Bayrampaşa Bilgi Merkezi
Kıskançlık sevilen kişinin başkasıyla paylaşılmasına katlanamama durumudur. İnsanoğluna ait doğal bir duygudur.
Kardeş kıskançlığı çocukta annenin, babanın ve diğer kişilerin ilgilerini kardeşi ile paylaşmasından doğan bir öfke veya kızgınlık halidir. Örneğin; çocuk için en değerli varlık anne olduğuna göre onu başkalarıyla paylaşmak pek de kolay, dayanılır bir duygu değildir. Kıskançlık bebeğe karşı gibi görülse de aslında anneye veya babaya yöneliktir.
Genellikle çocukla kardeşi arasındaki yaş farkı ne kadar azsa kıskançlık o denli büyük olmaktadır. Bununla birlikte ilk kardeşten sonra ikinci ya da üçüncü kardeşi kabullenme daha kolay olmaktadır.
BELİRTİLERİ: DIŞA VURAN DAVRANIŞLAR
Çocuk; sevilmediği düşüncesiyle anneden tamamen uzaklaşır, içine kapanır, yemek yemeyi dahi reddedebilir.
Baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, (emin olmak için fiziki muayene de yaptırılmalıdır) huzursuzluk, isteksizlik, tırnak yeme ve alt ıslatma gibi stres belirtileri sık sık gözlenebilir.
Huzursuz bir görünümleri vardır, sakinleşmekte zorlanır ve çoğunlukla öfkeli davranabilirler.
Kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabilirler.
Okula gitmek için bile olsa evden ayrılmayı kabul etmeyebilirler.
Kıskanan çocuklarda anne babaya sık sık kendisini sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü emin olamama durumu yaşanabilir.
Bazı çocuklar kıskançlık duygularını; kardeşine veya onun eşyalarına fiziksel olarak zarar vererek ya da nefretini açıkça söyleyerek belirtebilirler. Bazıları ise bu duygularını bastırıp aşırı sevgi gösterebilirler.
Kardeş doğumuyla birlikte çocuğun okula başlaması çeşitli psikolojik sıkıntılara neden olabilir. Örneğin kendinin evde uzaklaştırıldığını zannederek kardeşiyle evdekileri yalnız bırakmamak için okula gitmek istemeyebilir.
ÖNERİLER:
Öncelikle rahatlamalısınız. Çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından etkilenirler.
Kardeşi doğmadan önce ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin katılacağını anlatabilirsiniz. Evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği, örneğin eve sık sık misafirlerin gelip gideceği ama her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği konusunda çocuk rahatlatılabilir. Ayrıca annenin bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, çünkü küçük bir bebeğin gereksinimleri olduğu ama aynı şeylerin kendisi doğduğunda da yaşandığı hatırlatılmalıdır.
Açıklamalarınızla çocuk psikolojik olarak daha hazırlıklı olacaktır. Ancak bunları anlatmak için de son ana kadar beklenmemelidir.
Anne baba aralarında işbölümü yaparak, anne yeni bebekle ilgilenirken babanın diğer çocukla ilgilenmesi çocukta kendisiyle de ilgilenildiğini hissetmesini sağlar.
Misafirler sadece bebekle ilgilenip büyük çocuğu unutma eğilimi içindedirler. Yakınlarınızın yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, "kardeşin doğunca senin pabucun dama atıldı" gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak tavsiye edilir.
Abla ağabey olmanın sorumluluklarından ziyade keyifli ve avantajlı taraflarına dikkati çekilebilir.
Yeni doğan bebeğe aşırı sevgi gösterisinde bulunmak yerine, var olan sevgiyi ilk andan itibaren paylaştırabilmeyi hedeflemek daha doğru olacaktır.
Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip önemsememek yerine, onları kabul edip tanımaya çalışılabilir. Örneğin: "Anne, hep bebekle ilgileniyorsun." "Hiç de değil, daha biraz önce sana kitap okumadım mı?" demek yerine bebeğin buna gereksinimi olduğu açıklanabilir.
Büyük çocuğa bebekliğinde, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği anlatılabilir. Çocuğun küçülmüş giysileri, bebeklik fotoğrafları gösterilerek, o bebekken yaşanan anılardan ve onun sevimli hallerinden
bahsedilerek kendini daha iyi hissetmesi sağlanabilir.
Kardeşler arasındaki kıyaslamalardan kaçınılmalıdır.
Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar oluşturmak daha yapıcı olur.
Çocukların kavgalarında hakem rolü alınmamalıdır. Bu durum çatışma ortamını destekler. Fiziksel şiddetin olmadığı durumlarda ana babanın araya girmemesi hem sorunun çözümünü kolaylaştırır hem de uzlaşma sağlamayı öğrenmelerini sağlar.
Fiziksel şiddetin olduğu durumlarda dikkat sorun çıkaran çocuğa yönlendirilmemeli, zarar gören çocukla ilgilenilmelidir. Bu ilginin 'ezilen, mağdur' çocuk şeklinde olmamasına özen gösterilmelidir.