Kasetle gelenleri korku sardı

CHP'yi yeniden dizayn etmek için piyasaya sürülen skandal kasedin arkasındaki örgütün ortaya çıkarılmaması için ne gerekiyorsa yapılmış.

CHP'yi yeniden dizayn etmek için piyasaya sürülen skandal kasedin arkasındaki örgütün ortaya çıkarılmaması için ne gerekiyorsa yapılmış. Baykal'ın o dönemdeki avukatı Şahin Mengü'nün, soruşturmanın kadük kalmasına yol açacak şekilde başvuru yaptığı anlaşıldı. Diğer yandan, dosyada bir ilerleme kaydedemeyen Savcı Yücetürk ise Emine Ülker Tarhan döneminde YARSAV'a girdi ve daha sonra başkan yardımcılığına getirildi
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile milletvekili Nesrin Baytok'a ait olduğu ileri sürülen uygunsuz görüntülerle ilgili soruşturmayı 'örgütlü suç' kapsamına alırken, dosyada yaklaşık iki yıldır hiçbir ilerleme kaydedilmemesinin arkasında yatan gerçekler de gün yüzüne çıkmaya başladı. CHP'yi yeniden dizayn için piyasaya sürülen, Baykal'ı koltuğundan eden, Kemal Kılıçdaroğlu'nu da CHP genel başkanlığına taşıyan kaset skandalının arkasındaki isimlerin ortaya çıkmaması için Kılıçdaroğlu ve Sav ekiplerinin seferber olduğu anlaşıldı. Kısa süreli beraberliğin ardından birbirlerine cephe alarak 'düşman kardeşler' haline gelen Kılıçdaroğlu ve Sav ekibinin kaset skandalının üzerine örtme amacıyla kurduğu koalisyonun ise kalıcı olduğu görülüyor.
Skandal görüntülerin Mayıs 2010 tarihinde internette yayınlanmasının ardından Deniz Baykal partinin genel başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Avukatı CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise konuyla ilgili olarak 'örgütlü suç' şikayeti yerine, olayın boyutunu küçültüp, "özel hayatın gizliliğini ihlal' şikayetiyle suç duyurusunda bulundu. Ankara Başsavcılığı da bunun üzerine dosyayı bilişim suçlarına bakan Savcı Bülent Yücetürk'e verildi.
 
Yine bu sıralarda dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu CHP liderliğine gelirken, Baykal'ın avukatlığını yapan Şahin Mengü de Önder Sav'ın yanında yer aldı. Kılıçdaroğlu'nun genel başkan adaylığının açıklandığı MYK toplantısında Baykal yanlılarının 'bu ortaya çıkartılsın, Baykal'a komplo örgüt işi' çıkışına rağmen Mengü'nün de içinde yer aldığı Sav ekibi, konunun kişisel bir suç olduğu üzerinde durarak olayın örgüt yanını gözardı etti. Böylece Sav'ın isteğine boyun eğen CHP yönetimi komplo kurbanı olduğu belirtilen eski genel başkanlarını kaderiyle başbaşa bıraktı.
 
BAYKAL MENGÜ'YÜ AZLETTİ
 
Şahin Mengü'nün suç duyurusunu soruşturmanın 'kadük' kalmasına yol açacak şekilde sadece 'özel hayatın gizliliğini ihlal' üzerine oturtması ve savcılığın da bilişim suçu kapsamında dosyayı ele alarak ilerleme kaydedememesi üzerine Baykal devreye girdi. Önce Önder Sav'ın yanında yer alan Mengü'yü azleden Baykal, yerine de Ankara'da kriminal ve örgütlü suçlarla ilgili davalara bakan Muzaffer Yılmaz Hukuk Bürosu'na avukatlık vekaletini verdi. Hukuk Bürosu'nda basın toplantısı düzenleyen Baykal'ın yeni avukatı Muzaffer Yılmaz, davayı aldığı dönemde yaptığı açıklamada şikayeti yenileyeceklerini ve örgüt işine bakılması için suç duyurusunu yeniden yapacaklarını bildirdi. O tarihlerde dosyayı devralan Yılmaz'a Mengü'nün dosya aktarımında yardımcı olmadığı öğrenildi.
 
