton’un yüzünde önceki Afrika gezilerinin birinde aldığı bir bıçak yarası görmüş ve seyahate çıkmaması için onu iknaya çalışmış. Burton’a Somali’deki kabilelerin eline düşen Fransız bir seyyahın hikayesini anlatmış; yerliler adamı bir ağaca bağlayıp ellerini, ayaklarını kesmeye başlamışlar. Sonunda daha fazla dayanamamış “acı çekmesin yazıktır!” diye adamın kafasını kesmişler.
Burton uyarıyı dinler ama yine de kafileyi alır, yoluna devam eder.
Carsten Niebuhr liderliğinde 1762’de Alman ve Danimarkalılardan oluşan bir grup ilk kez Arap yarımadasına gelir. Kafilede bulunanların çoğu Yemen’de özellikle ishal ve sıtma hastalığından, geri kalanlarsa Afrika’da malaryadan ölür.
Böylece bu ilk seyahatlerden sonra erzaklar arasında bulundurulması gereken en önemli şeyin ilaç olduğunu öğrenirler.
Charles Montagu Doughty, yanında taşıdığı ilaçlar sayesinde Arap Yarımadasında halkın hoşnutluğunu kazanmayı başarabilmiş bir seyyah.
Oysa o bu seyahati sadece 13 sterlinle tamamlamış.
İngiliz seyyah Margaret Bell de geçen yüzyılda sahrayı keşfe gelmiş bir İngiliz.
Ondan önce 19. yüzyılda HesterStanhope var…
Buradaki yaşam bedevilere çok zorken İngiltere’den gelenlere nasıl olmasın?.
Gel gelelim Denizci Sinbad’a
O seyahatlerinde dehşetli maceralar yaşamış yaşamasına ama ticaret ve sömürge kapılarını açan Avrupalı kaşifleri gibi hayatında hiç bilmediği yerlere gitmemiş.
O yüzdendir ki bu toprakların coğrafyası da, siyaseti de, kaderi de hep aynı kalmış; değişmemiş…
Tercüme: Veysel Bulut