PKK’da yaşanan iç infazlar tartışmasına Osman Öcalan da katıldı. Öcalan, PKK’ya katılmanın kolay, ayrılmanın ise imkansız olduğunu söyledi. Bazı infazlardan Abdullah Öcalan’ın haberinin olmadığını savunan kardeş Öcalan örnek olarak Kani Yılmaz olayını gösterdi. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi ve örgütün eski yöneticilerinden Osman Öcalan konuştu. PKK’nın yaptırımlarının çok sert olduğunu belirterek, “Katılma normal, ayrılmanın cezası ise ölümdür” dedi. Öcalan sözlerine şöyle devam etti:
1980-2000 yılları arası devlet ve özellikle de PKK açısından sorgulanması gereken bir dönemdir. PKK’yı tümüyle temiz saymak gerçekçi değildir. Kemal Burkay ve İbrahim Güçlü’nün raporları belli bir anlama sahiptir. Ama PKK’yı ve BDP’yi bu işe zorlamak gerekir. Ben de PKK içindeki Ergenekon’un bir mağduruyum. Benim gibi yüzlerce insan var. Ancak devlet, başlattığı bu süreci yeterli hale getirmeli, genel bir af süreci başlatılır ve ortam oluşursa o zaman hepimiz geçmişi sorgulamak için üzerimize düşeni yaparız. Ben de, yüzlerce binlerce kişi de böyle bir durumda hesap sormayı başlatır. Dağda koşullar serttir. Yaşam zayıflıkları olur, dağın ihtiyaçlarına cevap veremezler, kopmak isteyebilirler. Bu tür durumlarda PKK’nın yaptırımları çok serttir. Katılma normaldir ama PKK’dan ayrılmak güç hatta imkansızdır. Ben 30 yıl örgütte önemli görevler yürüttüm. Ama ayrıldığım gün hiç tereddüt gösterilmeden ‘hain’ ilan edildim. Bir hainin cezasını da herkes biliyor; ölümdür.
HABERİM OLMADI
Bazı dönemlerde iç infazlar yoğunlaşmış bazı dönemlerde ise azalmıştır. Özellikle, Öcalan yakalandıktan sonra ben inisiyatifte olduğum sürede tümüyle kaldırmak istedim. Şiarım da ‘madem ki kendi önderliğimizin yani Öcalan’ın idamına karşı çıkıyorsak kendi içimizde de benzeri tutumlara girmemek gerekir’ diye meşru bir zeminde mücadele ettim. PKK’nın kendi içerisinde bir hukuku ve sistemi var. Hapis, soruşturma, iddianame basamakları takip edilir. Sonra mahkemeye çıkılır, suçlu bulunursa infaz edilir. Her birimde farklı kişiler vardır. Cemil Bayık örgüt içindeki sorunları daha çok sert yöntemlerle çözmekten yanadır. Duran Kalkan, Mustafa Karasu daha isteklidirler. Bizlerin de sorumluluğu var. Bu yadsınamaz ama istekli değildik.
HER YERE GÖMÜLÜRLER
İnfaz edilenlerin bedenleri mutlaka gömülüyor. Toplu mezar benzeri şeyler olmaz. Bir birlik kendi içerisinde birisini yargılamış. Hangi alandaysa orada infaz eder. Lolan’da da, Bekaa’da da, Cudi’de de olur. Her birlik neredeyse, ihtiyacına göre bu süreci işletir. Ailelere bilgi verilmez, sorumluluk üstlenilmez. Haksızlık yapıldığına inandıkları kişilerin sorumluluğunu üstlenirler. Bu durumda kongrelerde ve toplantılarda iade-i itibar yapılır. Haksız uygulama yaptıklarına inandıkları kişiler konusunda bir özeleştiriye giderler. Mesela Batman’da öldürülen Özdemirler vardı. PKK önce işlemedik, dedi ama sonra özeleştiri yaptı.
Yılmaz ve Fidan’da örgüt inisiyatif kullandı
Öcalan, iç infazların daha çok faili meçhul cinayetler ve JİTEM adının bölgede kötü nam saldığı bir dönem olan “90’lı yıllarda” arttığını söyledi. Dikkat çeken bu açıklama sonrasında Örgüt tarafından öldürülen eski PKK’lı yöneticiler Çetin Güngör ve Resul Altunok gibi kendi deyimiyle ‘ileri düzey yapılarda’ Öcalan’ın sorumluluğu olduğunu itiraf etti.
Altmış sekiz kişiyi astılar
PKK iç infazlarına 1987'de bir yenisini eklemişti. "Dr. Jiyan" kod adlı Lamia Baksi ve 67 PKK'lı örgüt yöneticilerinin talimatıyla Kuzey Irak'ta asılmıştı. Bugün