Yılmaz, özel hayatın ihlali genişletilerek kaset olayının örgütlü suç kapsamında değerlendirilmesi için savcılığa yeniden başvurdu. Soruşturma savcısının yeni başvuruları dikkate almaması üzerine başvurular birkaç kez 'örgüt işi' şeklinde tekrarlandı.
 
SAVCI ÖDÜLLENDİRİLDİ
 
Avukat Yılmaz'ın başvurularını geri çeviren soruşturma savcısı Bülent Yücetürk, dosyada hiçbir ilerleme de kaydetmedi. Baykal'a yakın isimler, Yücetürk'ün yurt dışından beklenen IP tespitlerini bile dosyaya koymadığını ve soruşturmayı bir adım ilerletemediğini savundu. Ardından dönemin YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan tarafından derneğe üye yapıldı. Bir ay sonra Tarhan, CHP milletvekilliği için istifa etti ancak yeni genel başkanın seçildiği kongrede referansıyla Yücetürk başkan yardımcısı görevine getirildi. Böylece Tarhan, soruşturmayı savsaklayan Yücetürk'ü ödüllendirmiş oldu. CHP milletvekili seçilen Tarhan da Kılıçdaroğlu tarafından 'grup başkanvekili' yapılarak ödüllendirildi.
 
BAŞSAVCILIK, ÖRGÜT İŞİ, DEDİ
 
Ancak Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş'in, sürpriz bir şekilde dosyayı 19 Eylül 2011 tarihinde savcı Bülent Yücetürk'ten alarak, Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği öğrenildi. Dosyanın özel yetkili savcılığa verilmesinde Savcı Bülent Yücetürk'ün hiçbir ilerleme sağlayamamasının yanında, Baykal'ın Mengü'nün yerine getirdiği avukatı Yılmaz'ın selefinin aksine defalarca "örgüt kapsamında değerlendirilsin' başvurusu yapmasının etkili olduğu bildirildi.
 
Dosyayı inceleyen Başsavcılığın, "Bu olay, CHP'nin yeniden dizayn edilmesi amacıyla yapılmış, arkasında yasadışı örgüt olması muhtemel bir operasyondur" değerlendirmesi yaptığı belirtildi. Başsavcılığın "Arkasında örgüt var" diyerek gönderdiği soruşturma dosyasını Özel Yetkili Ankara Savcısı Cemil Tuğtekin tarafından yürütülüyor.
 
KCK'ya var kaset için gözlemci yok
 
CHP eski MYK üyesi Savcı Sayan, CHP yönetiminin kaset davasına duyarsızlığını, "Ankara Adliyesi'ne bir kişi bile göndermeyenler KCK davasına gözlemci gönderdi. Uzun süre partiye hizmet vermiş Sayın Deniz Baykal'ı ise unuttular, unutturmak istediler" sözleriyle ifade etti. "Olayın bilişim suçu olmadığını, örgüt işi olduğunu hep söyledim. Bugün bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı" diyen Sayan, dosyanın bilişim savcısında 2 yıl bekletilmesini de eleştirerek, "Delillerin ortadan kalkması ve özel yetkili savcının inceleyeecek bir şey bulamaması için mi 2 yıl beklendi?" sorusunu sordu.
 
Kemal Bey rahatsız
 
Skandalın örgütlü suç kapsamında incelenmesinden rahatsız olduğunu değerlendirmeleriyle ortaya koyan CHP lideri Kılıçdaroğlu, eski Genel Başkan Deniz Baykal'a ait kaset soruşturmasında adı geçen örgüte ilişkin bir soru üzerine, "Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, özel yetkili savcı, CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. İsimsiz ihbar mektuplarını koyacaktır herhalde" dedi. CHP'yi kimin dizayn etmek istediğine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben ne bileyim, bakalım savcı ne diyecek?" diye konuştu.
 
KURULTAY 3 MART'TA TOPLANACAK
 
Öte yandan, CHP'de olağanüstü tüzük kurultayının tarihinin 3 Mart olarak belirlendiği ve kurultayın Ankara Atatürk Spor Salonu'nda yapılacağı belirtildi. Kurultayda muhaliflerin tüzük değişiklikleri taleplerinin yanı sıra CHP Genel Merkezi'nin hazırladığı tüzük taslağı da görüşülecek. CHP tüzüğüne göre delegelerin yüzde 51'inin imzasıyla genel başkanın değiştirilmesi amacıyla seçim yapılabiyor. Bu da 625 oya denk düşüyor.
 
Kaynak: Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri